resmin alt tagı

Uçak İçinde Yasaklı Maddeler Kullanılır Mı?

Uçuş emniyeti, uçuşun ve dolayısıyla uçuşa katılanların ihtiyacı olan güvenlik seviyesini belirtir. Uçuş emniyeti dolayısıyla uçuşlarda bazı özgürlükler kısıtlanabilir, bazı davranışlar ise kurallara tabii olabilir. Uçuş emniyetinin getirdiği kuralların çiğnenmesi halinde havacılık otoritesi ve ülke hukuk sistemine göre yargılanabilirsiniz.

Uçaklarda Kullanılması Yasak Olan Maddeler Nelerdir?

  • Uyuşturucular ve Psikoaktif Maddeler
  • Zararlı Kimyasallar
  • Silahlanmış Maddeler ve potansiyel olarak silah olma riskine sahip olan maddeler
  • Aşırı Miktarda Alkol: Uçak içinde aşırı miktarda alkol kullanmak, diğer yolcuların rahatsız olmasına neden olabilir ve güvenli bir ortamı tehlikeye atabilir.
  • Tütün ve Elektronik Sigara: Uçaklarda tütün mamullerinin kullanımı uçuş emniyetini direkt olarak tehlikeye attığından dolayı yasaklanmıştır. Elektronik sigaraların kullanılması ise hakkında duyulan güvenlik şüphelerinden dolayı yasaklıdır.

Uçak İçinde Yasaklı Maddelerin Kullanımı, Hangi Sonuçları Doğurabilir?

Ülkeye, otoriteye ve taşıyıcıya göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak yasaklı maddelerin uçakta kullanımı aşağıdaki sonuçları doğurabilir:

  • Yasal Sorumluluk: Uçak içinde yasaklı maddeleri kullanmak, yasal olarak suç teşkil eder ve cezai işlemlere neden olabilir. Bu, hapis cezası ve para cezası gibi ciddi yasal sonuçları içerebilir.
  • Uçuş İptali: Uçak içinde yasaklı maddeleri kullanmak, uçuşun iptal edilmesine veya yolcuya belli bir müddet veya sınırsız olarak uçuş yapma imkanı verilmemesine neden olabilir.
  • Finansal Kayıplar: Uçak içinde yasaklı maddeleri kullanmak, uçuş biletinin iptal edilmesine veya yolcuya ait olan tüm masrafların iadesi gerektiği anlamına gelebilir.

Bu nedenle, uçak içinde yasaklı maddeleri kullanmak ciddi cezalara neden olabilir. Güvenli bir ortamı korumak ve diğer yolcuların rahatsız olmamasını sağlamak için yasaklı maddelerin kullanımından kaçınılmalıdır.

Mania Nedir?

Türkçe anlamı “engel” olan mania, “hava araçlarının yer hareketleri için kullanılan yüzeylerde bulunan veya seyir halindeki hava aracının korunması için belirlenmiş yüzeyleri aşan ya da bu yüzeylerin dışında bulunan ancak hava seyrüseferine bir tehlike oluşturduğu belirlenen bütün geçici, sabit ya da hareketli cisimleri veya bunların bir kısmı” olarak havacılık otoriteleri tarafından tanımlanmaktadır. Mania Planı Nedir?

Havalimanlarında ve heliportlarda emniyetli hava aracı operasyonları gerçekleştirmek için havalimanları çevresinde belirlenmiş bölgelerde, manialardan arındırılmış bir hava sahası belirleyerek, bu hava sahasını korumak ve havalimanlarının ve heliportların oluşacak manialardan dolayı kullanılamaz hale gelmesini önlemek amacıyla Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve onaylanan plandır. Hazırlanan mania planları uygulanmak üzere imar planı yapma yetkisine sahip ilgili tüm ve kuruluşlara iletilmektedir. Bu kurum ve kuruluşlar, mania planlarında belirtilen kriterlere uymak zorundadırlar. Belirlenen kriterlere uyulmaması durumunda uçuş, mal ve can emniyetini korumak amacıyla ilgili makamlar tarafından gerekli işlemler yapılmaktadır.

Manialar insan unsuru sonucu oluşabileceği gibi arazi özelliklerinden dolayı oluşan manialarda vardır. Mania planında belirlenen mania alnını aşan arazi parçalarının mania limitlerini aşan kısımlarına da doğal mania denmektedir.

Maniaların Önemi

Manialar, uçuş güvenliğini önemli ölçüde etki etmektedir. Maniaların oluşumunu önlemek ve havaalanı ve uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturulan mania planlarına uyulması, yaşanabilecek olumsuz olayları önlenmesi ve havalimanlarının kullanılmaz hale gelmesini önlemek açısından çok önemlidir.

Havalimanı Çevresindeki Mania Kriterleri

  • Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 yarıçaplı alan üzerinde yükseklik sıfır olmak zorundadır.
  • Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 ile 250 metre yarıçaplı alan içerisinde yüksekliği 7 metreyi aşmayan cisimlerin varlığına izin verilebilir.
  • Cihaz anten merkez olmak şartıyla 250 ile 400 metre yarıçaplı alan içerisinde yüksekliği 10 metreyi aşmayan ağaç gruplarına, yüksekliği 1,20 metreyi aşmayan çalılıklara, metal içerikli binalara ve 10Kv’ı aşmayan yarıçap hizasında yüksekliği 5 metreyi aşmayan enerji veya telefon nakil hatlarına, yüksekliği 12 metreyi aşmayan tek ağaçlara müsaade verilebilir.
  • Cihaz anten merkez olmak şartıyla 400 ile 600 metre yarıçaplı alan içerisinde yüksekliği anten kotuna göre 0,5 derece ve altında metal binalara, yüksekliği 0,1 derece ve altında yoğun orman ve metal içerikli binalara, yüksekliği anten kotuna göre 1,5 derece ve altında radyale göre 10 derecenin altında yatay uzanıyorsa nakil hatlarına izin verilebilir.

MEL ve MMEL Nedir?

Her uçuştan önce hava aracının emniyetle uçabilmesi için kontrolden geçmesi gerekir. Hatta kalkıştan hemen önce bile bu kontroller yapılır. Emniyetli bir uçuş için olmazsa olmazdır. Eğer kontroller sırasında büyük bir arıza çıkarsa uçuş iptal edilip bakıma gönderilir. Ama eğer problem küçükse iki şeye başvurulur. Bunlar MEL (Asgari Teçhizat Listesi) ve MMEL (Temel Asgari Teçhizat Listesi) dir.

MEL (Minimum Equipment List)

Bir hava aracının belirli bir şartta (VFR/IFR) emniyetli uçuş yapabilmesi için gerekli olan, sivil havacılık otoritesi tarafından yayınlanan minimum teçhizat listesidir. Arıza çıktığı zaman pilot bu listeyi kontrol eder hatta ilgili parçanın onarılması gerekiyorsa onarılıncaya kadar uçuşu iptal edebilir. Hava aracının tipine özgü MMEL esas alınarak, MMEL ile uyumlu veya daha kısıtlayıcı bir şekilde hava aracı işletmecisi tarafından hazırlanır. Bu listede hava aracı tipindeki tüm ekipmanlar mevcuttur. Parça veya parçalar arızalı olmasına rağmen uçuşu olumsuz etkilemeyip devam edebileceğini gösterir.

MMEL (Master Minimum Equipment List)

Belirli bir hava aracı tipi için ilgili hava aracının üreticisi tarafından hazırlanarak üretici ülkenin onayına sunulur ve uçuşa başlangıç aşamasında gayri faal olmasına izin verilen teçhizatı veya teçhizatları içinde barındıran temel asgari teçhizat listesidir. MMEL, özel işletim koşullarına, kısıtlamalara ya da prosedürlere bağlı olarak belirli bir uçak tipinde geçici olarak gayri faal olabilecek parçaları listeleyen bir dokümandır. Sertifika verilen tüm hava aracı tipi ve modellerinin operasyon türlerini kapsamaktadır.

MEL ve MMEL Arasındaki Fark

MMEL’i uçak üreticisi çıkarır. Uçak üzerindeki bir komponentin temel asgari uçuş limitidir. MEL ise şirket tarafından tekrar düzenlenen bir prosedürdür. Şirketin çıkmaza girdiği noktada MMEL’e başvurulur.

CRM Nedir?

CRM kavramı, Amerikan Ulusal Taşımacılık Emniyet Kurulu’nda çalışan John K. Lauber tarafından 1986 yılında ortaya atılan bir kavramdır. CRM İngilizceden çevrilmiş bir kavramdır. Müşteri ilişkileri yönetimi (Customer Relationship Management) anlamına gelmektedir. Şirketlerin CRM ile en büyük amacı müşterileriyle olan ilişkilerini derinleştirip zenginleştirerek satışlarını arttırmak için kullanmış olduğu uygulama, teknoloji ve stratejiler bütünüdür. CRM yaklaşımını şirketlerine adapte etmiş tüm organizasyonlar müşteri odaklı olmakta ve müşteri ile olan ilişkilerin geliştirmeyi amaçlar. Bugün büyük şirketlerden, orta ölçekli ve mikro ölçekli firmalara kadar tüm firmalar satışlarını karlarını artırmak CRM yazılımlarına başvururlar. Müşteri ilişkilerinde verimliliği arttırmak amacıyla öncelikle müşterilerin ve potansiyel müşterilerin neye ihtiyaçları olduğunu iyi anlamak ve bu ihtiyaç doğrultusunda ürünler geliştirmek, sonrasında ürünü doğru zamanda, doğru fiyatla ve doğru yerde sunmak gereklidir. Bu işlemler oldukça uzun ve meşakkatli olduğu için sistemi oturtmakta oldukça zordur. CRM yazılımları ise bu işlemleri daha kısa sürede maksimum verimle yaparak şirketlere büyük avantaj sağlar.

CRM havacılıkta ise uçuş emniyetinin sağlamak ve uçuş ekibinin verimliliğinin arttırılabilmesi için, mevcut tüm kaynakların etkin ve verimli kullanımı anlamına gelmektedir. 1979 yılında NASA kokpitteki iş gücü yönetimini düzenlemek amacıyla çalışmalar yürüttü. Bu çalışmalar CRM’nin başlangıcıydı. Daha sonrasında kokpitle sınırlı kalmayıp teknisyen, mühendis ve uçuş güvenliğiyle ilgili olabilecek diğer herkes CRM’ye dahil edilerek bugünkü şeklini alması sağlanmıştır.  Türkiye’nin CRM Kavramı ile Tanışması

1988 yılında THY Genel Müdürü Cem Kozlu sayesinde CRM Türkiye’de havacılık sektöründe kullanılmaya başlanmıştır. Cem Kozlu Türkiye’de ki kaza verilerini incelediğinde en büyük problemlerin kabin ekibi ve pilotlar arasındaki hiyerarşi belirsizliği, iletişim kusurları, disiplin, hatalı kararlar, yanlış liderlik anlayışı ve takım yönetimi konusundaki başarısızlıklar sorunların nedenleri arasındadır. Bu yüzden Türkiye havacılık sektöründe büyük çaplı eğitimler verilmeye başlanmıştır. Günümüzde de hala devam eden eğitimler günden güne hızını ve etkisini artırarak havacılık sektörüne büyük katkı sağlamaktadır.

Havacılığa Özel Alfabe Neden Vardır? Ne İşe Yarar?

Havacılık büyük bir operasyondur. Harekâtçısından yer personeline, boarding görevlisinden hava trafik kontrolörüne, memurundan pilotuna kadar operasyonda görevli herkes telsiz gibi araçlarla iletişim kurar. Bu araçlar ile sağlanan iletişimlerde herhangi bir anlaşmazlık durumu büyük ve kötü durumlara neden olabilir. Bu duruma engel olabilmek için 1956 yılından beri uluslararası bir sistem olan ‘’havacılık alfabesi ‘’kullanılır.

Havacılık alfabesi dediğimiz aslında anladığımız alfabe gibi değildir. İngiliz Latin Alfabesinin harflerinin belli kelimeleri kullanarak kodlanmasıdır. ‘’Fonetik Alfabe’’ diye de bilinir. Havacılıkta emniyetin sağlanabilmesi için iletişim çok önemlidir. Geçmişteki yıllara bakarsak ciddi kazaların nedenlerinin başında doğru iletişimin sağlanamaması olduğunu görürüz. Bunun önüne geçmek için iletişimin geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle havacılık alfabesi kazaları ve havacılık şirketlerinin işlerinin aksamasını önleyen çok önemli bir araç olarak görülmektedir. Bu sistemin diğer avantajlarından biri de mesajlaşma sisteminde maliyeti azaltmaktadır.

Ambulans uçaklarda yâda diğer uçaklarda seyahat eden hasta yolcuların veya diğer yolcuların isimleri de Havacılık Alfabesiyle kodlanır. Böylece uçak başka ülkelerde olsa dahi sorunsuz olarak iletişim kurulur.

Havacılık Alfabesinin asıl amacı dünyanın her yerindeki havacılık kuruluşları arasında standardizasyonu sağlamaktır. Kodlamalar Nasıl Yapılır?

Bu kodlamada kullanılan harfler İngiliz Alfabesinde kullanılan harflerdir ve okunuşları da İngiliz Alfabesindeki gibi okunur. Kodlamada İngilizce kullanılmasının sebebi ise uluslararası en geçerli dilin İngilizce olmasıdır.

Örneğin; GATE kelimesini kodlayalım. Golf-Alpha-Tango-Echo denir.

‘Havacılık Kuralları Kanla Yazılmıştır’ Sözü Nereden Gelir?

Havayolu ulaşımı, istatistikî olarak en güvenli ulaşım yollarının başını çekmektedir. En güvenli ulaşım yolu olmasının nedenleri nelerdir? Geçmişte yaşanan kazaların bir etkisi var mıdır? Havayolu ulaşımı, insanların bulundukları bölgeden farklı bir yere gidebilmeleri için en hızlı ve konforlu yolların başında gelmektedir. Bu yüzden çoğu insan için artık hayatının bir parçası haline gelmiştir. Havacılık dünyası, dünden bugüne oldukça zor zamanları atlatarak gelmiştir.

 

Geçmişte meydana gelen kazaların bir etkisi var mı?

Günümüzdeki çoğu uçak yolculuğu emniyetli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Geçmişte yapılan hatalar ve bu hataların yol açtığı ölümcül kazaların sonrasında, uzmanlar tarafından detaylı bir şekilde gerekli araştırmalar yapılmıştır. Araştırmaların sonuçlarında hangi hataların bu kazalara sebebiyet verdikleri ortaya çıkarıldıktan sonra, bu hataları en aza indirgemek için çeşitli yöntemler ve kurallar uygulamaya konulmuştur ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu kurallar oldukça katı kurallardır ve uymayanlara çok ciddi yaptırımlar uygulanmaktadır.  Bu yüzden günümüzdeki birçok yolculuk güvenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. ‘Havacılık Kuralları Kanla Yazılır’ söylemi de, geçmişten günümüze kadar yaşanmış kazalardan ve bu kazalardan çıkarılan dersler sonucu, aynı kazaların tekrar yaşanmaması ve uçuş emniyetini korumak adına uygulamaya konulan kurallardan gelmektedir.

Geçmişte Yaşanan Kazalar Ve Sonuçlarında Konulan Bazı Kurallar

11 Eylül Saldırıları – 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleşen bu olaydan sonra, uçakların silah olarak kullanılmasının önüne geçebilmek için çeşitli önlemler alınmaya başlanıldı. Havacılık sektörü bu olaydan sonra, havada ve karada güvenliği artıran yeni kurallarla tanışmıştır.  Havalimanlarındaki güvenliği sağlayabilmek için ‘vücut tarayıcılar, gelişmiş X-Ray cihazları, patlayıcı iz detektörleri’ gibi teknolojiler kullanılmaya başlandı. Uçaklardaki güvenliği sağlayabilmek için ise uçak imalatçısı firmalar,  kokpit kapılarının şifrelerle kilitlenebilen ve darbelere dayanıklı olmaları için çeşitli sistemler geliştirmişlerdir.

Germanwings 9525 Sefer Sayılı Uçuşu – 24 Mart 2015 tarihinde gerçekleşen bu kazadan sonra, uçuş sırasında kokpitte en az 2 kişi bulunmasına yönelik önlem alınmıştır. Kokpitte bulunan pilotlardan birinin ya da ikisinin de görev yerini terk ettiği durumlarda, kabin ekipleri yerlerini dolduracaktır.   Buna ek olarak, pilotların sağlık durumları için sıkı muayeneler yürürlüğe konulmuştur.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com