resmin alt tagı

Pas Geçme Ne Demektir?

Havacılıkta “go around” veya “missed approach” olarak da bilinen pas geçmek, bir hava aracının son yaklaşma aşamasındayken veya pisti zaten kullanmaya başladıktan sonra iniş yapmaktan vazgeçip yeniden yükselmesidir.

Pilotlar hangi sebeplerle pisti pas geçerler?

Pilotlar, stabil bir alçalma sağlayamadıkları veya belirlenmiş güvenli iniş standartlarını karşılayamadıkları durumlarda pisti pas geçme kararı alırlar. Bu durumda, uçak yeniden havalanarak ikinci bir iniş girişimi yapar. Bu işlem, “pas geçme” veya “atlayarak yeniden havalanma” olarak adlandırılır. Ayrıca, iniş yapılacak pistin işgal edilmiş olması veya hava trafik kontrolünden gelen bir direktif de pas geçme kararı verilmesine neden olabilir. Pilotlar bazı durumlarda stabil alçalma ve güvenli iniş standartları yakalayamaz, bu yüzden pisti pas geçerler. Bu durumlar;

  • Şiddetli rüzgâr: Güçlü bir kuyruk rüzgarı veya yan rüzgar şeklinde olabilir ve bu durumda uçağın stabil bir şekilde alçalmasını veya iniş yapmasını engelleyebilir. Bu durumda istikrarlı bir şekilde pisti hizalayamayacak pilot inişten vazgeçebilir.
  • Görüş kısıtlamaları: Sisli ve yoğun yağışlı havalarda, elektronik sistemler sayesinde belirli bir yüksekliğe getirilen uçağın pilotu, yere yaklaştığında iniş yapacağı pisti göremiyorsa inişten vazgeçebilir.
  • Pistin uzunluğu: Pilot, farklı sebeplerden dolayı iniş sırasında uçağın tekerleklerini pist zemine geç koyabilir. Bu durumda, pilot pistin tamamını kullanamayacağını fark ederse ve uçağın iniş yapması tehlikeli hale gelirse, neredeyse iniş gerçekleşmiş olsa bile tekrar havalanmayı tercih edebilir. “Pas geçme” veya “atlayarak yeniden havalanma”, uçağın son yaklaşma evresindeyken veya pistteki iniş hattına yaklaştıktan sonra, belirlenmiş güvenli iniş standartlarını ve stabil alçalma şartlarını sağlayamadığında pilotun iniş yapmayı bırakıp yeniden yükselmesidir.

  • Pistte yer alan yabancı cisimler: Pilot, uçağı pistte bulunmaması gereken bir araç, hayvan veya iniş hattında kuş sürüsü gibi engellere rastladığında pas geçme kararı verebilir. Ayrıca pist şartları, hava koşulları veya uçağın istikrarını etkileyen diğer faktörler de pilotun inişten vazgeçmesine neden olabilir.
  • Uçakla ilgili teknik arızalar ve pilot hataları: Uçağın ideal alçalma açısından ve hızından farklı yaklaşması, uçağın havada tutunmasını sağlayan flap’lerin pozisyonu, motor gücündeki farklılıklar, iniş takımlarında ortaya çıkabilecek problemler inişi imkânsız hale getirir.

RII (Required Inspection Item) Nedir?

Bakım işlemleri yapıldıktan sonra, ilgili C/S (B1, B2, C) tarafından kontrol edilir ve onaylanır. Bazı bakım türlerinin onaylanması için ikinci bir kontrol gereklidir. Bu amaçla hazırlanmış iki tür prosedür vardır. Bunlar:

  • Gerekli muayene işlemleri (RII- Required Inspection Item)
  • “Kritik işlemler” ifadesi, önem derecesi yüksek olan işlemleri ifade etmek için kullanılır. Bu tür işlemler çoğunlukla “CI (Critical Item)” veya “kritik görev” olarak adlandırılır.

Gerekli muayene işlemleri (RII – Required Inspection Item) prosedürü nedir?

Bakım ve arıza giderme işlemlerinin ilgili referans dokümanlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilmemesi durumunda, uçağın uçuş emniyeti risk altına girebilir. Bu nedenle, şirketin kendi deneyimine dayanarak uçuş emniyeti açısından önemli olduğu belirlenen unsurlara RII adı verilir. RII kapsamına giren işlemlerden bazıları şunlardır:

  • Motor, CSD, IDG, generator takılması
  • Yangın ihbar ve söndürme işlemleriyle ilgili tüm komponent takma ve test işlemleri
  • “Rigleme”, uçuş kumandaları ve sistemlerine yönelik olarak gerçekleştirilen tüm bileşen takma, ayarlama ve test işlemlerini ifade eder.
  • Pylon sökümü, takımı

Kritik işlemler (CI – Critical Item) prosedürü nedir?

Aynı uçakta birden fazla benzer sistemde takılı olan aynı türden komponentler veya parçalar, bakım sırasında en az iki tanesinin sökülüp takılması gerektiğinde, bu işleme “kritik işlem” denir. Bu önemli işlem, eksik veya hatalı bir şekilde gerçekleştirildiğinde uçuş güvenliğini tehlikeye atabilecek sonuçlara neden olabilir.

Kritik işlemlerden bazıları şunlardır:

  • RII kapsamına girmeyen işlemler
  • ATA Chapter 28, 29, 36 dâhilindeki tüm söküm takım işlemleri

Uçak Motoru Nasıl Çalışır?

Tepkili motor olarak da bilinen jet motoru, atmosferden aldığı havayı sıkıştırarak yakıtla yakar. Bu yakma işlemi sonucunda ortaya çıkan yanmış gazları, hızla dışarı püskürterek, ters yönde bir itme gücü oluşturur. Bu güçle, motorun bağlı olduğu aracın hareketini sağlar. İşte uçaklarda da kullanılan bu motorlar, uçakların muazzam hızlara ulaşmasını sağlarlar. Motorlar, geliştirilirken Newton’un hareket yasalarına dayanılarak tasarlanmıştır. Newton’un üçüncü hareket yasasına göre, her eylem bir tepkiyle eşit büyüklükte ve ters yönde geri döner.

 

Uçak Motorunun Görevleri Nelerdir?

Uçak motorunun temel fonksiyonu, uçağa gerekli ilk hareketi sağlamaktır. Motorun uçaktaki diğer görevleri şunlardır:

  • Hidrolik güç sağlamaktır.
  • Elektrik gücü sağlamaktır.
  • Pnömatik sistem için tahliye havası sağlamaktır.

Uçak Motorunun Kaç Bölümü Vardır ve Motorun Çalışmasında Hangi Görevlere Sahiptir?

Jet motorunun 5 ana bölümü vardır. Bunlar fan, kompresör, yanma odası, türbin ve nozzle’dır. Bu 5 ana bölümü uçağın çalışmasındaki işlevleri şöyledir:

  1. Fan

Emilen hava motorun iki parçasına yönlendirilir.Motor çalışması sırasında, yanma işleminin gerçekleştiği motor çekirdeğine bir kısmı yönlendirilen hava “core airflow” olarak adlandırılırken, geri kalan hava “bypass airflow” olarak adlandırılır ve motor çekirdeğinin dışına yönlendirilir.Motorun dışından geçirilen bypass havası, uçağın hareketini destekleyen ek bir itme kuvveti oluşturmasının yanı sıra, motoru da soğutur.. Motor egzozunu kaplayarak, motorun daha sessiz çalışmasını sağlayan bir cihaz “egzoz susturucusu (muffler)” olarak adlandırılır.

  1. Kompresör

Kompresör, bir şafta bağlı çok sayıda kanatlı pervaneyi içeren bir cihazdır. Bu pervaneler, birlikte çalışarak havayı sıkıştırır ve daha yüksek basınçlı bir hale getirir. Kompresör, kendisine giren havayı giderek daha küçük alanlara sıkıştırır ve hava basıncında bir artış olur. Kompresörün görevi, havanın kinetik enerjisini artırarak hava akışını sıkıştırmak ve basıncını yükseltmektir. Bu işlem, havanın enerji potansiyelinde artışa neden olur. Sıkıştırılmış hava, yanma odasına yönlendirilir ve burada sıkıştırılır.

  1. Yanma Odası

Yanma odasında hava yakıtla karıştırılır ve ardından tutuşturulur.Bu işlem, yüksek sıcaklıkta ve yüksek enerjili bir hava akışı oluşturarak gerçekleşir. Yakıt, sıkıştırılmış havadaki oksijenle birleşerek yanar ve sıcak, genleşen gazlar oluşturur.

  1. Türbin

Sıkıştırılan havanın yakılması ile oluşan enerji türbin parçasında kullanılır. Türbin, fan benzeri pervaneli bir yapıya sahiptir. Aldığı enerjiyi kullanarak döner ve diğer parçaları da hareket ettirir. Geri kalan enerjiyi uçak motorunun son bölümüne aktarır.

  1. Nozzle

İşlemin son adımı nozzle kısmında gerçekleşir. Nozzle esasen motorun egzoz kanalıdır ve yüksek hızlı havanın arkadan fırlatıldığı yerdir. Bu aynı zamanda Isaac Newton’un üçüncü hareket yasasının devreye girdiği kısımdır: Her eylem için eşit ve zıt bir tepki vardır. Basitçe ifade etmek gerekirse, motor arkasından yüksek hızda çıkan gazların itme kuvveti sayesinde uçak ileri doğru hareket eder.

Uçuşa Kabul Edilmeyen Yolcular Kimlerdir?

Uçuşa kabul edilmeyen yolcular; uçuş öncesinde sağlık sorunları olan, belge eksikliği ya da yetersizliği yaşayan, uçuş emniyetini riske atabilecek durumda olan yolcular olarak genel bir sınıflandırma yapılabilir.

Uçuş sırasında diğer yolcuların, kendisinin ve uçuş ekibinin güvenliği, emniyetini, sağlığı ve konforunu bozabilecek yolcular, uçuş görevlileri (load controller) aracılığıyla kaptan pilot ve/veya purser’ın onayı ile uçuşa kabul edilmeyebilir.

Başlıca uçuşa kabul edilmeme nedenleri: Salgın hastalık (Covid, Domuz gribi vb.), aktif verem (Active tuberculosis), kızamık (Measles), akut çocuk felci (Acute poliomyelitis), sıtma (Typhoid fever), su çiçeği (Chicken pox), kızamıkçık (Rubella) vb. bulaşıcı hastalık geçirmekte olmak; aldıkları uyuşturucu, alkol ile aşırı derecede sarhoş olmak; uçuş operasyonu (check-in, boarding) sırasında havayolu firmasının, handling acentasının ve çalışanlarının talimatlarına uymayan, toplumsal düzeni bozan, yıkıcı davranışlar sergilemek (Unruly passenger).

Yolcu, check-in kontuarında belirtilen özelliklere sahip olmadığı için uçuşa kabul edilmezse, biletine “Taşıma Reddedildi” ifadesi eklenir. Eğer uçuşa kabul edilmiş yolculardan birisi benzer davranış şekillerine biniş kapısında sergilerse, yolcu uçağa alınmaz ve bagajı uçaktan indirilir. Bu tür yolcular emniyet riski yarattıklarından güvenlik güçlerinden yardım alınması uygun olur. Crew Information Sheet’e yolcu ile ilgili bilgiler not edilmelidir.

VIP ve CIP Yolcular Kimlerdir? Farkları Nedir?

Havaalanı dinlenme salonu, birçok havaalanında işletilen bir tesistir. Havaalanı dinlenme salonları, seçilen yolcular için, daha rahat koltuklar, daha sessiz ortamlar ve genellikle müşteri hizmetleri temsilcilerine daha iyi erişim gibi, havaalanı terminalinde sağlananların ötesinde konforlar sunar. CIP ve VIP yolcularda bu kapsam dahilinde kendilerine has salonlarda ağırlanırlar.

VIP (Very Important Person) yolcu kimdir ve hangi hizmetlerden yararlanır?

Çok önemli bir kişi veya şahsiyet, yüksek sosyal statüsü, nüfuzu veya önemi nedeniyle özel ayrıcalıklar tanınan bir kişidir ve özel muamele görürler. Bu kişilere örnek olarak ünlüler, devlet başkanları veya hükümet başkanları, diğer politikacılar, büyük işverenler, üst düzey yöneticiler, üst düzey şirket görevlileri, zengin bireyler veya sosyal açıdan önemli diğer kişiler verilebilir. Özel muamele genellikle sıradan insanlardan ayrılmayı ve daha yüksek düzeyde konfor veya hizmeti içerir.

Biletlerde olduğu gibi bazı durumlarda VIP, premium veya ayrıcalıklıya benzer şekilde bir unvan olarak kullanılabilir. Genellikle VIP biletler herkes tarafından satın alınabilir. VIP bilet alan bu yolcuların kalkış meydanında gümrük ve pasaport işlemleri VIP salonundan gerçekleşir. Uçağa VIP araçla geçişleri sağlanır. Uçağa en geç alınırlar, ilk indirilirler. Bagajlarına VIP etiketi takılır.

CIP (Commercialy Important Person) yolcu kimdir ve hangi hizmetlerden yararlanır?

Ticari olarak önemli bir kişi ya da yüksek değerli bir ticari müşteriyi ifade eder. First Class ve Business Class yolcuları ile sık seyahat eden yolcular, havayolu şirketleri için ticari açıdan yüksek önem taşıyan gruplardır. Bu gruplar, havayolu şirketlerinin uygulamalarına bağlı olarak farklılık gösterebilir. Bu durum, havayolu şirketlerinin uygulamalarına bağlı olarak farklılık gösterebilir. CIP yolculara CIP salonda hizmet verilir. Havayolu kurallarına göre, VIP yolcular genellikle özel araçlarla uçağa ulaştırılır ve genellikle son olarak uçağa alınırlar.

Peki, VIP ve CIP arasındaki farklar nelerdir?

Genellikle VIP salonlarında siyasetçiler ve bürokratlar ağırlanırken, CIP salonlarında ise iş adamları ve sanatçılar gibi yolcular bulunur. VIP bir yolcuyu, makam veya görev nedeniyle ağırlamak için CIP salonu fazladan ücret karşılığında hizmet vermektedir. İki salon arasındaki en büyük fark, ikramlar, dekorasyon veya hizmetten ziyade, kullanıcıların kimliği ve özellikleriyle ilgilidir. VIP ağırlıklı olarak siyasi ve bürokratlardan oluştuğu için (Bakan, milletvekili gibi) genelde birbirlerini tanıyan ve aralarında muhabbet bulunanlardan oluşmaktadır. VIP ağırlıklı olarak siyasi ve bürokratlardan oluştuğu için (Bakan, milletvekili gibi) genelde birbirlerini tanıyan ve aralarında muhabbet bulunanlardan oluşmaktadır.

Siyasi ve bürokratik yetkililer, bakanlar, milletvekilleri gibi üst düzey yöneticiler VIP salonlarında ağırlanır. Bu nedenle, VIP salonlarında birbirlerini tanıyan ve samimi ilişkileri olan yolcuların sıkça bulunduğu görülebilir. Tanışanlar arasında yemek ve şarap sohbetleri yapılır fakat VIP’ler ise mütevazi giyimleri, davranış ve alışkanlıklarıyla gelenekleri yansıtmaktadırlar.

Airbus A-380 Uçaklarının Üretimi Neden Durduruldu?

Dünyanın en büyük geniş gövdeli yolcu uçağı olan Airbus A380, Airbus firması tarafından üretilmiştir. Ağırlığı 560 ton, uzunluğu 72,7 metre, kanat açıklığı 79,8 metre ve 800’den fazla yolcu taşıma kapasitesine sahiptir. Airbus’ın Boeing 747 ile rekabet etmesi için ürettiği ve 853 yolcu taşıma kapasitesine sahip iki katlı uçağın 2021 yılında son teslimatlarını yaptı ve gökyüzünde süzülen en büyük yolcu uçağı A380’in üretimine son verildi.

Gökyüzünde süzülen en büyük yolcu uçağı olan Airbus A380’in tarihi nedir?

Günümüzde uzun yolculukları kısa ve konforlu hale getiren havacılık sektöründeki talepler artınca Airbus üreticileri sınıfının en iyisini yapma kararı alarak A380 üretimine karar verdiler. Fakat bu uçak öncekilere hiç benzemeyerek en büyük yolcu uçağı unvanını alacaktı.

Alanındaki en iyisini yapmak istedikleri için bu yolda birçok sorunla karşılaştılar. Airbus üreticileri uçağın tasarımı ve üretimi için yaklaşık 10 yıl çalıştılar ve sonuç olarak Airbus A380 günümüzdeki uçaklar arasındaki yerini aldı. Airbus’un konuk edilmesi için yeterli altyapıya sahip havaalanları bulunmamaktaydı. Bu yüzden havaalanları Airbus A380 için yeniden tasarlandı.

İlk başlarda oldukça büyük bir ilgiyi çekmeyi başarmıştı. Fakat kötü iş modelleri, güvenlik endişeleri, müşterilerinin destinasyon sayısının azlığı, ikinci el pazarının zayıflığı ve devasa maliyetleri (yakıt sorunu, satılamayan koltuk sorunu, bakım sorunu vb.) yüzünden dünyanın en büyük yolcu uçağının yaşam süresi oldukça kısa oldu. Airbus A380, ilk uçuşunu 2005 yılında gerçekleştirdikten sonra 16 yıllık bir üretim sürecinin ardından 2021 itibariyle artık üretilmeyecektir.

Airbus A380 uçağının ilk başta bu kadar ilgiyi nasıl çekmiştir?

  • A380, en yakın rakibine göre koltuk başına yaklaşık %20 daha az yakıt tüketimi sağlamaktadır. Son 40 yıl içinde, yakıt tüketiminin ve emisyonun azaltılması açısından en önemli ilerlemelerden biri, daha az yakıt tüketimine ve dolayısıyla daha az CO2 emisyonuna yol açan Airbus A380’nin üretimidir.
  • A380, her bir yolcu başına kilometre başına 75 g’dan daha az CO2 emisyonu sağlayarak, 2008 yılından sonra Avrupa’da hedeflenen emisyon düzeyinin neredeyse yarısını karşılamaktadır.
  • A380 yapısının %25’inde çeşitli hafif malzemeler kullanır.
  • A380 %30 daha iyi yakıt verimliliği sağlamaktadır.
  • Daha geniş uçaklar, daha az kalkış ve iniş anlamına gelir ve bazı A380 versiyonları için yolcuların neredeyse yedi ayrı uçakla seyahat etmesine denk gelebilir.
  • Bu avantaj sayesinde, standart konfigürasyonda 525 yolcu taşıyabilen Airbus A380, tamamı ekonomi sınıfı olarak yapılandırıldığında 853 yolcu kapasitesine kadar taşıyabilir.
  • Diğer geniş gövdeli uçaklardan farklı olarak, Airbus A380’in üst katı gövde boyunca uzanır. Bu sayede Airbus A380, rakibi olan bir başka geniş gövdeli uçağa göre %49 daha geniş kabin alanı sunar.

Uçak Etrafındaki Tehlikeli Alanlar Nelerdir?

Uçak Emniyet Sahaları ve Emniyet Çemberleri

Park halindeki her uçağın çevresinde donanımdan kaynaklanabilecek hasarın önlenmesi için ‘emniyet çemberleri’ adı verilen işaretlenmemiş koruma bölgeleri bulunmaktadır. Dış emniyet çemberi 7,5 metre genişliğindedir. Araç sürücüleri, bu sanal sınırı aşmadan önce fren kontrolü yapmalıdır. Uçaklara yaklaşım noktasında sürücülere yol gösteren iç emniyet çemberi, uçaktan 3 metre uzaklıkta konumlanır. Sürücüler, bu çemberi fark ettiklerinde düşük hızda ilerleyerek uçağa yaklaşırlar ve çemberin gösterdiği yere durarak güvenli bir şekilde yanaşabilirler.

Peki, Uçak Etrafındaki Tehlikeli Alanlar Nerelerdir?
Uçaklara güç veren büyük iki farklı uçak motor tipi vardır. Bunlar jet motoru ve pervane motorudur. Jet ve pervane motorunun her ikisi de kendisine yaklaşanları kolayca öldürebilme potansiyeline sahip uçak motorlarıdır. Jet motoru çalışırken itme eylemini yaratacak gücü sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan hava motorun ön kısmından çekilir bu durum büyük bir çekim alanı oluşturur. Motorun içine giren hava, yakıt ile yanarak, egzoz kısmından dışarıya atılır. Bu durum, uçak motorlarının arkasında bulunan nesneleri fırlatan bir rüzgâr oluşmasına sebep olur. Bu yüzden jet motorlarının çevresinde bulurken çok dikkatli davranılmalıdır. Jet motorlarının etrafında önemli iki tehlike alanı mevcuttur. Bunlar emme (jet ingestion) ve püskürtme (jet blast)‘dır. Motorlar emme işlemi sırasında ön kısımdan yüksek bir emiş gücü ile havayı içine çekerek motorun içinde sıkıştırır. Bu emme gücü, bir insan vücudunu içine çekebilecek kadar yoğundur. Püskürtmede ise motorun arkasında motor egzozundan hızla ve yüksek sıcaklıkta dışarıya çıkan hava patlaması oluşur.

Motorun ürettiği itme gücü arttıkça, havanın sıcaklık ve hızı da aynı oranda artar. Pervane motorlu uçaklarda dört tehlikeli alan mevcuttur, bunlardan biri pervane motoru durmuş olsa bile kesinlikle dönen pervaneye yaklaşılmamalı ve el ile temas edilip durdurmaya çalışılmamalıdır. Dönen pervaneler kolayca görünmez bu yüzden tam emin olunmadan pervaneye yönetilmemelidir. Pervaneler özellikle motor durduğu zaman sessizdir fakat bu durum pervanenin durduğu anlamına gelmez. Pervane tam anlamıyla durmadan uçak altına gidilmez, pervane durmuş olsa bile hiçbir şekilde pervanenin altından veya arasından geçilmemelidir, pervane çalıştığı anda pervane ile aranızda en az dört metre bulunmalıdır.

Uçakların Sondaları ve Antenleri Nerelerdedir?

Uçağın havada tutunabilmesini sağlayan kanatlar, kanatların dengede kalabilmesi için kuyruk devreye girer. Uçağın durum ve pozisyonunu değiştirebilmesi için uçuş kumandaları ve gerekli itmeyi sağlayan uçak motoru, pervane gibi elemanlardır Uçuş sistemlerini ve uçuş ekibini barındıran kokpit ile yolcuları ve yükü barındıran gövde uçağın ana bölümlerindendir.

Peki uçaklar havadayken yönlerini nasıl bulabiliyorlar veya herhangi bir olumsuz hava olayıyla karşılaştıklarında nasıl sinyal alabiliyorlar? İşte bütün bunları uçak üzerindeki radyo, anten ve problar sayesinde gerçekleştiriyorlar. Antenler uçakların yayın yapılarak yer istasyonlarına bağlı olarak yön bulmasına yardımcı olan bir seyrüsefer yardımcısıdır, radar, radyo dalgalarının yansıması yardımıyla uzaktaki nesneleri ve bu nesnelerin hız, kerteriz ve mesafesini tespit eden cihazdır, problar ise hassas, tekrarlanabilir geometrik veriler sağlayan, etkin bir ayrıntılı anahtardır. Bu veri, üretim sürecinde toplanarak ve incelenerek, bileşenlerin uygunluk limitlerinin korunmasına yardımcı olur.

Peki, Uçakların Sondaları ve Antenleri Nerelerdedir?

Genel olarak baktığımızda uçaklar yapıları gereği karmaşık makinelerdir. Yüzden çok parçanın ve metrelerce kablonun birleşiminden meydana gelmişlerdir, uçak yerdeyken veya havadayken her zaman bir yerle elektronik olarak temas halindedir dolasıyla çeşitli sensör ve sondalar sayesinde Pilotlara ve yolculara bulunulan yer hakkında bilgi aktarımı gerçekleştirilir. Ayrıca her uçakta yapıları gereği anten ve sonra yerleri farklılık gösterebilmektedir.

Apollo 11 Görevi Nedir?

Apollo 11 görevi, Ay’a iniş yapan ilk başarılı insanlı görevdi. 1969’da gerçekleşti ve üç aşamadan oluşuyordu: Dünya’dan fırlatılma, Ay’a yolculuk ve Dünya’ya dönüş. Ekip Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins’ten oluşuyordu. Armstrong ve Aldrin, Collins yukarıda yörüngede dönerken Ay’a indi. Armstrong, Ay yüzeyine ayak basan ilk kişi oldu ve ünlü bir şekilde “Bu insan için küçük, insanlık için dev bir adım” dedi. Görev, Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş uzay yarışındaki hakimiyetini sağlamlaştırmasına yardımcı oldu.

Soğuk Savaş Uzay Yarışı

Soğuk Savaş Uzay Yarışı, ABD ve SSCB arasındaki uzay teknolojileri, araştırmaları ve keşifleri için yapılan bir yarıştı. Bu yarış, 1957 yılında SSCB’nin Sputnik uydusunu fırlatmasıyla başladı. Bu olay ABD’de büyük bir endişe yarattı.

ABD, uzay yarışında geri kalmamak için bir dizi program başlattı. Bu programlar arasında NASA’nın kurulması, Apollo programı, Uzay Mekiği programı ve bir dizi uydu programı yer alıyordu. ABD’nin 1969 yılında Apollo 11 göreviyle Ay’a ayak basması dünya çapında büyük bir yankı uyandırdı.

SSCB ise uzay yarışında ABD’ye karşı mücadele etmek için bir dizi uzay aracı fırlattı ve Ay’a robotik araçlar gönderdi. Ancak, ABD’nin uzay programı, Sovyetler Birliği’ne göre daha fazla başarı gösterdi ve uzay yarışında önde gitmeyi başardı.

Uzay yarışı, ABD ve SSCB arasındaki Soğuk Savaş mücadelesinin bir parçasıydı. Uzay teknolojilerinin keşfi ve kullanımı, askeri ve sivil amaçlar için önemli bir faktör haline geldi. Bugün, uzay araştırmaları hala devam ediyor ve birçok ülke uzay teknolojileri için çalışıyor.

Gizli Kahraman: Saturn V Roketi

NASA’nın Apollo programı sırasında Ay’a insan götürmek için kullandığı Saturn V roketi; üç ana aşamadan oluşan bir roket olup, beş F-1 ve beş J-2 roket motoru tarafından güçlendirilmiştir. Roket, 13 görevde kullanılmış ve insanların ilk Ay inişi dahil olmak üzere birçok başarıya imza atmıştır. Saturn V, şimdiye kadar yapılmış en güçlü roketlerden biri olarak tarihe geçmiştir.

Bir Pilot ATC Talimatını Reddedebilir Mi?

Havacılıkta iletişim uçuşların emniyetlerini sağlamak açısından önemli bir yere sahiptir. Kule kontrolörleri ile pilotlar arasında iletişim olduğu gibi yer hizmetleri çalışanları ile kule arasında da olabilir. Uçakların havada ve apronda güvenli hareket etmelerini düzenleyen ve koordine eden hava trafik kontrolörleri (Air Traffic Control-ATC) tarafından organize edilir.

Pilot ve ATC Arasında İletişim Nasıl Sağlanır?

Hava trafik kontrolörleri gerekli koordinatları ve yapılması gerekenleri pilotlara telsiz konuşmaları sayesinde iletirler. Pilotlar da aynı bu yöntemle yapacakları alçalma ve yükselme isteklerini, havada gördükleri ekstrem durumları, rota değişiklikleri gibi durumları telsizler sayesinde kulede çalışan kontrolörlere iletirler. Her kontrol kulesinin telsiz koordinatları farklı olduğundan pilotlar hava da bulundukları kule koordinatlarına uçağın telsiz sistemini bağlayarak güvenli ve anlaşılır konuşmaları sağlamış olurlar. Doğru telsiz kanalına bağlanmak ve iletişimin anlaşılır olması hem pilotlar hem de kule için oldukça önemlidir.

Pilotlar ATC Talimatlarını Reddedebilir Mi?

Kule tarafından verilen alçalma, daha yüksek bir feet yüksekliğe çıkmak, rota değişikliği yapmak, türbülanstan kaçınma gibi talimatlara pilotlar güvenli bir uçuş sağlamak için uymak zorundadır. Çünkü, pilotlar sadece etrafında olan durumları görebilmektedir, fakat kule kontrolörleri çalıştıkları sistemlerde bölgede radara giren tüm uçakların bilgilerini görebilmektedirler. Fakat bazı acil durumlarda pilotlar verilen talimatların doğru olmadığını veya tehlikeli durum oluşturabileceğini düşündükleri zaman kule talimatlarını gözden geçirilmesi için geri gönderip veya tamamen talimatlara uymama gibi bir hakka sahiptirler. Bu gibi acil durumlarda uyulmayan talimatlar hızlı bir şekilde gerekçesi ile birlikte hava trafik kontrolörlerine geri iletilir. Hava trafik kontrolörleri ile pilotların koordineli çalışması uçuş emniyeti için önem arz etmektedir. Çalışanlar zaman zaman birbirlerinin yanlışlarını düzeltme veya eksiklerini kapatma hakkında sahiptirler.

Uçaklarda Wi-Fi ve İnternet Erişimi Nasıl Sağlanır?

Uçaklarda Wi-Fi ve internet erişimi sağlanması, uçaklarda uydu veya yer tabanlı baz istasyonları aracılığıyla internet erişimi sağlayan bir antenin donatılması, uçakta kablosuz erişim noktaları veya router’ların kurulması ve internet erişiminin yolculara ulaştırılmasıdır. Erişim sağlamak, birkaç teknolojinin yan yana getirilmesini

Yer Tabanlı İnternet Erişimi

Yer tabanlı uçak içi bağlantı sistemleri, uçağı internete bağlamak için baz istasyonlarını kullanır. Teknoloji, karasal cep telefonlarında hava aracına ve uçaktan sinyal iletmek için kullanılan aynı hücresel frekansları kullanarak çalışır.

Baz istasyonları genellikle hizmeti sunmak için havayoluyla ortaklık kuran üçüncü taraf bir sağlayıcı tarafından sağlanır. Sağlayıcı, yere bir anten ağı kurar ve antenler, yüksek irtifalarda uçakla iletişim kurabilecekleri yerlere stratejik olarak yerleştirilir.

Uçak, baz istasyonunun menzili içindeyken istasyonlarla bağlantı kurarak yolcuların internete ve diğer iletişim hizmetlerine erişmesini sağlar. Bağlantı tipik olarak, yolcuların akıllı telefonlar, tabletler ve dizüstü bilgisayarlar gibi kişisel cihazlarını kullanarak erişebilecekleri yerleşik bir Wi-Fi ağı aracılığıyla sağlanır.

Yer tabanlı bağlantının ana avantajlarından biri, uydu tabanlı bağlantıya göre daha uygun maliyetli bir çözüm olmasıdır. Yer tabanlı bir ağ kurmak için gereken ekipman, uydu tabanlı bir ağ için gereken ekipmandan daha ucuzdur. Bununla birlikte, yer tabanlı ağın menzili, kara üzerinden ve kulelerin menzili içindeki uçuşlarla sınırlıdır. Bu, yolcuların hücresel kapsama alanı sınırlı olan veya olmayan alanlarda uçuş sırasında hizmet kesintileri yaşayabileceği anlamına gelir.

Yer tabanlı bağlantıların hızı en iyi ihtimalle 3 mbps kadardır. Bu hız ile film izlemek biraz çileli olsa da haberleri takip edip maillerinizi gönderebilirsiniz.

Uydu Tabanlı İnternet Erişimi

Uydu tabanlı uçak içi bağlantı, uçuş sırasında uçakta internet erişimi, ses ve mesajlaşma hizmetleri sağlamak için yörüngedeki uydulardan oluşan bir ağ kullanır. Bu teknoloji, küresel kapsama alanı sunar ve yer tabanlı bağlantının bulunmadığı uzak bölgelerde seyahat eden uzun mesafeli uçuşlar için idealdir.

Teknoloji, Dünya’nın yörüngesindeki uydularla iletişim kurmak için uçaktaki antenleri kullanarak çalışır. Antenler, hava aracına ve uçaktan veri ileten uydularla iki yönlü bir iletişim bağlantısı kurar.

Uydu tabanlı uçak içi bağlantı, yer tabanlı sistemlere kıyasla yüksek bant genişliği ve daha hızlı bağlantı hızları sunarak video akışını, çevrimiçi hizmetlere erişmeyi ve sesli ve görüntülü aramaları mümkün kılar. Teknoloji aynı zamanda çok sayıda kullanıcıyı aynı anda destekleyerek, birçok yolcunun hizmetten kalite ve hız kaybı yaşamadan faydalanmasını sağlıyor.

Uydu tabanlı uçak içi bağlantı, genellikle hizmeti sunmak için havayollarıyla iş birliği yapan üçüncü taraf sağlayıcılar tarafından sağlanır. Teknoloji, yer tabanlı bağlantıdan daha pahalıdır ve bağlantı kurmak için gereken ekipman daha karmaşıktır. Bununla birlikte, okyanuslar, çöller gibi uzak alanlarda ve sınırlı hücresel kapsama alanı olan veya olmayan diğer alanlarda bile kesilmeyen bir bağlantı sunar.

Radarlar Uçan Uçakları Nasıl Tespit Ederler?

Radar kelimesi Türkçedeki radyo ile arama ve mesafeleri tespit etme anlamına gelen ‘’Radio Detecting and Ranging’’ İngilizce kelimelerinin kısaltmasından gelmektedir. Bir cismin mesafesini, pozisyonunu, yönünü, hareketini, açısını ve hızını bulmak için spesifik olarak elektromanyetik dalgalardan oluşan radyo dalgaları kullanılır.

Radarlar Uçakları Nasıl Tespit Ederler?

Radarların kullanılması ile birlikte havacılık sektöründe daha güvenilir ve kontrollü uçuşlar gerçekleştirilmeye başlandı. Radarların çalışma prensipleri 2 olaya dayanmaktadır; yayma fazları ve dinleme fazları. Çalışma prensibine bakıldığında radarlar yaklaşık saniyenin milyonda biri gibi kısa bir süre aralığında etrafına dalga darbesi yayma işlemi gerçekleştirir. Yayma fazından sonra hemen dinleme fazına geçerek yayılan dalgaların geri dönüp dönmeyeceğini bekler. Bu yayma ve dinleme fazları sürekli olarak birbirini takip eder. Radardan yayılan dalgaların geri dönmesi dahilinde radarın işletim sistemi tarafından dalganın ne kadar sürede ve nasıl döndüğüne dair bilgiler hesaplanarak dalganın çarptığı cismin istenilen verileri elde edilir.

Radarlar Sayesinde Uçakların Hangi Bilgilerine Sahip Olunabilir?

Radarların gelişmişlik seviyeleri ve kullanım alanlarına göre hesaplayabildikleri veriler değişiklik göstermektedir. Çok gelişmiş ve sivil havacılıkta kullanılan birçok radar uçakların hızlarını, yönlerini, konumlarını, açılarını ve yerden yüksekliklerini hesaplayabilmektedirler. Radarın kullanılma alanlarına göre yalnızca istenilen bilgileri hesaplamaları, bu verileri kontrol eden çalışanlar için hem kafa karışıklığını önlemiş hem de kontrolörlere kolaylık sağlamış oluyor.

Uçaklar Radarlara Yakalanmadan Uçabilirler Mi?

Yolcu ve savaş uçakları havadayken gönderilen radyo dalgalarını sektirerek göndericisine ulaştırması ile radar alanına girmiş olur. Radar alanında olan tüm hava araçlarının tespit edilmesi zaman zaman askeri alanlarda sorunlar çıkartabilmektedir. Bu sorunların üstüne Amerikalı bilim insanları radyo dalgalarını hapseden ve geri gönderilmesini engelleyen yüzeylerle kaplı Hayalet Uçaklar geliştirdiler. Bu radyo dalgalarını hapsetme olayı, uçağın alt tarafında bulunan radyo dalgası emiciler ve dalga emici yüzeyler sayesinde gerçekleşmektedir. Zaman zaman bu emicilerin eksik kalmasıyla hayalet uçakların da yerleri tespit edilebilmektedir. Bu yüzden havada %100 oranında tespit edilemeyen bir hava aracı vardır demek yanlış olacaktır.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com