resmin alt tagı

Yangınla Mücadele İçin Kullanılan Hava Araçları Nelerdir?

Son zamanlarda dünya genelinde büyük orman yangınları çıkıyor. İtfaiye araçlarının hatta insanların bile söndürmekte zorlandığı bu yangınlarda çok etkili bir çözüm yolu daha var. Yangın söndürmede kullanılan helikopter ve uçaklar inanılmaz derecede düşük uçuşlar yaparak yangınlara karşı etkin bir rol oynuyorlar. O zaman helikopterden uçağa ormanlarda kullanılan bu hava araçlarına gelin bakalım.

DC-10 Tankeri

Halen kullanılmakta olan en büyük yangın söndürme hava tankerlerinden biri DC-10’dur. Bu uçak, içeriği göbeğe monte edilmiş bir tankta 12.000 galon su veya yangın geciktirici taşıyabilir, içeriği sekiz saniye içinde serbest bırakılabilir. Bu hava tankerlerinden üçü şu anda faaliyettedir, en son Güney Kaliforniya’daki 2016 Sherpa, San Gabriel Kompleksi ve Çam Yangınlarında kullanılmaktadır.

CL-215 Scooper

Scooper, Kanada’nın uçak üreticisi olan Canada Air tarafından üretilen yangın söndürme uçaklarının ilkidir. 2 mürettabat sayısına sahip olan bu uçak, 1000 galondan fazla su taşıyabilir.

Be-200

Rusya üretimli olan Be-200, 3.170 galon su taşıyabilir ve denizde yeniden yüklenebilir. Yakın zamanda Türkiye’de bu uçaklar için Rusya ile temaslarda bulunmuştu.

S-64 Skycrane

Hem gökdelenlerin inşasında hem de yangınlarda kullanılan S-64’ler 2650 galon su çekerek yangınla mücadelelerde çok etkili olabiliyor. Ayrıca helikopter, yolcu kurtarma durumlarında 30 kişilik bir kapasiteye sahip.

Thrust Reverser’ın Çalışma Prensibi Nasıldır?

Tonlarca ağırlıkta havada süzülen dev makinelerin yere inişlerinde durması çok kolay değildir. Uçak üreticileri bu durumla alakalı çeşitli prensipler doğrultusunda bazı frenleme sistemleri geliştirmişlerdir. Bu sistemlerden biri de ‘’ Thurst Reverser’’ adını verilen sistemdir. Türkçe karşılığı ‘’ Ters İtme ‘’ olarak ifade edebileceğimiz bu sistemde, jet uçakların pistlere inişlerinde olabildğince kısa sürede yavaşlaması ve tekerlek frenlerinin yükünün azaltılması için yapılmış etkili bir sistemdir. Uçak motorlarının egzoz çıkışlarının kapatılması ve egzoz gazının 50-60 derece kadar değiştirilmesiyle ters yönde bir kuvvet oluşur, bu durumda uçağın frenleme yapmasını sağlar. Ayrıca uçaklarda temel olarak üç farklı thurst reversal sistemi kullanılmaktadır. Bunlar; Bucket Type Reverser ( Buket Tipi ), Clamshell Door Reverser ( İstiridye Kabuğu Tipi ), Cold Stream Reverser ( Soğuk Akım Tipi )

Bucket Type Reverser

İsminden de anlaşıldığı gibi uçak motorlarının üzerindeki kapakların demet şekilde açılmasıyla çalışan sistemdir. Bu sistemde motorların üstündeki kapaklar açılarak arkadaki havayı ön tarafa yönlendirir

Clamshell Door Reverser

Bu sistemde de motorun iç kısmındaki hava çıkışı kapatılır ve motorun yan ve üst kısımlarında açılan perdeler ile içerideki hava dışarıya verilir.

Cold Stream Reverser

Bu tip thrustlarda Cold Stream Cascade Reverser ve Cold Stream Pivoting Doors Reverser olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki tipte motor çıkışları kapatılarak motorun yanlarından açılan pencerelerle durdurma işlemi sağlanır.

Bakımı Yapılmayan Uçaklar Uçabilir mi?

Eğer aracımız varsa ve yolculuk yapmak istiyorsak önce aracımızı kontrol ettirip bakımını yaptırmak isteriz. Peki uçak ile seyahat ederken bu durumun nasıl olduğunu biliyor muyuz? Bakımları yapılmamış bir uçağa bindiğinizi hiç düşündünüz mü?  Uçak yolculukları günümüzde en çok tercih edilen ve en az kaza riskine sahip seyahat şeklidir. Bu riskin en düşük seviyede tutulabilmesi için uçakların aylık, yıllık veya uçuş sonrası uçağın durumuna göre kontrolleri yapılır. Bazı durumlarda uçağın EASA’nın belirlediği kurallara göre bakımları yapılıp AD’ye (Airworthiness Directive: Uçuşa elverişlilik yönergesi ) uygun olmadığı taktirde uçuş yapması mümkün değil. Net bir şekilde ifade etmek gerekirse uçaklar, yapılan tüm kontrol ve bakımlardan geçmemesi halinde uçuşuna izin verilmemektedir.

Uçak Kazalarının Yüzde 20’si Teknik Sebeplerden Dolayı Yaşanmaktadır

Günümüz teknolojisin gelişmesi ile havacılık sektöründe birçok sorunun daha yaşanmadan önüne geçilebiliyor. Ancak bu gelişmeler ışığında bazen ciddi teknik problemlerden dolayı uçak kazaları yaşanmakta. Uçakların üretim aşamasındaki aksaklıkları, bakım ve kontrol sırasında unutulan kısımların sonucunda uçak kazaları olabiliyor. İşte bu gibi durumların önüne geçebilmek için havacılık sektöründeki uluslararası ve yerel kuruluşların talimatlarına uygun olmayan uçakların kalkışına izin verilmeyerek önüne geçilmesi sağlanıyor.

 

 

Ülkelerin Birden Fazla Bayrak Taşıyıcısı Olabilir Mi?

Çoğu ülkede genellikle ‘’bayrak taşıyıcı’’ olarak adlandırılan bir havayolu vardır. Birleşik Arap Emirlikleri’nin teknik olarak iki bayrak taşıyıcısı olduğunu biliyor muydunuz? Hem Abu Dabi merkezli Etihad Havayolları hem de Dubai merkezli Emirates, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bayrak taşıyıcıları oldukları meşru bir şekilde iddia edilebilir. Peki BAE’nin neden iki bayrak taşıyıcısı var?

Bir Ülkenin Gurur Kaynağı Olan Bayrak Taşıyıcıları Nedir?

Bayrak taşıyıcıları, kendi bağımsızlıklarının ekonomik nedenlerden dolayı olamayacağı bir dönemde, başlangıçta devlete aitti ya da hükümet desteğine sahiplerdi. Bu unvan ülkeler için genellikle gurur kaynağı olarak kabul edilir ve havayolunu ülkenin resmi taşıyıcısı olarak gururla ayırt etmek için kullanılır. Bazı durumlarda bu, havayolunun sadece ülkenin yüksek kademeli kişilerinin uçması anlamına da gelir.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Eşsiz Durumu

Dünyada 195 ülke arasında iki bayrak taşıyıcısına sahip tek ülke olan BAU’nun eşsizliği, jeopolitik durumuna dayanır. Ülkenin adından da anlaşılacağı gibi 7 ayrı emirlikten oluşan ve her biri kendi kraliyet ailesine sahip bir yönetimi bulunmaktadır. Emirates Dubai merkezlidir. Abu Dabi için havayolu isteyen Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan, çıkarılan kraliyet kararı ile BAU’nün ikinci bayrak taşıyıcısı olarak Ethiad Havayolları’nı Temmuz 2003’te kurdu.

 

 

 

 

Pilotların Koltukları Yolcularınki İle Aynı Mıdır?

Eğer ekonomi sınıfıyla uçuyorsanız muhtemelen koltukların aynı olduğunu düşünemeyeceksiniz. Zira dar bir koltukta uçak kullanmak pilotlar açısından zor olacaktır. Kokpit içindeki koltuklar normal koltuklara göre farklıdır. Eğer uçak kokpitini gezme imkânı bulursanız pilot koltuklarının koyun derisi kılıflarıyla kaplandığını görürsünüz. İlk duyuşta biraz şaşırtıcı gelebilir ancak nedenlerini okuyunca çok mantıklı geliyor. İlk zamanlardan beri insanlar tarafından kullanılan koyun postu, günümüzde de birçok sektörde de kullanılmaktadır. Özellikle yorgunluk, bitkinlik ve ağrılarda direkt etkili olan koyun derisi havacılıkta da önemli yer edinmiştir.

Hakiki koyun derisinin en önemli işlevi, pilotların yaz aylarında serin ve kış şartlarında da sıcak tutmasıdır. Böylece kokpit içerisindeki sıcaklık ne olursa olsun koltuklarda aynı sıcaklıkta olur ve pilotu rahat tutar. Ayrıca koyun derisinin bir diğer önemli özelliği aleve dayanıklı olmasıdır. İçerisinde yüksek oranda azot ve su içermesinden dolayı kokpit içerisinde yangın çıkması durumunda kendi kendine sönebilmektedir. Bu özelliği ile havacılık otoritelerince (FFA) koltuklar onaylanmadıkça uçağa girmesine izin verilmemektedir.

 

Business-Class Hizmetinin Diğerlerinden Farkları Nelerdir?

Uçak bileti aldığımız zaman seçeneklerimiz arasında Business-Class’ı görürüz. Peki, nedir Business-Class? Normal biletlerden 2-3 kat daha fazla ücret ödeyerek yaptığımız seyahatlerin hakkını veriyor mu? Business-Class, havayollarının bazı uçaklarında yolcuları için özel bir alanda ayrıcalıklı bir uçuş deneyimi yarattıkları hizmettir. Bu özel bileti aldığımızda verilen hizmet uçak içinde değil, havaalanına geldiğimiz andan itibaren başlıyor.Hatta havalimanı yakınlarındaysanız şoförlü bir ulaşım hizmetine de sahip olabiliyorsunuz. Business Class ile havalimanına geldiğinizde bilet için sıraya girmeniz gerekmiyor. Hızlı bir şekilde işlemlerinizi yapıp Business Lounge’a geçerek uçağınızı bekliyorsunuz.

Business Lounge Nedir?

Standart bekleme salonlarından çok daha konforlu olan yerlerdir. Adeta 5 yıldızlı otel rahatlığında hizmet sunan business lounge, uçuş öncesi içecekler ile başlayıp, size özel servis edilen yemeklerle şımartılabiliyorsunuz. İçerisinde konaklama, eğlence hizmeti, herkese açık bilgisayarlar, televizyonlar hatta bazı havalimanlarında sinema salonları bile bulunabiliyor.

Benzersiz Bir Uçak Hizmeti

Uçağınızın kalkış saati geldi ve uçağınıza doğru ilerliyorsunuz. Öncelikle diğer yolcular gibi sıraya girmeniz gerekmiyor. Business yolcuları için hazırlanmış özel sıradan işlemlerinizi gerçekleştirerek uçağınıza doğru gidebiliyorsunuz. Yerinize geçerken sizi sıcak hoş geldin ile karşılayan hostesler ardından serinlemeniz için soğuk bir havlu ve küçük ikramlar yaparak güzel bir karşılamada bulunuyorlar. Ayrıca uçakta sadece Business Class yolcularının kullanabileceği tuvaletlerde var. Böylece ekonomi sınıfındaki gibi tuvalet önünde sıra bekleme gibi bir sorunuzda ortadan kalkmış oluyor. Üstelik ekonomi sınıfından farklı olarak parfüm, kolonya, diş ve el için aksesuarlar bulunuyor. Business ile uçmanın en çok hangi tarafını seviyorsunuz diye bir anket yapılsa yeme-içme kesinlikle seçilebilirdi. Yolcular için hazırlanmış zengin menülere adeta uçuşunuz boyunca birbirinden güzel lezzetlerle buluşarak keyifli bir yolculuk geçirebiliyorsunuz. Bunun yanında bazı havayolu şirketlerinin uçak içerisinde bar hizmeti verdiklerini de belirtmekte fayda var. Genel olarak belirtmek gerekirse eğer Business Class ile yolculuk yapacak olursanız, bir daha ekonomiyi kullanmak istemeyeceksiniz.

Uçak Bakımları Nerede Yapılır?

Uçaklar, insanları çok uzak noktalara kısa sürede ve konforlu bir şekilde ulaştıran taşıma araçlarıdır. İşlevi bu kadar önemli olan bu teknoloji harikasının bakımı ve kontrolleri de bir o kadar dikkat ve titizlik gerektirir. Peki, bu demir kuşların tüm kontrolleri nerede yapılıyor?

Dev Uçak Hastaneleri

Havacılığın en önemli değişmez kuralı önce uçuş emniyetidir. Bu emniyetin sağlanması ve uçakların uçuşa hazır hale gelmesi için birçok farklı bakımdan geçmektedirler. İşte bu bakımların yapıldığı uçak hangarları, alanında uzman kişilerin neredeyse 1 hastane büyüklüğündeki alanlarda çalışmalarını sürdürmesiyle gerçekleşiyor. Uçakların bakım konusunda adeta A’dan Z’ye kontrol edildiği bu hangarlarda uçaklar birçok farklı aşamadan geçiyorlar. Bu bakımlar; Hat bakımı, üs bakımı olmak üzere 2 şekilde gerçekleşiyor. Hat bakım, hava araçlarının hangar gerekmeksizin bakım, onarım, parça değişikliği ve hasar giderme işlemlerinin yapılmasıdır. Üs bakım, hava araçlarının hangar ortamında bakım, onarım, parça değişikliği ve hasar giderme işlemlerinin yapılmasıdır.

Türkiye Uçak Bakım ve Motor Hizmetinde Merkez Olmayı Hedefliyor

Ülkemizde sivil havacılık sektöründe yaşanan gelişmeler ile birlikte THY Teknik, Onur Air Teknik,  My Teknik, MNG Teknik; Dünyanın birçok havayolu işletmecisine ait olan hava araçlarına üst düzey seviyede uçak bakımı ve hangar hizmeti veriyor. Bu durum Türkiye’nin dünya üzerinde uçak bakımda merkez konuma gelmesini sağlayacağı düşünülüyor. THY Teknik, toplamda 2 kıtada bulunan kapalı alana sahip 9 hangarı ve 7500’ü aşan uzman çalışanları ile çalışmalarına devam ediyor. Öte yandan firmanın uluslararası düzeyde sahip olduğu sertifikaları(EASA, FAA) ile şuanda Avrupa’daki birçok firmanın üstünde bir hizmet sağlamakta. Onur Air Teknik, 2011 yılından bu yana Atatürk Havalimanı’nda kendine ait bakım hangarı bulunuyor. Ayrıca Onur Air, bu teknik kapasiteye sahip olan ilk özel havayolu şirketi olarak hizmetine devam etmektedir. My Teknik, merkezi İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı olan firma 2008 yılından EASA yetkisini almıştır. Ayrıca, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından SHY/ JAR 145/EASA sertifikaları eş zamanlı olarak verilen ilk bakım merkezi oldu. MNG Teknik, 2002 yılında uçak bakım ve onarım hizmeti vermek için kurulan şirket Atatürk Havalimanı’nda çalışmalarına devam etmektedir. 2013 yılında MNG Teknik hisselerini Türk Hava Yolları’na devretmiştir.

 

 

 

 

Kokpitte Pilotların Kullanması İçin Bulunan Halatlar Ne İşe Yarar?

Uçak üreticiler, yolcuların uçak kazaları sonrasında tahliye edilmesi için çeşitli güvenlik sistemleri geliştirmişlerdir. Bu sistemler ile kaza sonrası en az kayıpla atlatılabilmesi sağlanmıştır. Peki, pilotların bu gibi durumlarda tahliye edilmesi için ne gibi önemler alındı? Uçak kokpitlerinde pilotların acil durumlarda çıkışlarını sağlayabilmesi için halatlar bulundurulmuştur. Kaçış halatı (Escape Ropes) dediğimiz bu halatlar ile uçakta olası yangın ve patlamalar öncesi pilotların kabinden çıkış sağlayamadığı anlarda yan aynalardan çıkabilmesi için üretilmiştir.

Kaçış Halatları Pilotların Tahliyesi İçin Yeterli Olmayabilir

Pilotların kokpitten çıkamadığı zamanlarda tek şansı olan halatlar, her ne kadar güzel düşünülmüş olsa da pek sağlık bir çözüm olduğunu düşünmek zor. Halatların elleri tahriş etmesi bu sebeple de düşme riskini barındırması pilotlar açısından doğru bir yöntem olmayabilir.

Uçaklar Havalanmak İçin Neden Sıra Bekler?

Günümüzde birçok insanın seyahatlerinde avantajlı faktörlerinden dolayı ilk tercihlerinin uçak seyahati olduğunu biliriz. Havalimanlarında ardı ardına karınca çalışkanlığı ile hareket eden uçakların neden kalkış öncesi sıra beklediğini hiç düşündünüz mü? Son yılların önemli kavramlarından olan verimlilik, etkinlik gibi kavramlar havacılık sektörü açısından çok önemlidir. Havalimanlarında sürekli olarak iniş sağlayan uçaklar, kalkış yapacağı zamana kadarbirçok yer hizmetlerinin kontrolünden geçmekteler. Tüm bu kontroller sonrası uçağın tekrar kalkış yapmaya uygun hale gelmesi durumunda kısa sürede aprondan (Uçakların yolcu indirip bindirdiği, park edebildiği alan)  ayrılması istenir. İşte bu noktada uçakların emniyetli bir şekilde kalkış yapabilmesi ve olası kazaların önüne geçilebilmesi için sırayla havalanmaları gerekir.

Uçakların Sırayla Kalkmasının Önemi Nedir?

Havalimanlarında uçakların peşi peşine kısa bir sürede havalandıklarını aynı şekilde inişte yaptıklarını görürüz. Peki, bu düzen hiç olmamış olsaydı, havalimanlarında oluşacak olan trafik sıkışıklığı nedeniyle, uçakların uzun sürede havada kalmasının yakıt maliyeti, şirketlere pahalıya mal olabilirdi. Otoriteler, tur atmanın şirketlere maliyeti yüzde 20 civarında olduğunu ve iniş için sıraya giren uçakların trafik nedeniyle şirketlerin rötara girmesine neden olduğunu belirtiyorlar.

Hava Trafik Kontrollerinin (ATC) Önemi Büyük

Hava trafik kontrol hizmeti(AirTraffic Control Service), havalimanlarında yerdeki uçakların birbirleriyle çarpışmasını önlemek, trafik akışını hızlı ve dikkatli sağlamak amacıyla verilen hizmettir. Bu hizmeti sağlayan kişilere de hava trafik kontrolörü(Air Traffic Controller) denir. Uçuş trafiğinden sorumlu, hızlı ve analitik düşünmesi aynı zamanda karar vermesi gereken, yoğun ve stresli bir iş ortamına sahip olan bu çalışanların, uçakların sırayla havalanmasında görevi çokönemli. Pilotların uçağın kalkışında veya inişinde gerekli tüm yönlendirme ve izinleri ATC’lerden almaktadır. Böylece hava sahasında ve yerde oluşabilecek türlü felaketlerin önüne geçilmesi sağlanır.

 

Bazı Uçaklarda Neden Winglet Vardır?

Winglet (Kıvrık kanat), uçakların verimliliğini artırmak ve yakıt tasarrufu sağlamak için tasarlanmış kanat ucu modelleridir. Uçakların havada tutunabilmesi, kanat altında ve üstünde farklı hava basınçlarının olmasıyla gerçekleşir. Bu basınç farkı ile kanatlardan akıp giden hava, kanat uçlarından geçtiğinde girdaplar ( vorteksler ) oluşur. Bu vortekslerin şiddeti uçağın ağırlığına, hızına ve kanat yapısına göre de değişiklik gösterebilir. Bilim adamları uçakların kalkışından piste iniş yaptığı ana kadar oluşan vorteksleri önleyebilmek için wingletleri oluşturmuşlardır. Bu parçalar sayesinde uçağın havada sürtünmesini azaltarak olumsuz etkiyi minimize ederler. İlk olarak 1980’li yıllarda Boeing’in 747-400 uçaklarında kullanılan wingletler zamanla 737 tipi uçaklarda kullanılmış ve ‘’sharklet’’ adını da almıştır. Ayrıca Boeing, 757 ve 767 tipi uçaklarına monte edilen wingletlerin %5 yakıt tasarrufu sağladığını ve havadaki karbondioksit emisyonlarını da %5 azaltabileceğini iddia etmiştir.

Tüm Wingletler Aynı Değildir

Wingletlerin amaçları her ne kadar aynı olsa da, tüm kanatçıklar eşit olarak üretilmemiştir. Kanatçıkların oluşumunda uçakların tasarımlarının da etkisi vardır. Bu da farklı görünmelerinin nedenlerinden biridir. Örneğin, Boeing 767-400, 747-800 ve 777-300ER tipi uçaklarında Raked Wingtip dediğimiz kanatçıkları kullanıyorken, 757 ve 767’lerinde ise Blended Winglet kanatçıkları kullanır.

Pilotlar Neden Sakalsızdır?

Bekleme salonlarında veya uçağa bindiğimiz zamanlarda pilotlar karşımıza çıkabilir. Sürekli şık giyinen pilotların yüzlerinde sakal olmadığını fark ettiniz mi? Aslında bunun bir nedeni var. Kabin içerisinde ani basınç kaybı ve yangın çıkması durumunda yayılacak duman, pilotların doğru kararlar verememesine hatta bilinç kaybına yol açabilir. Bu gibi olağanüstü durumlarda pilotların işleyişi doğru bir şekilde yürütebilmesi için kabin içerisinde oksijen maskeleri bulunur. İşte bu noktada pilotların maskeyi yüzlerine tam oturması ve herhangi bir oksijen kaybı yaşamaması için sakallarının kesilmiş olması istenir. Hiçbir FAA ( Federal Sivil Havacılık ) düzenlemesinde pilotların sakal kesmelerine değinmez, ancak havayolu şirketleri belli başlı personel kurallarına sahiptir. Bazı havayolu şirketleri saç sakal bakımında çok katı olabiliyorken bazıları düzgün bir şekilde kesilmiş belirli uzunluğa kadar sakalın olmasında sakınca görmüyor. Örneğin ülkemizde THY’de personellerin sakal bırakmalarına izin verilmiyor. Ancak Pegasus Airlines’ta böyle bir kısıtlamanın olmadığını söyleyebiliriz.

Simon Fraser Üniversitesi’nin Yaptığı Araştırma Sakalların Sorun Yaratmayacağını Söylüyor.

SFU’nun hipobarik odasında yapılan bu araştırma ile Air Canada pilotlarına sakal bırakabilme izni getirmişti. Bu araştırma öncesine kadar birçok havayolu şirketi ve Air Canada pilotlarının temiz tıraşlı bir yüze sahip olmalarını istiyordu. Acil durumlarda maskelerde sızdırmaların yaşanmaması için temiz tıraşlı bir yüzün olması gerektiğini düşünmüşlerdir. Ancak 2016 yılında şirket, SFU’nun Çevresel Tıp ve Fizyoloji Birimi direktörü Sherri Ferguson’u ve ekibini farklı sakal uzunluklarındaki yüz maskelerinin etkinliğini araştırmak için tuttu. Ferguson’un yaptığı açıklamada şu şekilde diyor. ‘’ İki hedefimiz vardı, ilk olarak kabin içerisindeki basınç kaybında sakallı bir pilotun hipoksiden korunabileceğini belirlememiz gerekiyordu. İkincisi de, kabinde ateşten duman çıkması durumunda maskenin zehirli dumana karşı yeterli korumayı test etmekti.’’ Araştırmacılar, katılımcıları üç gruba ayırdı: az miktarda sakallı olanlar, orta miktarda sakallı ve uzun sakallı olanlar. Katılımcılar öncelikle bir hipobarik odaya konuldu ve her bir yükseklikte katılımcıların oksijen doygunluk seviyelerini ölçtüler. Çünkü doygunluk seviyelerinde bir düşüş yaşanması, maskelerin sızıntılı olduğunu gösterecekti. İkinci test için araştırmacılar, yangın dumanına benzer koşullar yaratmak için sulu gözlere ve akciğerlerde yanma hissine neden olan stanik klorür kullandılar. Her iki araştırma sonucunda da sakal bırakmanın pilotlar için hiçbir problem yaratmadığına ve maskelerin sakallara bakmaksızın korumayı sürdüğünü belirtirler.

 

 

Bayrak Taşıyıcı Havayolu Şirketleri Ne Anlama Gelir?

Bayrak taşıyıcı havayolu, bir ülkede yerel nitelikte tescilli olan uluslararası işletmeler içinde devlet tarafından belirli hak ve imtiyazların verildiği şirketlerdir. Bayrak taşıyıcısı olmak, sadece o ülkenin bayrağının taşınması anlamına gelmemektedir.

Bayrak Taşıyıcısı Ne Zaman Ortaya Çıktı

İkinci Dünya Savaş’ı sonrası sivil havacılığın gelişmesi için düzenlemeler yapılmıştı. Bu düzenlemeler içinde en önemlisi 7 Aralık 1944’te gerçekleşen Chicago Konvansiyonudur. Görüşmeler sonrası 18 madde yayınlanmış olup anlaşmanın 17. Maddesinde ‘’ uçaklar, bağlı olduğu ülkeye aittir’’ kararı alınmıştır. Bu karar ile ABD dışındaki diğer ülkelerin birçoğu ‘’ bayrak taşıyıcı ‘’ olarak nitelendirilen şirketlerini kurmuş veya mevcut şirketlerini bu yapıya göre yeniden düzenlemişti.

Günümüzde Bayrak Taşıyıcısı Olmak Artık Yeterli Değil

Chicago Konvansiyonu sonrası ticari havacılık uzun bir süre boyunca bayrak taşıyıcılar ile devam etmiştir. Ancak zaman içinde özellikle ABD’nin 1978 yılında gerçekleştirdiği deregülasyon ile sektör içinde serbestleşme rüzgârlarının esmesine yol açtı. Bu serbestleşme politikası bir süre sonra Avrupa ülkelerinin içinde de yayıldı ve  ‘’Tek Avrupa Pazarı’’ oluşmaya başladı. Deregülasyon, devletin ekonomik alanda bir pazar üzerindeki etkilerini çekmesi veya azaltmasıyla piyasaya serbestlik kazandırma hareketidir. Bu hareketlenme sonrası sektör içinde daha uygun fiyatlara daha iyi hizmetler veren havayollarının oluşması yolcu sayısında da ciddi bir artışa neden olmuştu. Böylece elit kişilerin kullanabildiği uçaklar zamanla halk arasında da popüler olmaya başladı. Sonuç olarak sektör içinde rekabet ortamının artması, özel havayolu şirketlerinin çoğalmaya başlaması ile bilet fiyatlarında yaşanan düşüşler, bayrak taşıyıcı firmaların bilet fiyatlarına yaşanan düşünceler sonrası hizmetlerinde azaltmalara gitmesi gibi yaşanan olaylar bazı bayrak firmaların küçülmeye hatta iflas etmesine neden olmuştur.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com