resmin alt tagı

Uçağın İçindeki Su Nereden Karşılanır?

Havacılık endüstrisinde, mürettebat ve yolcular için konfor sağlamak amacıyla çeşitli sistemler tasarlanmıştır. Uçakların tuvalet, lavabo ve mutfaklarında kullanılmak üzere uçaklarda su tankları bulundurulur. Ayrıca kıtalararası uçan bazı uçaklarda banyo bulunur, bunun için de su kullanılır.

Uçak Su Tanklarını Doldurmak

Uçaktaki su tanklarını doldurmak için su servis araçları kullanılır. Yer hizmetleri görevlileri öncelikle depolardaki su seviyesini kontrol eder, su seviyesi düşükse tanklara su doldurulur. Su servis araçları, suyu havalimanının yeraltı hatlarından uçaktaki su tanklarına doğru pompalar.

Uçaktaki su ve atık sistemlerinin dezenfeksiyon ve bakım işlemlerinden kabin bakım teknisyenleri sorumludur. Bu sistemler, uçak bakıma alındığı zaman kabin bakım teknisyenleri tarafından kontrol edilir.

Uçaktaki Su Tesisatı

Uçakta su tankından tuvalet, lavabo, banyo ve mutfak gibi yerlere su basınçlandırılmış boru hatları ile ulaştırılır. Suyu ısıtmak için enerjisini uçak bataryalarından alan bir su ısıtıcısı kullanılır. Sıcak su, özellikle de mutfaklarda oldukça önemlidir.

Uçaklardaki Su Tankları

Dar gövdeli uçaklarda ortalama 200 litre, geniş gövdeli uçaklarda ise ortalama 500 litre hacme sahip su tankları kullanılır. Kıtalararası uçan uçaklarda bu hacim daha da yüksek olmaktadır.

Su Tanklarının Temizliği

Uçakların su tankları yılda 4 kere dezenfekte edilir ve her ay tanklardan numune alınarak laboratuvarlarda bakteri testine tabi tutulur. Eğer su tankından alınan numunede E. Coli ve koliform gibi bakteriler bulunursa uçağın tüm temiz su tesisatının dezenfekte edilmesi gerekir.

Tarifeli Uçuşlar Ne Kadar Zaman Öncesinden Planlanır?

Uçuş, genellikler uçak veya helikopterle hava yolu ile yapılan seyahatlere denir. Bu seyahatler öncesinde uçuş operasyonları için çeşitli planlamalar yapılır. Bu planlamalardan birisi de uçuşların tarifeli veya tarifesiz yapılması üzerine yapılan planlamalardır.

Tarifeli ve Tarifesiz Uçuş

Tarifeli uçuş, belirli aralıklar ve programlar dahilinde, ülkelerin arasında anlaşmalar çerçevesinde kararlaştırılmış, belirli bir frekansı ve noktaları olan uçuş tipidir. Tarifesiz uçuş ise, uçuş seyahat acentasının uçak kiralaması yöntemiyle yaptığı, önceden belirlenmiş frekansı ve noktaları olmayan anlık talebe göre hazırlanabilen uçuş tipidir.

Uçuşu Planlamak

Tarifeli uçuş, bir seferde birkaç ayı ve hatta birkaç yılı kapsayacak şekilde hazırlanan programlara göre uçuş gerçekleştirebilir. Bir tarifeli uçuşun ilk planlandığı başlangıç kısmıdır.

Tarifeli uçuş başvuruları, ülkelerin havacılık otoritelerine en geç 30 gün içinde, bu uçuşlarda yapılabilecek değişiklikler ise en geç 2 gün içinde yapılır. Tarifesiz uçuş başvuruları ise, sezonluk uçuşlar için 30 gün öncesinden; diğer uçuşlar için 5 gün öncesinden, acil uçuşlar için 48 saat öncesinden başvuru yapılması gereklidir.

Pilotlar Doğru İniş Açısında Olduğunu Nasıl Anlar?

Havacılığın en fazla geliştiği dönem olan 1930’larda uçakların boyutu büyümüş ve devasa uçakların getirdiği büyük sorumluluklar, pilotların kapasitesini aşmaktaydı. Seyrüsefer sistemlerinin geliştirilmesiyle birlikte pilotlar, bu koca kuşları daha rahat kontrol eder hale gelmiştir.

Seyrüsefer Sistemleri Nelerdir?

Havalimanı seyrüsefer sistemleri, hava taşıtlarına pozisyonlarını, elektronik sinyal olarak gönderen yönlendirici sistemlerdir. Havalimanlarında kullanılan 5 adet ana seyrüsefer sistemleri vardır. Bunlar; Radar, ILS, DVOR, DME ve NDB’dir. Bu seyrüsefer sistemleri ile pilotlar, pistlerin yerlerini bulup uygun yaklaşma açısı ile pistlere iniş yaparlar.

Yaklaşma Uyarı Işıkları

Yaklaşma uyarı ışıkları, aletli iniş sistemlerini kullanan pistlerde bulunur. Bu ışıklar, pilotun pist ortamını görsel olarak tanımlamasına ve yaklaşmada önceden belirlenmiş bir noktaya geldikten sonra uçağı pist ile hizalamasına izin verir.

Pist aydınlatması, hava trafik kontrol kulesi tarafından kontrol edilir. Kuleli olmayan havalimanlarında, pilot tarafından radyo aracılığıyla açılabilen pilot kontrollü aydınlatma kurulabilir. Her iki durumda da ışıkların parlaklığı gündüz ve gece operasyonları için ayarlanabilir.

PAPI (Precision Approach Path Indicator)

PAPI, bir havalimanı pistine doğru, yaklaşım sağlamak için rehberlik bilgilerini bir tür ışıklı sistemle sunar. Genellikle pistin sol tarafında, teker değme bölgesinden 300 metre uzaklıkta bulunur.

Beyaz ışıkların kırmızıya oranı, piste yaklaşma açısına bağlıdır. Bir pilot, ideal açının üzerindeki yaklaşımlarda kırmızıdan daha fazla beyaz ışık; ideal açının altındaki yaklaşımlarda beyazdan daha fazla kırmızı ışık görecektir. Optimum yaklaşma açısı beyaz ışıkların kırmızı ışıklara oranının aynı olmasıdır.

İlk Hava Trafik Kontrolörü Kimdir?

Bir uçağın uçması için pilot, yardımcı pilot, gerekiyorsa uçuş mühendisleri yeterlidir. Ancak konu birden fazla uçak olunca devreye hava trafik kontrolörleri girer.

Hava Trafik Kontrolörleri, havadaki ve yerdeki uçakların hareketlerini belli kurallar çerçevesinde havacılık otoriteleri ile düzenleyerek havacılığın güvenliğini sağlar. Yanlış freyz kullanımı veya söylenecek eksik veya yanlış cümle, uçağın yanlış hareket etmesine dolayısıyla uçağın kazalara karışmasına neden olur.

İlk Hava Trafik Kontrolörü Kimdir?

Yerde uçakları çarpışmamaları için yönlendiren ilk kişi -ilk hava trafik kontrolörü- 1929’da Lambert Field’da çalışmak üzere seçilen Archie W. League olmuştur. Lambert Field’da bir şemsiye altında oturarak gösteri uçaklarına ne zaman kalkış ve iniş yapacaklarını belirten bayraklar sallardı. Bunun yanında pisti yanlış kullanan uçakları kırmızı bayrak ile uyarırdı.

League’in havacılığa katkıları, bayrak sallamanın çok ötesine geçiyor. League; 1936’da Federal Havacılık İdaresi’ne hava trafik kontrolörü olarak atandı, 1973 yılına kadar FAA’da çeşitli pozisyonlarda çalıştıktan sonra 1986 yılında yaşamını yitirdi.

İlk Türk Kadın Hava Trafik Kontrolörü Kimdir?

Ülkemizin ilk kadın hava trafik kontrolörü Nazmiye Göyük’tür. Nazmiye Göyük, Devlet Havayolları Umum Müdürlüğü’nde göreve başlamış ve alanındaki ilk kadın olmuştur. Bunun yanında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin Hava Trafik Kontrol bölümünde uzun süre dersler vermiştir.

Havalimanı Kioskları Ne İşe Yarar?

Son 15 yıldaki teknolojik gelişmelere hepimiz şahit olduk. Nesnelerin interneti ile donatılmış dokunmatik cihazları hayatımızın her yerinde görebiliyoruz. Bu cihazlar hayatımızı kolaylaştırıyor, bunun yanında işletmeler için de çeşitli avantajlar sağlıyor.

Kiosk Nedir?

Kiosk; havalimanlarında, tren istasyonlarında, feribot limanlarında ve otobüs terminallerinde ilgili vasıtaya bilet satın almak, bagajı teslim etmek veya check-in işlemlerini gerçekleştirmek için memurlar yerine kullanılan cihazlardır. Bunun yanında ise havalimanı terminallerinde insanlara bilgi vermek, VIP localara girmek gibi çeşitli hizmetleri almak için de hizmet verirler. Self Check-in ile Kiosk Check-in Arasındaki Farklar Nelerdir?

İki kavram da aynı şeyi ifade eder; self check-in ve kiosk check-in, kiosk cihazları üzerinden check-in işlemlerini yerine getirmek için kullanılan ifadelerdir.

Kiosk Cihazları Nasıl Çalışır

Kiosk cihazları, tıpkı bir bilgisayar gibi çalışır. Bilgisayarlardan tek farkı dokunmatik ekranı olması ve kullanıcı dostu arayüze sahip olmasıdır. Kullanıcı dostu arayüze sahip olması, teknolojiye aşina olmayan bireylerin de check-in işlemlerini gerçekleştirebilmesini mümkün kılar. Gelen yolcu, kişisel bilgilerini ve PNR (Rezervasyon) kodunu kiosk ekranlarına tuşlayarak kişisel bilgilerinin havayolunun veri tabanına iletilmesini ve veri tabanında değerlendirilen bilgilere göre yolcunun ne yapması gerektiği belirlenir. Kiosk Cihazlarının Havalimanı İşletmecilerine Sağladığı Avantajlar

Kiosk cihazları, işletmelere ve kullanıcılara çok büyük avantajlar sağlar. Kiosk cihazları satın alma maliyeti ve yazılım maliyetleri dışında masrafsız denilebilir. Havalimanı işletmecileri bu cihazların yolcu hizmetleri memurlarından daha başarılı çalıştığını savunuyor. Ancak yolcu hizmetleri memurları, istihdam alanları azaldığı için bu durumdan şikayetçi olmaktadır.

ETOPS Nedir?

Yolcu taşıyan uçaklar, ilk zamanlarda tek motorlu olarak üretilmiş ancak uçakların hızının artması için zamanla daha kuvvetli motorlar kullanılmış ve motor sayıları arttırılmış; zamanla iki, üç, dört hatta ağır kargo operasyonlarını yürüten Antonov An-225’te 6 adet motor kullanılmıştır. Peki ya bu motorlardan biri veya daha fazlası bozulup, işlevini yerine getiremeyecek hale gelirse uçuş süreci nasıl işliyor?

Uçak motorunun işlevi, uçağın kanatları sayesinde sağladığı kaldırma kuvvetini sürekli hale getirmek suretiyle uçağı havada tutmaktır. Günümüz yolcu uçaklarında iki adet motor bulunmaktadır ve bu motorlarda acil bir durum olması halinde uçağın en fazla kaç dakika uçabileceği ETOPS düzenlemeleri ile belirlenir.

ETOPS, “Genişletilmiş Menzilli Çift Motorlu Çalışma Performansı Standartları” anlamına gelir. Çift motorlu uçakların acil iniş için uygun olan en yakın havalimanından 60 dakikalık rotalarda uçmasına izin veren bir sertifikadır. ETOPS’un pilotlar arasında kullanılan anlamı da “Engines Turn or Passengers Swim” şeklindedir. ETOPS’un Tarihi

Genişletilmiş Menzilli İkiz Motorlu Operasyonlar için ICAO Gereklilikleri (ETOPS), çift motorlu uçaklar için modern üç ve dört motorlu uçaklarınki ile tutarlı olan genel bir operasyonel güvenlik düzeyi uygulamak üzere tanıtıldıkları 1985 yılından beri yürürlüktedir.

  • İlk defa 1985 yılında, Trans World Airlines’a çift motorlu 767 uçağını Boston’dan Paris’e uçması için özel izin verildi (ETOPS 120).
  • Birkaç yıllık ETOPS 120 deneyiminden sonra 1988 yılında 180 dakikalık ETOPS süresi uygulanmaya başladı.
  • 2009 yılında 240 dakikalık ETOPS süresi Airbus A330 ile mümkün kılındı ancak bu süre belirli durumlarda uygulanabilmektedir.
  • 2011 yılında Boeing, 777’nin üç farklı motor seçeneği için FAA’dan ETOPS 330 için tip onayı aldı ve ETOPS 330 ile ilk ticari uçuşu 2015 yılında gerçekleştirdi.
  • Airbus A350, ETOPS 370 onayı alan ilk ticari uçaktır.

ETOPS Onay Süreci

ETOPS onay süreci iki kısımdan oluşur: ilki uçak gövdesi ve motorunun temel ETOPS gereksinimlerini karşılamadığına dair tip sertifikasyonu, ikinci süreç ise havacılık otoritelerini ETOPS uçuşlarını gerçekleştirebilme konusunda ikna etmektir.

  • Tip Sertifikasyonu: Tip sertifikasyonu birtakım testleri içerir. Bu testler genellikle okyanusun üzerinde uçak motorları kapatılarak yapılır. Test uçuşu sırasında uçuş ekibinin kaybedilen motordan dolayı uçağın kontrolünde sıkıntı yaşamaması önemlidir. ETOPS 180 onayı alan bir uçak, tam kapasiteyle motorlarını kullanmadan 3 saat uçabilmelidir.
  • Operasyonel Sertifikasyon: İkinci süreç ETOPS operasyonel sertifikasyonu olarak adlandırılır ve normal mühendislik ve uçuş prosedürlerine ek olarak ek özel mühendislik ve uçuş ekibi prosedürlerine uyumu içerir. Pilotlar ve mühendislik personeli, ETOPS için kalifiyeli ve eğitimli olmalıdır. Uzun mesafeli uçuşları gerçekleştiren deneyime sahip bir hava yolu şirketine derhal ETOPS operasyon onayı verilebilir, diğerlerinin ise bir dizi ETOPS kanıtlama uçuşu ile yeteneklerini göstermesi gerekebilir.

Apron Servis Yolları Nedir?

Apron havalimanlarında uçakların yolcu indirilip bindirilmesi, kargo ve posta gibi yüklerin uçağa yüklenilip boşaltılması; uçakların yakıt ikmali, park ve bakım hizmetlerini alabilmesi için durdukları bölgelere denir. Apron Trafiği

Apronlarda çeşitli taşıtlar; uçağın, yolcunun ve kargonun en iyi şekilde hizmet alabilmesi için bulundurulur. Bu araçlar şunlardır;

  • Uçak Servis Ekipmanları: Uçağın iklimlendirme ve itki sistemlerini çalıştırmak için kullanılırlar.
  • Push Back Araçları: Havalimanı apronunda bulunan uçakların PAT sahası içindeki hareketini sağlar.
  • Follow-Me Aracı: PAT sahalarında uçağı yönlendirmeye yarayan araçlardır.
  • Konveyörler: Bagaj ve kargoların uçağa getirilmesi için kullanılırlar.
  • Dolly: Paletlerin taşınmasında kullanılan araçlardır.
  • Foseptik Kamyonları: Uçak tuvaletlerindeki atığı boşaltmak için kullanılır.
  • Su Araçları: Uçağa temiz su yüklemede kullanılır.
  • High Loader: Uçağa palet veya konteyner yüklemede kullanılırlar.
  • Cobus: Yolcuların apron içindeki hareketini daha hızlı gerçekleştirmek için kullanılan otobüslerdir.

Bunların haricinde sağlık ve yangın söndürme araçları da PAT sahası ve servis yollarını kullanabilirler. Apron Trafiğini Yönetmek

Apron trafiğini yönetmek; apron taşıtlarının, hava taşıtlarının aktif olarak hareket ettiği yerlere girmesini engellemek anlamına gelir. Bu trafiği yönetmek, apron servis yolları sayesinde gerçekleşir. Apron servis yolları bu görevlerinin dışında yük, yolcu ve uçaklara daha hızlı hizmet etmek için ekspres yol işlevi de görür.

Apron emniyeti için araçlar her yoldan gidemezler. Uçaklarla araçların yolları farklıdır. Bu yüzden apron servis yolları vardır.

Airport City Nedir?

Airport City yani Türkçe karşılığı ile Havalimanı Şehri, büyük havalimanlarına kurulan ve geleneksel havalimanı anlayışına ek olarak çeşitli merkezleri bünyesinde bulunduran gelişmiş yapılardır. Geleneksel havalimanlarına ek olarak çeşitli tesisler bulunur.

Havalimanı Şehir Modeli

Havalimanı şehirleri, geleneksel havalimanı hizmetlerinden ziyade havacılık dışı ticari tesisler, hizmetler ve gelir akışları geliştirebileceği fikri çerçevesinde şekillenir. Günümüzde havalimanları artık toplam gelirlerinin %40 ila %60’ına denk gelen havacılık dışı gelir akışlarını hedeflemektedir. Havalimanı Şehirleri Neden İnşa Edilir?

Havalimanı şehirlerinde ofisler, oteller, kongre merkezleri, tıbbi tesisler, serbest ticaret bölgeleri ve hatta eğlence ve eğlence parkları, havalimanı işletmecisi için yeni gelir kaynakları oluşturmak veya havalimanını kendi başına bir iş veya turizm destinasyonu yapmak için inşa edilebilmektedir. Ayrıca eskimiş ve kullanılmayan havalimanları da havalimanı şehirleri olarak değerlendirilebilmektedir. Dünyadaki Havalimanı Şehirleri

Dünyada birçok ülkede havalimanı şehirleri hızla kurulmaya devam etmektedir. Ve bu havalimanları kendilerini daha fazla geliştirerek, havalimanı şehri kavramının da üstüne çıkmıştır. Başlıca örnekleri ise;

  • Amsterdam Schipol Havalimanı: 1990’lı yıllarda yapılan geliştirmelerle birlikte dünyanın gözde havalimanı şehirlerinden biri olmuştur.
  • Dubai Havalimanı: 1997 yılında genişletme çalışmalarına başlanan havalimanı, günümüzde de sürekli genişletilmektedir ve bu sayede havalimanına çeşitli özellikler kazandırılmaktadır. Adına bir belgesel dahi çekilmiştir ve çekimlerine devam edilmektedir.
  • Singapur Changi Havalimanı: Bu havalimanında dünyanın en yüksek kapalı şelalesi, küçük bir yağmur ormanı, mücevher bahçeleri, oteli ve çeşitli tesisler bulunmaktadır. Havalimanı işletme uzmanları tarafından türünün en iyi örneklerinden biri olarak görülmektedir.

Uçak Kazalarından Sonra Müfettiş Araştırmaları

Uçak kazaları, havacılık sektörünün gelişmesini sağladığı gibi havacılık sektörünü de kötü etkileyen olaylardır. Uçak kazalarından sonra alınan önlemler, havayolları ulaşımını daha güvenli hale getirir ve bu sayede uçak kazalarının yaşanma oranı gün geçtikçe azalır. 1972 yılında 30 adet uçak kazaya karışmıştır ve bu kazalara bağlı olarak 2800 kişi yaşamını yitirmiştir. 2013 yılında ise sadece 3 uçak kazaya karışmıştır ve bu kazalara bağlı olarak 300 kişi yaşamını yitirmiştir. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç, havayolu ulaşımı günden günde daha da güvenli hale gelmektedir.

Uçak Kazalarını İnceleyen Müfettişler Hangi Meslek Alanlarından Seçilir?

Uçak kazalarını inceleyen müfettişler daha önce uçak enkaz alanlarında bulunmuş profesyonel kişilerden seçilir. Bu kişilerin havacılık ve ilk yardım bilgileri iyi seviyede olmalıdır ve stratejik düşünmelilerdir. Genelde uçak kazalarını inceleyen müfettişler; mühendislik, havacılık ve tıp alanlarından seçilir. İlk Uçak Kazası ve Araştırılması

İlk uçak kazası 1908 yılında Wright Model A uçağının düşmesi ile gerçekleşmiştir. Kazada uçağın mucidi ve pilotu olan Orville Wright yaralanmış, yolcusu olan Teğmen Selfridge hayatını kaybetmiştir. Uçağın düşmesine neden olan problem Amerika Hava Kuvvetleri tarafından araştırılmıştır ve ‘’Wright Kardeşlerin yaptığı uçağın henüz bir yolcuyu taşıyabilecek kadar gelişmiş olmaması’’ olarak açıklanmıştır.

Uçak Kazalarının Araştırılması

İlk önceliklerden biri, genellikle uçağın “kara kutuları” olarak adlandırılan bilgi deposu, önemli kanıtları içinde barındırmaktadır. Uçuş veri kayıt cihazları; irtifa, rota, alet okumaları, güç ayarları ve uçuş kontrol girişleri gibi uçuş parametrelerini takip eder. Kokpit ses kayıt cihazları, hava trafik kontrolörlerinden gelenler de dahil olmak üzere uçakla tüm iletişimleri saklar ve kazaya kadar geçen iki saat boyunca kokpitte bulunanlar ve diğer duyulabilir kokpit sesleri arasındaki tüm konuşmaları kaydeder. Tüm bu bilgiler, analistlerin uçağın uçuşunun son anlarını yeniden yapılandırmasına ve hatta video simülasyonlarının oluşturulmasına olanak tanır. Bu cihazlardan herhangi biri hasar görürse, müfettişler uçak üreticisinden kurtarılan verileri doğrulamasını isteyebilir. Uzman Ekiplerin Toplanması

Diğer takımlar, kazaya sebep olabilecek teknik yönlere bakar. Hava trafik kontrol faaliyeti ve talimatları, hava durumu, mürettebat deneyimi ve eğitimi gibi insan performansı sorunları, bakım kayıtları, acil durum müdahalesi, güvenlik ekipmanları, uçak performansı ve alt sistemlere bakarlar. Çarpışan uçağın motorlarını veya diğer bileşenlerini sökebilir ve pilotların neyle uğraştığını deneyimlemeye çalışmak için uçuş simülatörlerini kullanabilirler. Uçak Kazası Müfettişleri, daha sonra bu bilgileri çarpışma sırasında gerçekte olanlarla karşılaştırmak için, bileşenlerin nasıl performans göstermeleri gerektiğini görmek için bileşenleri yapmak için kullanılan metalleri incelerler. Bir ekip ayrıca kurtulanlar ve kurtarma personelleri ve konu uzmanlarıyla da görüşür. Adli tıp ekipleri ve tıbbi müfettişler, kazazedelerin maruz kaldıkları yaraları analiz eder.

Bulgular ve Sonuçlar

Tüm verileri titizlikle analiz ettikten, neler olabileceğine dair farklı hipotezler tasarladıktan, test ettikten ve değerlendirdikten sonra, araştırma ekibi nedenleri ve katkıda bulunan faktörleri belirlemelidir. Amaç, kazada herhangi bir rolü olan herhangi bir faktörü (örneğin hava durumu, pilotaj hatası, türbülans) tanımlamaktır. Rapor, hem pilotların veya bakım ekibinin aktif arızaları gibi acil nedenleri hem de yetersiz eğitim veya bir görevi aceleye getirmek için baskı gibi altta yatan nedenleri içermelidir. Kazadan sonraki 30 gün içinde, soruşturma ekibi ICAO’ya bir ön rapor sunmalıdır.

Uçağın İniş Takımları Açılmazsa Nasıl İniş Yapar?

Uçaklar, performanslarını kaybetmemek için ve olası bir aksiliğe karşı düzenli olarak bakımlara girerler. Ayrıca uçakta her sistemin bir yedeği vardır. Örneğin uçak herhangi bir motor arızasında çalışan herhangi bir motoru ile meydana inebilir, hiç motor çalışmazsa bile pilot, uçakta bulunan yolcuları planör uçuşu ile uygun bir yere indirebilir. Bazı zamanlarda ise şartlar, uçağın uçmasına pek müsaade etmez ve kaza/kırım gerçekleşebilir. Fakat her sistemin bir yedeği olmasına ve uçaklar periyodik olarak bakımlara girmesine rağmen bazen iniş takımlarının açılmaması gibi olaylar yaşanabilir. İniş Takımlarının Açılmamasının Sebebi

Bir uçağın iniş takımlarının açılmamasının sebebi çoğunlukla iniş takımını kontrol eden hidrolik sistemlerdir. Hidrolik sistemdeki kaçaklar, hidrolik sistemindeki sıvının azalması veya bitmesi, hidrolik sisteme hava girmesi, hidrolik sıvısının özelliğini kaybetmesi sonucu iniş takımları açılmayabilir.

İniş Takım Kullanılmadan İnişin Gerçekleşmesi

İniş takımları veya iniş takımlarından birinin açılmaması durumunda öncelikle pilot, uçakta bulunan pnömatik sistem vasıtasıyla iniş takımlarını açmaya çalışır. Eğer bu yöntem işe yaramazsa hava trafik görevlilerine arıza veya acil durum bildirir. İlk görev, hava trafik görevlilerinin acil durumu yer istasyonlarına, yangın ve sağlık ekiplerine bildirmesi ile başlar. Hava trafik görevlileri, pist veya hava meydan içerisindeki yetkili birimlerin acil durum için yerini almasını sağlar. Pilot, bu sırada piste iniş sırasında olası yangınları önlemek için havada tur atarak veya yakıt tahliye vanalarını kullanarak uçakta kalan yakıtı boşaltır. Kule, uçakla yaptığı telsiz trafiğiyle piste acil iniş için arızalı uçağı yönlendirir. Diğer hava trafiğini yedek pist veya diğer meydanlara yönlendirdikten sonra kule, uçağın açılmayan ya da yarı açılan iniş takımlarını toplamasını söyler. Arızalı uçağın ineceği pistteki sürtünmenin az olması istendiği için pist, kayganlaştırıcı madde ile yıkanır. Ardından pilot, uçağı acil ekiplerin telsiz yönlendirmesi eşliğinde yumuşak bir şekilde gövdesi üzerine indirir. Uçağın inişinden sonra yerde bekleyen acil durum ekipleri kontrollü bir şekilde uçağa yaklaşıp varsa yangına müdahale eder. Aynı zamanda yolcu ve kabin ekibinin tahliyesi hızlıca gerçekleştirilir.

Pilot inişini gerçekleştirirken sakin ve soğukkanlı olmak zorundadır. Aksi takdirde pilot, insanlık adına büyük bir drama sebep olabilir. Bu yüzden pilotlar, yetkin kişilerden seçilip her türlü uçuş koşuluna karşı eğitilir.

Steril Kokpit Nedir?

Havayolu sektörü, günden güne gelişme göstermektedir ve bu gelişmenin sonucu olarak bazı problemler ortaya çıkabilir. Bu problemleri çözmenin tek yolu, hava taşıtlarının ve havacılık personellerinin belli kurallar çerçevesinde işlemesini sağlamaktır. Steril kokpit de bu kurallardan biridir. Jet uçakları, 1960’lardan itibaren seferlere girmeye başlamıştır ve bu uçaklar uçuş ekibine başta sessizlik ve titreşimsizlik olmak üzere büyük bir rahatlık sağlamıştır. Bu rahatlık, pilotların daha az yorulmasını ve daha verimli çalışmalarını sağlamıştır ancak uçak kazası risklerini de beraberinde getirmiştir. İstatistiklere bakıldığında 1960-1980 arasında havacılığın en büyük uçak kazaları meydana gelmiştir.

Steril kokpit, uçuşun belirli aşamalarında uçuş ekibinin başka bir iş ile uğraşmasını engelleyen bir kuraldır. Bu kuralın uygulamaya koyulmasına karar verilmesi, 1980 yılı ve öncesinde yaşanan uçak kazaları istatistiklerine dayanıyordu. Bu istatistiklere göre yaşanan uçak kazalarının %26’sı uçuş ekibinin dikkat eksikliğinden kaynaklanan uçak kazalarıydı. Bunun önüne geçilmesi için 1981’de FAA başta olmak üzere çoğu ülkedeki havayolu işletmecileri ve yönetmelikler, bu kuralı hayata geçirdi. Steril Kokpit Kuralı Uçuşun Hangi Aşamalarında Uygulanır?

Steril Kokpit, uçuşun kritik anlarında uygulanan bir kuraldır. Herhangi bir dikkatsizliğin büyük can kayıplarına yol açabileceği uçuş aşamalarında yani;

  • Taksi,
  • Kalkış,
  • Tırmanma,
  • Alçalma,
  • Son yaklaşma,
  • İniş aşamalarında bu kural uygulanmaktadır.

Pist Tadilat ve Bakımı Ne Sıklıkla ve Nasıl Yapılır?

Ülkelerdeki havalimanlarının trafiği, havayolu ulaşımının eskiye göre daha sık tercih edilmesinden dolayı her geçen gün artmaktadır. Bu trafik ile başa çıkabilmek, günümüz standartlarına uyum sağlayabilmek ve pistlerin güvenliğini arttırmak için havalimanı pistlerinde bazı tadilatlar yapılır.

Pist Tadilatı Ne Sıklıkla Yapılır?

Tadilatın sıklığını etkileyen çeşitli faktörler vardır, bunlar;

  • Pistin yaşı,
  • Pistin sertliği,
  • Piste birim zamanda inen uçak sayısı,
  • Uçak tipi,
  • Havalimanının bulunduğu bölgedeki iklim koşulları, pistte yapılacak olan tadilatların sıklığını etkiler.

Pist Tadilatı Nasıl Yapılır?

Pist yüzeylerinin bütünlüğü, düzenli denetimlerle kontrol edilir. Kaplama bakımı, aşınma yüzeyinin periyodik olarak yenilenmesi anlamına gelir. Bir pistin aşınma süresi, yüzeyin sertliğine göre değişkenlik gösterir. En çok kullanılan sert yüzey türleri beton ve asfalttır. Yağışlı havalarda pistte biriken suyun dağılmasına yardımcı olmak için gözenekli bir üst tabaka kullanır. Yüzey kaplamasının yeniden mühürlenmesi, çatlakların doldurulması ve teker değme bölgesinden kauçuk birikintilerinin giderilmesi gibi küçük onarımlar kısa zamanda halledilebilir, ancak büyük işler birkaç haftalık sürekli bir süre boyunca pistin tamamen veya kısmen kapatılmasını ya da pistin dikkatli bir şekilde yönetilmesini gerektirir. Bazen de pist yenileme ekibi, pistte yapacağı tadilat işlerini gece gerçekleştirip birkaç aşamada tamamlar. Pilotlar, pistlerdeki tadilatlardan dolayı gerçekleşebilecek kazalara karışmamak için NOTAM bildirilerine dikkat etmelilerdir. Pist tadilatı gerçekleştirilirken sadece pist kaplaması yenilenmez. Bunun yanında pist aydınlatmalarının ve elektrik kablolarının revizyonu da yapılır. Bu revizyonun amacı, pistteki aydınlatma ve kabloların kullanım ömrünü arttırmaktır. Ayrıca havalimanında büyüyen çeşitli bitkiler ve otların biçilmesi de pist bakımı kapsamına girer. Havalimanının bulunduğu bölgeye göre çimler yılda 2-8 kez biçilir. Çimlerin biçilmesinin iki temel sebebi vardır;

  • Kuşlar, tüm havalimanlarında büyük bir tehlikedir ve onları havalimanlarından uzak tutmak zorlu bir iştir. Havalimanlarında kuşların yuva yapmasını ve hava sahasında yiyecek aramasını önlemek için,
  • Özellikle yaz aylarında kurumuş otları turbofan motorlar hava alıklarından içeri çekebilir. Bu durum uçaklar için daha fazla bakım masrafı oluşturacağından dolayı çimler ve bitkiler periyodik aralıklarla biçilir.
resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com