Havayolu sektörü, günden güne gelişme göstermektedir ve bu gelişmenin sonucu olarak bazı problemler ortaya çıkabilir. Bu problemleri çözmenin tek yolu, hava taşıtlarının ve havacılık personellerinin belli kurallar çerçevesinde işlemesini sağlamaktır. Steril kokpit de bu kurallardan biridir. Jet uçakları, 1960’lardan itibaren seferlere girmeye başlamıştır ve bu uçaklar uçuş ekibine başta sessizlik ve titreşimsizlik olmak üzere büyük bir rahatlık sağlamıştır. Bu rahatlık, pilotların daha az yorulmasını ve daha verimli çalışmalarını sağlamıştır ancak uçak kazası risklerini de beraberinde getirmiştir. İstatistiklere bakıldığında 1960-1980 arasında havacılığın en büyük uçak kazaları meydana gelmiştir.
Steril kokpit, uçuşun belirli aşamalarında uçuş ekibinin başka bir iş ile uğraşmasını engelleyen bir kuraldır. Bu kuralın uygulamaya koyulmasına karar verilmesi, 1980 yılı ve öncesinde yaşanan uçak kazaları istatistiklerine dayanıyordu. Bu istatistiklere göre yaşanan uçak kazalarının %26’sı uçuş ekibinin dikkat eksikliğinden kaynaklanan uçak kazalarıydı. Bunun önüne geçilmesi için 1981’de FAA başta olmak üzere çoğu ülkedeki havayolu işletmecileri ve yönetmelikler, bu kuralı hayata geçirdi. Steril Kokpit Kuralı Uçuşun Hangi Aşamalarında Uygulanır?
Steril Kokpit, uçuşun kritik anlarında uygulanan bir kuraldır. Herhangi bir dikkatsizliğin büyük can kayıplarına yol açabileceği uçuş aşamalarında yani;
- Taksi,
- Kalkış,
- Tırmanma,
- Alçalma,
- Son yaklaşma,
- İniş aşamalarında bu kural uygulanmaktadır.