resmin alt tagı

Uçuş Sırasındaki En Acil Durumlar (kaçırılma vs.) Nelerdir?

Uçaklar dev birer makinedir. İçlerindeki insanlar ve uçağın kendisi, havalimanları başlı başına birer cazibe merkezleridir. Durum böyle olunca hem mekanik hem insan hem de hayvanlardan kaynaklı tehlikelerle karşı karşıya kalınabilir. Bu tehlikeler acil durum planlamalarıyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Acil durumların çoğu uçağa gelen hasarlar ya da teknik arızalardan dolayı gerçekleşmiştir. Birkaçı da insan faktörü kaynaklıdır. En acil olanlarsa uçağı ve içindekileri kazaya ya da ölüme sürükleyecek olanlardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

  • Kanunsuz Girişim: Uçağın içindeki insanların yaşamlarını tehlikeye sokan hiçbir uçuş ekibinin karşılaşmak istemediği durumlardan biridir. Belirli bir prosedür vardır. Bu prosedürlerin uygulanması sürecinde pilot birçok kuralı çiğneyebilir, rotadan sapabilir, çağrılara yanıt vermeyebilir ya da şifreli yardım isteyebilir. Bunlara karşılık uzlaşma yoluna gidilmek denenebilir, pilot talep edileni yapabilir. O an durumu kurtarmak için ne gerekiyorsa o yapılır.
  • Bomba İhbarı: Bir bombayla ilgili bilgi geldiğinde pilot en yakın meydana inmek için izin isteyebilir ya da tırmanmayı durdurup ani irtifa değişikliği isteyebilir. Pilotun iniş yapacağı pist hazırlanır ve uçuş ekibinden uçakta tehlikeli madde olup olmadığı konusunda bilgi alınır.
  • Kokpitte Duman: Pilotların görüşünü ve soluk almasını güçsüzleştireceği için acil iniş ya da alçalma yapmak isteyebilirler. Oksijen maskesi takıp görüş mesafesinin düşüklüğünden dolayı ACT’nin talimatlarıyla hareket edilir.
  • Kabin Basıncı Problemi: Uçak kabin basıncının düşmesi sabit olmayan eşyaların uçmasına sebep olur bu da fiziksel yaralanmalara sebebiyet verebilir. Basıncın düşmesi görüş bulanıklığına kısa süreli bilinç kayıplarına sebep olabilir.
  • Kuyruk Çarpması: Eğer kuyruk çarpması yaşanırsa uçak hasar görebilir. Bu durum uçak içi basıncı etkileyebilir böyle bir durumda basıncın ayarlanması zor olur. Eğer kuyruk çarpması yaşanırsa kuyruk çarpmasının yaşandığı pistte mania (yabancı madde) kontrolü yapılmalıdır.
  • Kuş Çarpması: Uçuş güvenliğini riske atan maddi bazen de manevi hasar verebilen bir olaydır. Kuşun ağırlığı, büyüklüğü vereceği hasarla doğru orantılıdır. Genel olarak uçağın ön tarafına ve motorlara hasar verebilir. Uçağın motorları tarafından kapılıp motora zarar verirken kuşun kendisi de ölebilir ya da gövdeye çarpmasıyla yaralanabilir.

Uçağın yaşayabileceği farklı acil durumlarda vardır. Yazıda belirtilenler birkaçından bahsetmektedir. Acil durumlarla karşılaşmamak ya da karşılaştığımızda ne yapacağımızı öğrenmek için uçuş görevlilerinin kalkışta gösterdikleri ve anlattıkları kuralları dikkatli bir şekilde dinlemeli, acil durumda onların söylediklerine oldukça dikkat etmeliyiz.

Kulenin Camları Neden Belli Bir Eğimle Yapılmaktadır?

Dünya üzerindeki ilk kuleler 1920’lerde hangarların ya da havalimanı binalarının üzerine inşa edilmiştir ve yapılan ilk kulelerin camları eğimsizdir. Ancak bir süre sonra kuleler binalardan uzaklaşmış ve eğimli bir şekilde yapılmaya başlanmıştır. Hepimiz televizyon, telefon ya da bilgisayar ekranına bakarken yansımalar görmüşüzdür ya da ekranlarımızda lekelenmeler olmuştur.Bazen umursamayıp işlerimizi yapmaya devam ederken bazen görüşümüz çok engellendiği için ekranı temizlemişizdir ya da yansıma yapan ışık kaynağını engellemeye çalışmışızdır.

Bu gibi görüş kısıtlayıcı durumlar bizim için bir tehlike yaratmazken kontrolörler için büyük bir tehlikedir. Eğer bilgisayar ekranlarında radarda görmeleri gereken sinyalleri göremezlerse ve buna göre kararlar alırlarsa can kaybına sebep olabilirler.  Aynı zamanda hava şartları her zaman güneşli ya da sakin olmayabilir. Yağmur, kar, dolu yağışı gibi hava koşullarında camların görüşü engelleyebilecek bir şekilde kirlenebilir, lekelenebilir. Bunları engellemek için kulenin camları belli bir eğimle yapılır. Bu şekilde yağışlardan etkilenme minimuma indirilir ve yansımalardan kaçınılır. Ayrıca olabilecek yansımaların ekrana yansıması engellenmek için kulelerin içinde ki tavan siyaha boyanmıştır. Bunun sebebi eğimli camlardan gelen sınırlı yansımalar siyah tavanda soğurulur ve böylece yansımalarda engellenmiş olur.

Bir Uçağın Daha Az Ya Da Daha Fazla Yakıt Yakmasının Sebepleri Nelerdir?

Uçaklarda kullanılan yakıtlar günlük kullandığımız araçlarda kullandığımız araç yakıtlarıyla aynı değildir. Petrol ailesinden olan Kerosen adlı bir madde kullanılır. Düşük sıcaklıklarda akışkanlığını kaybetmemesi, benzinden daha geç alevlenip daha çok ısı vermesi gibi sebeplerden dolayı seçilmiştir. Ancak uçak depoları binlerce litre yakıt alabilir. Bu yüzden de oldukça maliyetlidir. Havayolu şirketleri bu maliyeti düşürmek için farklı yollar denerler ancak bazı durumlar da fazla yakıt harcamak kaçınılmazdır. Mesela iniş kalkışlarda çok yüklü miktarda yakıt tüketimi gerçekleşir. Pilotlar yakıt tüketimini azaltmak için atmosferde çıkılabilecek en yüksek irtifaya çıkarlar çünkü atmosferin ne kadar yukarısına çıkılırsa o kadar az sürtünme gerçekleşir. Yükseklikle sürtünme ters orantılıdır. Aynı zamanda uçağın büyüklüğü ve aldığı kargonun ağırlığı yakıt tüketimini arttırır. Aynı şekilde hafif olan ve kargosu az olan uçaklarda yakıt tüketimi daha az olur.

Meteoroloji başlı başına bir yakıt tüketim faktörüdür. Özellikle doğu- batı güzergâhında çok güçlü rüzgâr akımları bulunur. Rüzgâr akımlarını pilotlar arkalarına alırlarsa 300 km/saat hız destek bile alabilirler. Aynı durum tersi içinde geçerlidir eğer rüzgâr uçağın karşısından eser ve uçağın daha fazla güç harcamasına yani yakıt kullanımını arttırmasına sebep olur. Aynı durum bulutlar içinde geçerlidir. Pilotlar şimşek yüklü ve kalın bulut tabakalarının içinden geçmeyi pek tercih etmez böyle durumda ya çevresinden dolanırlar ya da üstünden, altından geçmek isterler. Bu yüzden de yakıtı fazla harcamak zorunda kalırlar. Uçakların bir uçuşta daha öncekilerle eş değer seviyede yakıt yakması çok olası değildir. Çünkü her uçuş aynı seviyede zorluk taşımaz bu yüzden de yakıt tüketme seviyeleri değişkenlik gösterir. Gayet olağan bir durumdur.

Uçuşta Kullanımı Yasak Olan Cihazların Yasak Sebepleri Nelerdir?

Uçuşta kullanılan cihazların yasaklanma sebebinden önce hangi cihazların ne zaman yasak olduğuna bakalım. Havacılıkta neredeyse her şeyi kategorilere ayırdığımız gibi, cihazların kullanımıyla ilgili de bir kategori bulunmaktadır ve şu şekildedir:

  • Uçuş boyunca yasak olmayan elektronik cihazlar:

İşitme ve kalp cihazları, güneş enerjisi ile çalışan aletler, pilli gereçler.

  • Uçak kalkmadan ve indikten sonra kemer ışıkları söndükten sonra kullanımına izin verilenler.

Cep telefonları. (Hayatımızın olmazsa olmazı.)

  • Uçuş devam ederken kullanılabilen cihazlar:

Video kameralar ve kayıt cihazları, fotoğraf makineleri, elektronik oyuncaklar, MP3 kulaklıkla kullanılan müzik çalarlar, laptoplar, tabletler.

  • Uçuşta kullanımı kesin olarak yasak olan cihazlar:

Cep telefonları, telsizler, uzaktan kumandalı oyuncaklar, kulaklığı olmayan cep radyoları, küçük televizyonlar ve bluetooth alıcıları. Bu cihazlardan en çok sorgulananı tabii ki cep telefonları. Neden kapalı olmak zorunda? Neden uçak modunda olmalı? Açık kalsa sadece müzik dinlesem olur mu? Vb. benzer birçok soru… Hepsinin cevabıysa hayır kullanamazsınız hanımefendi/ beyefendi. Evet, şu zamana kadar hiçbir uçak yolcuların telefonu açık diye düşmedi ya da kaza yapmadı ancak bu telefonun sinyal gönderdiğini ve özellikle iniş kalkışta pilotun kuleyle olan görüşmelerini zora soktuğu gerçeğini değiştirmez. Tabii ki çok etkili bir durum değil iletişim yine de sağlanır ancak neden kendini ve o kadar insanı riske atasın ki? Gelişen teknolojiyle birçok firma uçaklarına uçak içi baz istasyonu kurabiliyor. FAA 2012 yılında uçak içi istasyon kurmuş uçakların içinde cep telefonu kullanımının bir sorun olmayacağını bildirdi ancak yine de son kararı havayolu şirketlerine bıraktı. Ayrıca teknoloji sinyal kesintilerini engellese de uçakta telefonla konuşmak hala yasak durumda. Sebebi ise 1000 feet üstüne çıkıldığında telefon artık birçok baz istasyonuna ulaşabileceği için sinyali daha güçlü olacaktır ve hiçbir pilotta bunun bir sorun yaratmasını istemez. Ve tabii ki lüks bir taşıt olan uçaklardaki elit ortamın yüksek sesli bir telefon görüşmesiyle bozulmasını hangi havayolu firması ister ki? Sebep ne olursa olsun özellikle cep telefonları, laptoplar, tabletler güçlü sinyaller yayarlar ve kokpit içindeki görüşmeleri sekteye uğratabilirler. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için elektronik aletlerimizi kapatalım ya da uçak moduna alalım.

 

 

 

Bebekler Uçak Bileti Almak Zorunda mıdırlar?

‘Bebek yolcular için uçak bileti alınmalı mı?’ sorusundan önce bebek yolcunun yaş sınırlarını ve nasıl yolculuk edeceğini bilmemiz gerek. Bebek yolcuların yaş aralığı 0-24 ay arasıdır. Bunun da bir iç yüzü bulunmakta, yeni doğan bebeklerin hiçbir koşulda uçuşuna izin verilmemektedir. En az doğumundan 7 gün geçmiş olmalı ve doktor raporuyla bir sakınca olmadığı belgelenmelidir. Aynı zamanda hiçbir bebek tek başına seyahat edemez, bebeğin yanında 18 yaşını doldurmuş ebeveynleri veya ebeveynlerin izin verdiği bir refakatçi bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu refakatçi sadece bir bebekten sorumludur iki bebek veya daha fazlasına refakatçi olamaz her refakatçi tek bebekten sorumludur. Uluslararası otoriteler ve uçuş emniyet kurallar bunu gerektirir.

Bebek yolcular genel olarak refakatçilerinin kucağında seyahat ederler. Havayolları bebek yolcular için kendi prosedürleri gereği ücretlendirme yaparlar. Bu ücretlendirme havayolu şirketleri arasında değişiklik gösterebilir. Gerekli durumlarda ya da istenen durumlarda bebek yolcu içinde indirimli çocuk bileti satın alınabilir ancak bu koltuğa yanınızda bebek yolcu için araba puseti getirmek zorundasınız. Her bebek yolcu için ekstra olarak bebek yolcu kemeri verilir aksi bir durumda siz gidip istemelisiniz. Sizin ve bebeğinizin can güvenliği için buna dikkat etmelisiniz.

Bebek Yolcuya Alınan Bilet İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Havayollarının bebek yolcu için ücretlendirme yaptığından bahsettik ancak bileti aldıktan sonra uygulanması gereken önemli adımlar bulunmakta:

  1. Nasıl siz kimlik bilgilerinizi verip bilet yazdırıyorsanız aynı işlem bebek yolcu içinde yapılmalıdır. Aksi taktirde uçağa binemezsiniz.
  2. Eğer dış hatlarda uçuyorsanız bebeğiniz için ‘özel mama’ hazırlanmasını isteyebilirsiniz. Bu mamalar genelde iki çeşit olmaktadır. Seçim size kalmış… Ancak unutmayın ki bu isteğinizi uçuştan en az 24 saat önce bildirmelisiniz.
  3. Uçak içinde bebeğinizi emzirmeniz, altını değiştirmeniz ya da beslemeniz için mamasını ısıtmanız gerekiyorsa bunu kabin ekibine bildirmeniz yeterlidir. Uçak içinde bu hizmeti size verecek donanım bulunmaktadır.
  4. Bebek yolculara uygun, bebek yolcu kemeri verilir aksi bir durumda sizin gidip bunu hatırlatmanız gerekir. Sizin ve bebeğinizin can güvenliği için buna dikkat etmelisiniz.

Bebek yolcular için almak zorunda olduğunuz biletler havayollarında indirimli olarak satılır sizin ve bebeğiniz için en iyi olanı almalı ve sağlıklı bir uçuş için yukarıda ki adımlara dikkat etmelisiniz. İyi uçuşlar dilerim.

 

 

Yüksek İrtifada Otomatik Pilot Devre Dışı Kalırsa Uçak Ne Gibi Tepkiler Verir?

Pilotların iş yükünü azaltan, onların stres düzeylerini düşüren yegâne yardımcı sistemlere oto pilot deriz. Pilotlar kalkış yaptıktan sonra inişe geçene kadar uçakları oto pilota devrederler tabii kontrol mekanizmasını ellerinde tutarak. Oto pilotlar her ne kadar pilotlara yardımcı olsa da pilotlar uçuşlarında 150’den fazla insanın hayatından sorumlu oldukları için tüm kontrolleri ellerinde tutarlar. Oto pilot sistemler bazı durumlarda iniş aşamasında bile çalışabiliyorken kalkış aşamasında açık olmuyorlar. Pilotlar uçuşlarında kısa bir süreliğine manuel olarak uçakları kontrol etse de özellikle kalkış gibi komplike olaylarda oto pilot yetersiz kalıyor. Aynı durum sistem arızaları için de geçerli. Eğer oto pilot yazılımında ya da sisteminde bir hata meydana gelirse yani oto pilot bozulursa kokpitte ses ve parametrelerle uyarı verilmeye başlanır. Bu arızayı pilot çözüme kavuşturamazsa oto pilotu devre dışı bırakıp manuel uçuşa geçerler. Zaten tüm pilotlarımız eğitimlerinde ATPL lisanlarını alırken önce manuel olarak uçuş yapıyorlar daha sonra tüm eğitimlerini tamamladıktan sonra oto pilotu kullanmaya başlıyorlar.

Oto Pilot Devre Dışı Kaldığında Yolcular Bunu Hissedebilir mi?

Uçakta olan bir arızayı ya da sorunu hissedebilmemiz için o sorunun gövde, kanat ya da kuyrukta olması gerekir. Uçağın yaşayabileceği sistem arızalarını yolcuların hissetmesi pek mümkün değildir çünkü uçaktaki tüm sistemlerin yedeğinin yedeği bulunmaktadır ve herhangi bir sorunda diğer yedekler devreye girer. Aynı durum oto pilot içinde geçerli. Fakat dediğim gibi sorun devam ederse ve bir çözüme ulaşılamazsa kokpitte her zaman durumu ele alacak iki pilot bulunmaktadır. Aslında oto pilotta oluşabilecek hiçbir sorunda endişelenmeye gerek yoktur çünkü onları kontrol eden ve mükemmel uçuş kabiliyetine sahip pilotlarımız bulunmakta o yüzden kimsenin korkmasına ya da endişelenmesine gerek yok.

Uçakta Emniyet Kemeri Neden İniş ve Kalkışta Zorunludur?

Ülkemizde ve dünyada bilinen bir gerçek vardır; Uçak kazalarının %90’nı uçakların iniş-kalkış yaptığı sırada gerçekleşir. Uçuş sırasında ortaya çıkan çoğu problemde en çok sorun iniş esnasında olur. Havada seyir halindeyken kontrol daha kolaydır ancak iniş-kalkış zaten pilotlar için zorken problemli bir şekilde iniş yapmak çok daha zor ve tehlikelidir. Aynı durum kalkış için de geçerlidir. Uçak bazen yanlış hesaplamalardan dolayı ya da bir anda ortaya çıkan bir sorundan dolayı daha kalkışını tamamlayamadan yüksek hızdayken ani bir şekilde durmak zorunda kalabilir ya da tekerleri zarar görebilir. Bu ve bunun gibi durumlarda sizin ve çevrenizdeki insanların can güvenliği için emniyet kemeri uçağın en önemli parçası haline gelir. Bu yüzden uçuş görevlileri iniş ve kalkış sırasında yolcuları kemerlerini takmaları ve çıkarmamaları konusunda birden fazla kere uyarırlar ve bu yüzden emniyet kemeri takmak ulusal ve uluslararası havacılık otoriteleri tarafından zorunlu hale getirilmiştir.

Uçak İçi Emniyet Kemeri Gerçekten Hayat Kurtarır mı?

Arabadaki emniyet kemerinden farklı olarak dizayn edilmiş iki noktalı uçak içi emniyet kemerleri birçok hafif ve ağır kazalarda sizi ağır yaralanmalardan ya da ölümden kurtarabilir. Emniyet kemeri birçok uçuşta denk gelinen türbülanslarda sizin sağa sola savrulmanızı ya da daha şiddetli sakatlanmalar yaşamanızı engeller. Bazen uçuşlarda pilotlara daha önceden bildirilemeyen hafif türbülanslardan sonra bir anda ortaya çıkan şiddetli türbülanslar olabilir. Bu türbülanslarda emniyet kemeri takıp gevşetmiş kişilerin bile hafif yaralanmalar yaşadığı gözlemlenmiştir.  Geçmişte havada gerçekleşmiş birçok kaza da emniyet kemerinin ne kadar hayati önem taşıdığı mercilerce kaydedilmiştir. Mesela bir filme uyarlanan, Aloha Airlines firmasının başına gelen 28 Nisan 1988 tarihinde gerçekleşen korkunç kaza. Boeing marka bir uçağın tavanının bir bölümünde ki metal yırtılmıştır. Kaza da sadece ayakta olan bir uçuş görevlisi hayatını kaybetmiştir, geri kalan yolcular sağ salim iniş yapmıştır. Sizce bu bir şans mıydı yoksa emniyet kemerinin kurtarıcılığı mıydı?

Yukarda belirttiğim gibi kazaların %90’ı iniş-kalkışta olur. Hatta en ölümcül ve en fazla can kaybının olduğu uçak kazaları da iniş-kalkışta gerçekleşir. Herkesin beynine işlenmiş en çok ölümün gerçekleştiği ‘Tenerife Faciası’ olarak anılan kaza gibi… Bu olayda da görüldüğü gibi uçak iniş yaptıktan sonra pistten ayrılırken bile bir kazayla burun buruna gelebilirsiniz ya da kalkış anında hiç kimsenin aklının ucundan geçmeyecek bir facia yaşayabilirsiniz. Bu gibi kaza olan veya olmayan durumlarda bile yaralanmalar, ölümler yaşayabilirsiniz. Bunların hiçbirini yaşamasanız bile emniyet kemerini takmadığınız için parayla cezalandırılıp, pilot tarafından uçaktan atılabilirsiniz. Bunların hiçbirini yaşamamak için siz en iyisi emniyet kemerinizin iniş-kalkışta takılı ve sıkı olduğundan emin olun ve mümkünse uçuş boyunca da emniyet kemeriniz takılı kalsın.

 

 

 

Bir Uçak Sahibine Teslim Edilirken Hangi Prosedürler Uygulanır?

Havayolları ve özel olarak uçak satın almak isteyenler uçaklarını birçok prosedürden geçirmelidirler. Siparişin firmaya ulaşması genel olarak 4 ya da 5 gün sürer. Çünkü uçak eksiksiz ve ayrıntılı bir kontrolden geçer. Uçağın devri için sözleşme imzalanmadan önce yapılan tüm kontroller iki tarafında zarara uğramaması içindir. Bu 5 günde uçak dış yüzeyi, iç tasarımı, tüm elektronik sistemleri, uçuş testi gibi birçok testten geçirilir. 5. günün sonunda uçağın tapusu firmaya geçirilir ve tapu, tescil, sicil işlemleri başlar. Uçak firmaya ulaştıktan sonra firmanın ana merkezinin bulunduğu ülkenin tesciline girmesi ve kendi uçak kodunu alması gerekir.

Bunun içinde ülkenin havacılıkla ilgili müdürlüğüne başvurulması gerekir. Bunun amacı uçağı millileştirmektir ve uçağın başka bir 3. kişiye geçmesi durumunda sicil kaydının bulunabilmesi içindir. Uçağın kaydı yapıldığında sadece hangi ülkeye kayıt olduğu ve kodu yazmaz. Uçağın teknik bilgileri, uçuş bilgileri, bakım bilgileri bulunmaktadır. Bu bilgilerin hepsi sicil kaydında bulunmak zorundadır.

 

Uçakları Yıldırım Çarpar mı?

İşin aslına bakarsak uçakları düşündüğünüzden daha fazla yıldırım çarpar. Küçük uçakları daha az çarpsa da genel olarak uçaklar yıldırımla mücadele eder. Ancak geçmişte yaşanan hadiselerden sonra uçakların yıldırımlara, şimşeklere olan dayanıklılığı üreticiler tarafından arttırılmıştır. Uçağın dış yüzeyi iletken bir madde olan alüminyumdan yapılır. İç katmanlarsa yalıtkan maddelerden yapılır. Bu durum yıldırımdan gelen güçlü akımın dış katmanda kalmasını sağlar ve zararı minimuma indirir. Yıldırımlar en çok dış katmana yakın yalıtımı az yakıt depolarına zarar verir. Bu durumun önüne geçmek için üreticiler yakıt deposunu çevreleyen yalıtımı arttırmış, kanatlarda oluşabilecek yıldırımların akım gücünü uçak üstünde iyice yaymıştır. Uçaklarda yıldırım çarpmalarının etkisini azaltacak ya da yok edecek birden çok sistem bulunmaktadır.  Bunlardan biri Michael Faraday’ın bulduğu “FaradayKafesi’dir.” Faraday Kafesi bildiğimiz kafestir. Ağ şeklinde örülmüş olup yapımında kullanılan metaller en iyi iletkendir. Böylece FaradayKafesi’ne çarpan güçlü elektrik akımları metal tellerde dağılır ancak içinde ki varlığa hiçbir şey kullanılmaz. Bunun uçak boyutlarında yapıldığı düşünülürse çok yüksek bir iletim sağlar ve yıldırım kadar güçlü bir iletkene karşı gize bir savunma olur. Aynı zamanda uçakların burunları kanatları ve kuyrukları en sivri noktalardır. Ve yıldırımlar en çok sivri noktalardan çarpar. Özellikle burunda kokpitin bulunması ve birçok enerji isteyen sistemin orada bulunması yıldırımın daha çok burundan çarpmasına sebep olur. Bundan kurtulmak içinde yine küçük mühendis harikaları gereklidir.  Uçağın burnunda Radom isimli bir tasarım bulunmaktadır. Bu tasarım gelen yıldırımı uçağın diğer yüzeylerine dağıtarak. Yüksek bir akım yüklenmesi olmasını engeller. Aynı şekilde uçağın kanatlarının firar tarafında püsküle benzer özel çıkıntılar bulunur. “Staticdishharger” olarak adlandırılan bu çıkıntılar da uçağa çarpan yıldırımın gücünü dağıtır ya da kuyruktan veya burundan gelen elektrik akımını dışarı atar.

Uçağa Yıldırım Çarparsa Ne Yapmalıyız?

Öncelikle uçağın türbülansa gireceğini ve yüksek sesli gürültüler oluşacağını bilmeliyiz. Öncelikle sakin kalmalı ve yerimizden kalkmamalıyız. Kabin ekibinin işini zorlaştırmamalıyız ki onlarda işlerini yapabilsin. Yıldırım çarpmasından dolayı kayda geçen en son kaza 1988 yılında Almanya’da gerçekleşmiştir. Unutmayın geçmişte olan kazaların ardından alınan tedbirler sayesinde artık uçağınızın yıldırım çarpmasından dolayı düşmesi imkansızdır.

 

Hangi Uçaklar Havada Yakıt Boşaltabilir? Yakıt Boşaltma Prosedürleri Nelerdir?

Geçtiğimiz aylarda bir uçağın ABD’de bir ilkokulun üstüne yakıt boşalttığı haberi gündeme gelmişti. Bu haberi gören herkes bu durumu sorguladı ve herkes bunun çok tehlikeli, anti-çevresel bir olay olarak damgalamıştı. Bu davranışlar doğaldı çünkü bu her zaman görebileceğimiz ya da yaşayabileceğimiz bir durum değil. Yakıt boşaltma işlemini deneyimleyenlerimiz bunun farklı bir durumdan kaynaklandığını direk anlayabilir çünkü olağan bir şey olmadığı apaçık belli edilir. Yakıt boşaltma işleminin havacılıktaki adlandırılması “Fueldumping” veya “Fuel jettison’dur.” Uçakların tasarlanma aşamasında maksimum kalkış ve maksimum iniş ağırlıkları hesaplanır ve pilotlar bu kurallara göre kalkış iniş yapar. Eğer uçak maksimum iniş yapabileceği ağırlığın üstündeyse ve iniş yapması gerekiyorsa yakıt boşaltma işlemi uygulamak zorunda kalır. Çünkü uçakların inişlerde can, mal kaybına uğramaması ve hasar görmemesi için bu önemlidir. Mesela inişte ortaya çıkabilecek bir hasar milyonlar kaybettirirken, fazla yakıtın boşaltımı en fazla yüz binler kaybettirir. Ancak her uçakta yakıt boşaltma sistemi bulunmamaktadır. Daha çok uzun uçuş yapabilen büyük gövdeli uçaklarda bulunur. Havayolu firması isterse bulunmayan uçakların bazılarına da entegre edilir. Ancak her uçağa bu sistem yüklenemez özellikle bazı dar gövdeli uçaklara. Boeing’in 747, 777 gibi geniş gövdelilerinde ve Airbus’un A380, A330 gibi geniş gövdeli uşaklarında yakıt boşaltma sistemleri bulunmaktadır. Boeing 737, Airbus A320 gibi dar gövdeli olup bölgesel uçuşlar yapan uçaklardaysa bu sistem yoktur ve entegre edilmez. Yakıt boşaltma sisteminin olmadığı uçaklarda, pilotlar yere sert iniş yapmak zorunda kalırlar.

Yakıt Boşaltma Prosedürleri Nelerdir?

Yakıt boşaltma işleminin gerçekleşmesi için uçağın acil iniş yapması gerekmektedir. Örnek olarak; İzmir’den kalkış yapıp Londra’ya gidecek olan bir uçak acil bir durum yaşadı ve yarım saat içinde geri dönüş yaptı. Bu uçağın yakıt deposu neredeyse tam dolu ve bu kadar ağırken iniş yapamaz. Böyle bir durumda pilotlar ICAO ve FAA kurallarına bağlı kalarak belirli bir irtifada, seyrek nüfuslu ya da deniz üzerinde yakıt boşaltırlar. Böylece maksimum iniş ağırlığının altına düşerler ve iniş yapabilirler. Yakıt boşaltmadan önce pilotlar “mayday” çağrısı yaparlar. İniş yaparken pilotlarla, hava trafik kontrolörler daima iletişim halinde olurlar.  Zaten acil durum için izin aşamasından itibaren her şey kontrolörün ve pilotun iletişiminde gerçekleşir. Sağlık sorunları veya yangın gibi durumlarda yapılan bu işlemde çevreyi ya da insanların sağlığını etkileyecek bir durum yoktur. Kerosen maddesi yakıtın boşaltıldığı irtifa sebebiyle hızlı bir şekilde buharlaşıyor. Ayrıca yapılan araştırmalarda da hızlı buharlaşması sebebiyle bir tehlike görülmemiştir. Tek tehlikesi yakıt boşaltan uçağın başka bir uçağın üzerine yakıt boşaltıp yerdeki uçağı tehlikeye sokmasıdır. Bu sorunu da engelleyecek birden fazla kural bulunmaktadır. Eğer bir gün bulunduğunuz uçağın yakıt boşaltmasına denk gelirseniz. Göz ucuyla da olsa izlemenizi umarım.

 

 

Bir Havayolu Filo Planlamasında Neleri Öncelik Alır?

Bir havayolunu oluşturan ve onun havacılık piyasasında tutunmasını sağlayan faktör kar gütmektir. Havayolu çalışanlarının şirketleri adına aldıkları tüm kararların, yaptıkları tüm yatırımların ve planlamalarının amacı kar yapmak ve bu karın sürekliliğini sağlamaktır. Havayolu firmasının kar marjındaki artışı sağlamasının en önemli yolu da uçak filosudur.  Firmalar filo planlamalarına çok büyük önem verirler. Çünkü en büyük kar buradan gelir hatta bazı firmalar için tek kar filolardan gelir. Her yıl planlamalarını yenilerler ve geliştirmeye çabalarlar. Filolarındaki uçak sayısı, girdikleri bakım, yaptıkları tüm masraflar, uçaklarının modellerinin avantajları ve dezavantajları, yolcu sayısı, yolculara verilen hizmet gibi birçok faktörü ele alırlar.

Havayolları kar amacı güden, büyük hizmet firmalarıdır. Karı onlara sağlayanlarda yolculardır. Bu sebeple filolarındaki her faktörün ana noktası yolculardır. Filo planlamasında ki birinci öncelik yolculara verilen hizmettir. Yolcu sayısını nasıl arttırırız? Sorusu altında tüm planlamalar yapılır. Uçuş ekibinin davranışından uçak içi eğlencelere kadar her faktör bu sorunun altında şekillenir. Verimliliği ve karı arttırmak için yolcuya verilen hizmet arttırılmalı mantığıyla hareket edilir. Filo planlamasının bir önemli noktası da finanstır. Eğer bir kaynağın yoksa hizmet veremezsin, hizmet veremezsen yolcular azalır, yolcular olmazsa kar olmaz ve şirket batar.  Yazıdan da anlaşılabileceği gibi bir havayolunun filo planlamasının en büyük amacı verimlilik ve kardır. Bu iki amaç doğrultusunda filonun en büyük öncelikleri yolcuya verilecek hizmet ve bu hizmetin verilebilmesi için sağlam bir finans.

 

Bir Uçak Saatte Ortalama Kaç Km Hızla Yol Alır?

Yolcu uçakları üretilmeye başlandıkları andan itibaren diğer taşıtlardan farkını ortaya koymuştur. Özellikle deniz aşırı yolculukların olmazsa olmazı halini almıştır. Çünkü diğer taşıtlara göre çok daha yüksek hızlara çıkmaktadır. Bu yüzden uçaklar, çağımızın hızına yetişebilmek ve zaman kaybetmemek için çok önemli taşıtlar halini almışlardır. Yolcu uçakları birçok geniş model skalası içermektedir. Boyut olarak ve hız olarak birçok seçenek bulundurmaktadırlar. Hız olarak bakarsak süper sonik (ses üstü hız), subsonik (ses altı hız) olarak ayrılabilir. Ses hızı 1224 km/saat olarak belirlenmiştir. Bu hızın üstüne çıkıldığında süper sonik patlama olur. Süper sonik patlamaları uçak kanatlarının alt ve üst taraflarındaki basıncın aynı olmadığı zamanlarda gerçekleşir. Bu da 1244 km/saat hızdan sonra olur. Yolcu uçaklarının ses hızına çıkamazlar eğer çıkarlarsa oluşan basınçtan dolayı uçaklarda ağır hasara yol açarlar.

Yolcu uçaklarının ses hızını geçtiğiyle ilgili haberler okuruz aslında bu hem doğru hem yanlıştır. Bahsettiğim gibi eğer uçaklar havada ses hızını geçerlerse hasar alırlar ancak uçakların hızları zemine ve uçağın havadaki haline göre değişiklik gösterir. Biz yerdeki hızına groundspeed deriz bu yerdeki birinin havada ki uçağı gördüğü hızdır bu ses hızını aşabilir. Ayrıca doğu-batı güzergahı üzerinde seyahat ederken jet stream denilen güçlü rüzgâr akımlarına denk gelinir ve bu rüzgâr akımları uçağın arkasına alınırsa uçağa ortalama 200 km/saat hız verebilir. Aynı durumun tersi de gerçekleşebilir. Bu etkenlerin hepsini çıkarırsak subsonik seviyesinde ki yolcu uçaklarının hızı 900- 1020 km/saat arasında değişebilir. Genelde büyük yolcu uçakları 900-950 km/saat hıza çıkarken şu an en büyük yolcu uçağı olan Airbus 380 1020 km/saat hıza çıkabilmektedir. İniş ve kalkışta da uçaklar 200 km/saat hızla 250 km/saat hız arasında bir hızda seyrederler. Genel olarak uçaklar bizim kurtarıcımızdır. Hem konfor olsun hem hız olsun diğer taşıtlara göre şimdilik biz zamanı değerli bireyler için vazgeçilmezdi.

 

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com