resmin alt tagı

Uçaklarda Kaç Adet Kapı Bulunur ?

Dar Gövdeli Yolcu Uçaklarındaki Kapılar

Yolcu uçaklarında 4 adet kabin kapısı ve 4 adet kanat üstü kapılar mevcuttur. Bunun dışında uçağın içinde yer alan kokpit kapısı ve tuvalet kapısı mevcuttur. Bu kapıların kullanım amaçları farklılık gösterir.

Acil Çıkış Kapıları

Dar gövdeli standart yolcu uçaklarında kanatlar üzerinde 4 adet acil çıkış kapıları bulunur. Bu kapılar sadece acil çıkış için kullanılan pencere tipi kapılardır. Kaç tane olacağı ise uçaklarda yolcu kapasitesine göre değişiklik gösterir. Standartlara göre kaç kapının konulması gerektiği yolcuların acil durumlarda uçağı 90 saniyede güvenli bir şekilde tahliye edebilmesi göz önünde bulundurularak hesaplanır.

Kabin Kapıları 

Kabin kapıları uçağın uç ve arka kısmında 2şer adet bulunur. Bunlar personel ve yolcuların uçağa binmesi ve servis için kullanılır. Sol taraftakiler yolcuların kullanımına sunulur. Sağ taraftakiler ise servis amaçlı kullanılır.

Bütün Uçakların Yolcu Kapasiteleri Aynı Mıdır?

Uçakların Boyutlarına Göre Yolcu Ve Yük Kapasiteleri Vardır

Günümüzde uçaklar kullanım alanları ve çeşitli kriterler göz önünde bulundurularak üretilir. Bunlar kullanım amacı ve amaçlanan ekonomi boyutudur. Firmalar ekonomik olup daha fazla yolcu mu istiyor yoksa daha prestijli bir yolculuk sunarak koltuk sayılarında azaltmak mı istiyor? Bu soru uçakların yolcu kapasitelerinde yol gösterici.

Tüm Uçaklar Standartta Yolcu Kapasitesiyle Mi Üretiliyor?

Aynı marka ve model uçaklar maksimum yolcu kapasitesince üretilir. Firmalar bu uçaklara kendi kullanım şartlarına göre daha sonra modifikasyonda bulunurlar. Bu değişiklikler first class yolcu sınıfı olup olmayacağı veya daha özel sunulan hizmetlerin olup olmayacağıdır. İstenirse maksimum kapasitede ekonomi sınıfı yolcu uçağına çevrilebilir. İstenirse özel kullanımlar eklenebilir.

Havada Hiçbir Şey Görünmemesine Rağmen Neden Pencereler Vardır?

Uçaklardaki Pencereler Uçuş Güvenliği İçin Önem Taşımaktadır

Bilindiği üzere uzun gövdeye sahip yolcu uçaklarında uçağın etrafını görebilecek pencerelerin olması hayati önem taşıyor. Uçaklar da camın olması. Kanatlarda veya motorda oluşabilecek olası bir sorun karşısında görsel teması kolaylaştırıyor. Göstergeler bir sorun olduğunu ortaya koyduğunda bunun görsel temas ile de gözlemlenebiliyor olması uçuş güvenliği açışından hayati bir öneme sahiptir.Ya da tam tersi bir senaryoda bir sorun kokpitte algılanmadan sadece görsel temas ile de önceden anlaşılabilir.

Uçuşlarda En Tehlikeli Anlar Kalkış Ve İniş Anıdır

Uçakların kalkış ve iniş anlarında olası bir sorunun önceden gözlemlenip hızlı bir şekilde harekete geçilebilmesi için pencerelerin önemi yine yüksektir. Bilindiği üzere uçakların kalkış ve iniş anlarında uçuş görevlileri yolculardan diğer önlemlerin yanında pencerelerin açık konuma getirilmesini önemle ister ve kontrolünü gerçekleştirir. Bu durum yukarıda bahsettiğim gibi tamamen olası bir sorunda görsel temasın uçucu ekip tarafından gözlemlenebilir olmasıdır.

Uçaklardaki Olası Tahliyelerde Pencerelerin Önemi

Uçaklarda pencerelerin öneminin bir diğer sebebi ise gözlerimizin gün ışığına veya gece karanlığına alışma süresidir. Kabinin zifiri karanlık olduğunu ve güneşli sıradan bir günde acil bir tahliye yapılması gerektiğini varsayalım. Bu durum yolcuların güvenli bir şekilde tahliyesini zorlaştıracaktır. Çünkü insan gözünün karanlıktan-aydınlığa aydınlıktan-karanlığa geçerken alışması için belirli bir süreye ihtiyacı vardır. Ama havacılıkta uçucu ekibin gerçekleştirmesi gereken tahliye için zamanı yaklaşık 90 saniye civarındadır. Bu durumda pencereler insan gözünün dışarıdaki normal ışık düzeyine alışabilmesi için hayati bir önem taşımaktadır.

 

Uçuşlardan Sonra Uçağın İçini Hostesler Mi Temizler?

Bilindiği üzere kabin memurlarının çok yönlü iş tanımları vardır. Onlar yeri geldiğinde bir ebe, yeri geldiğinde yiyecek-içecek servisimizi yapan bir garson, yeri geldiğinde canımızı kurtaran bir cankurtaran ve çok daha fazlası olabiliyorlar. Bu kadar iş tanımlarının arasında elbette temizlikte bulunuyor. Havayolu şirketleri uçuş süresince en iyi hizmeti verme politikasını güderler. Bu yüzden kabin ekibine çok iş düşüyor. Kabin içi güvenliği, acil durum yönetimi, ortamın steril ve temiz tutulması bu gibi birçok görev ve sorumluluk kabin ekibinin omuzlarındadır.

Kabin Ekibinin Sorumlu Olduğu Temizlik Alanları

Kabin ekibi uçuş esnasında yiyecek ve içecek servisinden sonra ortaya çıkan kalıntıları toplar ve çöpe atar. Uçuş sırasında yolcuların tuvalet kullanımından sonra küçük dokunuşlar ve düzenlemeler için tuvalet kontrolünü gerçekleştirir. Buna benzer uçuş anında ve yüzeysel olan temizliğin dışındaki asıl iş uçak yere indikten sonra yer hizmetleri ekibi tarafından gerçekleştirir.

Uçağın Yerdeki Temizliği

Havayolu firmaları bir yandan en iyi müşteri memnuniyetini sağlamaya çalışırlar diğer yandankarlılığı koruyabilmek için uçakların yerde geçirdikleri süreyi olabildiğince kısa tutmaya özen gösterir. Bu hedeflerini yerine getirirken temizlik işini en iyi yapan bazı profesyonel firmalar vardır. Yolcu jetlerini olabildiğince verimli şekilde temizleyen bu firmalardan bazıları Air Serv ve Huntleigh USA’dır. Bu firmalar GPS özellikli e-clean adlı bir sisteme sahiptir. Bu cihazlarla tüm operasyonu canlı olarak izler ve ne aşamada olduğunu online ve manuel olarak takip eder. Daha sonra bu verileri inceleyerek gerekli geliştirmeleri yaparlar. İç hat uçuşu gerçekleştiren uçaklarda uçuş yoğunluğu fazla olduğu için temizlik ekibi uçağın en önemli yerlerinde daha çok vakit geçirirler. Tuvaletler önceliğini korur ve kalan vakitte uçaktaki çöp ve atıkların temizlenmesi, koltukların süpürülmesi, halıların özel şampuanlarla yıkanıp vakumlanması gibi işlemler yüzeysel olarak yapılır. Uçakların daha uzun süre yerde kalacağı veya gece yat yapacağı durumlarda ise çok daha detaylı temizlik prosedürleri uygulanır.

 

 

Uçaklar Yıkanır Mı?

Aslında uçaklar sandığımızdan daha çok kirlenir. Uçak yüzeyleri toz, yağmur kalıntıları, kuş dışkısı, böcek kalıntıları ve hidrolik yağları gibi çeşitli etkenlerle kirlenir. Uçakta bulunan egzozlar kirli havayı uçağın yanlarına ve kuyruğa doğru üfler ve yüzeye çeşitli partiküllerin yapışarak kirlenmesine neden olur. Bir uçak yolculuğu sırasında ve taksi yolunu kullanırken birçok böcek sürüsü içinden geçer. Bu böcekler uçağa yapışarak kirliliğe sebep olur. Tüm bu uçakta oluşan kirlilik nedenleri uçağın havadaki aerodinamik yapısını bozar ve yakıt verimliliğini ve uçuş güvenliliğini oldukça düşürür.

Uçağı Yıkamanın Ekonomik Etkeni

Basit bir hesapla havayolu firmaları uçaklarını düzenli aralıklarla yıkadığı takdirde ayda ortalama 5 bin dolar tasarruf eder. 200 uçaklık bir filoya sahip bir havayolu firması yılda yaklaşık 12 milyon dolar tasarruf edebilir ve bu oldukça ciddi bir rakamdır. Tüm bu sebepler uçak yıkamanın ne kadar önemli olduğu hususunu gündeme getiriyor.

Uçaklar Nasıl Yıkanır?

Havacılıkta her türlü işlem gibi uçak yıkamakta da çok ciddi prosedürler izleniyor. Yıkama işlemi yetkili uçak teknisyenleri eşliğinde gerçekleştiriliyor. Yıkama esnasında su ve çeşitli kimyasalların uçağın bazı bölgelerine zarar vereceği noktalar vardır. Yıkama aşamasından önce tüm titizlikle bu noktalar korumaya alınıyor. İniş takımları çeşitli kimyasallardan etkilenmemesi adına korumaya alınıyor ve ardından tüm kontroller gerçekleştikten sonra yıkama işlemine geçiliyor. Su ve kimyasallarla yapılan bu yıkama işlemi uçağın tipine ve bulunduğu bölgeye göre iki veya üç ay aralıklarla tekrar ediliyor. Tek koridorlu bir yolcu uçağının yıkanmasında yaklaşık 13 bin litre su harcanıyor. Bunun dışında kuru olarak özel kimyasallarla yapılan yıkama işlemleri de kullanılıyor. Çevreye daha duyarlı olan bazı havayolu firmaları bu işlemi tercih ederek su kullanımını azaltmayı hedefliyor. Uçağın tüm yüzeyi bir robot aracılığıyla siliniyor ve yaklaşık 20 personelin görev yaptığı bu işlem 8 saati bulabiliyor. Bu işlem ise 6 ayda bir tekrar ediliyor.

 

 

Uçuş Sırasında Motor Durursa Ne Olur?

Bir yolcu uçağı, bütün motorları arızalansa bile aerodinamik yapısı sayesinde havada süzülerek yol alabilir. İki veya daha fazla motorlu uçaklarda, hesaplamalar genellikle bir motor eksik performans değerine göre yapılır. İkinci motorlar bir nevi yedek motor olarak düşünülür. Uçak tek bir motorla kalsa bile saatlerce sorunsuz bir şekilde uçuşunu sürdürebilir.

Uçaklar Tüm Motorlarını Aynı Anda Kaybedebilir Mi?

Günümüz teknolojisinde üretilen uçaklar, gelişen teknolojiyle beraber iki motorunu da birden kaybetme olasılığı nerdeyse imkânsız hale gelmiştir. Bugün uçaklar için üretilen uçak motorları havada dursa bile en geç 2,5 dakika içerisinde tekrar kendi kendine çalışabilecek şekilde üretilmişlerdir.

Sadece Kanatlar Bir Uçağın Havada Kalmasını İçin Yeterli Mi?

Yolcu uçakları kanatlarının yapısı sayesinde havada belirli bir yol alabilirler. Kanat bütünlüğünü devam ettirdiği sürece uçak uçmaya devam edecektir. Her iki motor aynı anda arızalanırsa, uçak ileri itiş kuvvetini kaybeder, bu nedenle uçağın uçuşunu sürdürmek için, irtifa kaybederek enerji değişimi yapması gerekir. İrtifa kaybını çok hızlı bir şekilde yapması gerekmiyor, kanatların taşıma kuvvetini kazanacak kadar süzülmesi yerinde olacaktır. Çünkü iniş için uygun bir yer bulmak ortalama 30-40 dakika sürebilir.

Uçaklar Havada Ne Kadar Süzülebilir?

Standart bir ticari uçak, yaklaşık 10: 1’lik bir süzülme oranına sahiptir. Bu, her 10 km ileriye doğru hareket etmesi için 1 km yükseklik kaybedeceği anlamına gelir. Bir uçak 10.000 metre tipik bir seyir irtifasındaysa ve her iki motoru da kaybetse bile, yere ulaşmadan önce 100 km ileri gidebilir. Tarihe geçmiş önemli olaylardan birisi; Air Transat Flight 236 idi. Uçakta yakıt sızıntısı vardı ve Azores’teki Lajes Hava Üssü’nden yaklaşık 65 deniz mili açıklarda bu sorun her iki motorun da arızalanmasına neden oldu. Uçak piste, son motorunun durmasından yaklaşık 17 dakika sonra başarılı bir şekilde inişini gerçekleştirdi.

Pilotlar Havada Motorlara Giden Gücü Keser Mi?

Motora giden güç ne kadar az olursa yakıp tüketimi buna oranla daha az olacaktır. Havayolu firmaları uçuşlarında olabildiğince ekonomik davranmaya çalışırlar. Birçok uçak en az itme gücüyle piste inişini gerçekleştirir. Yani motorlara giden güç bilinçli bir şekilde kesilebilir. Bu tarz şartlarda uçaklar kontrollü bir şekilde süzülerek daha yumuşak ve daha kontrollü bir iniş gerçekleştirir. Her uçuşta bu deneyimi yaşayabilirsiniz.

Uçaklar Neden Alçaktan Uçmazlar?

Birçok ticari yolcu uçağı yaklaşık 35.000 feet yükseklikte uçuş gerçekleştiriyor. Düşündüğümüzde, bu oldukça yüksek bir irtifa? Bir uçak tüm yeryüzü yapılarının üzerinde olacak şekilde (örneğin kuleler ve gökdelenler) yerden birkaç yüz metre yukarıda uçmanın neresi yanlış? Ama her şeyden önce, tüm uçakların seyrettiği bu irtifa, keyfi olarak seçilen bir sayı değildir. Gökyüzündeki uçakların bu kadar yüksekte uçmasının birçok önemli nedenleri var.

Hava Direncine Bağlı Yakıt Verimliliği

Yolcu uçaklarının bu kadar yüksek irtifada seyretmesinin ana sebebi yakıt verimliliğidir.  Yerden ne kadar yükseğe çıkarsanız, atmosfer o kadar incelir ve bu yüzden, uçak seyrederken daha az hava direnciyle karşılaşır. Bir düzlemden ne kadar molekül geçerse hareket için o kadar enerji gerekir, aynı durum havacılıkta da geçerlidir ve uçuş maliyetini yakıt açısından artırır. Yüksek irtifalardaki ince hava sebebiyle ticari uçaklar daha ekonomik bir uçuş gerçekleştirir. Bu yüzden 35.000 feet’e “en uygun seyir yüksekliği” denir. İşletme maliyetleri göz önünde bulundurularak yakıt verimliliği için 35.000 feet civarı firmalar tarafından uygun görülür. Ama tüm uçak motorları aynı tipte ve tasarımda olmadığı için bazı uçak motorlarının da daha kalın havada yüksek performans gösterdiği unutulmamalıdır.

Hava Olaylarının Olduğu Gökyüzü Tabakasından Yüksekte Seyretme

 Ticari uçakların bu kadar yüksekte seyretmesinin bir başka önemli nedeni ise bu yükseklikte daha istikrarlı bir hava yapısının olması ve genellikle bulutlar ve hava durumu ile ilgili olayların olduğu gökyüzü katmanından daha yüksekte seyretmeleri uçuş konforu açısından önem arz etmektedir. Bir havayolu şirketi olarak yolculara konforsuz bir hizmet sunmak istemezsiniz; firmaların istediği şey yolcularına mümkün olduğunca konforlu ve kendilerini emniyette hissettirecek bir uçuş deneyimi sunmaktır.

Olası Bir Çarpışma Yaşanacak Yüzeylerden Uzaklaşma

Bir pilot olarak, bir uçağı uçururken binalar, kuleler ve diğer tüm yüksek yeryüzü yapılarının arasında manevra yapmak istemezsiniz. Bu uçaktaki yolcularda bu uçuşta çok konfor bulamayacaktır. Olası bir kazanın önüne geçebilmek ve çok daha konforlu bir uçuş hizmeti vermek için pilotlar bu yapıların çok daha üzerinde seyretmek istemektedir. Bu durumun nedeni sadece yeryüzü yapıları değildir. Aynı zamanda kuş veya kuş sürüsü ile çarpışmanın da önüne geçilmek istenir. Tarihte birçok kalkışta ve inişteki düşük irtifa sebebiyle kuş çarpmalarının neden olduğu kaza ve arızalanma meydana gelmiştir.

Emniyet Yüksekliği

Diyelim ki yerden sadece bir kaç yüz metre yukarıda ticari bir uçak uçuyorsunuz ve bir şeyler ters gitti. Bu sırada uçak hızla irtifa kaybetmeye başladı. Pilot olarak uçaktaki sorunu çözebileceğini düşünüyorsun fakat bunun için gerekli zamanın yok. O durumda, ‘’Keşke daha yüksekte olsaydım ve biraz vaktim olabilseydi sorunu çözmek için…’’ diye düşünebilirdiniz. Pilotların bu irtifada seyretmelerinin bir başka nedeni ise herhangi bir sorun durumunda, bu durumu çözmek için gerekli zamana sahip olmayı istemeleridir. Sonuç olarak tüm bu sebepler göz önünde bulundurulduğunda ekonomi, konfor ve güvenlik açısından yüksek irtifanın avantajlarını görüyoruz.

Uçuş Sırasında Kokpite Girebilir Miyiz?

Havacılığa biraz olsun merakı olan çoğu insanın merak ettiği bir sorudur. Bu sorunun cevabının durumdan duruma ve ülkeden ülkeye göre değiştiğini söyleyebiliriz.Halk arasında bilindiği üzere havacılık kuralları kanla yazılmıştır. Yaşanan aksilikler, ihmaller ve alınamayan önlemler bu kuralları tarih boyunca değiştirmiştir. Geçmişte hava yolları otoriteleri bu konularda çok daha rahat davranabiliyorlardı fakat günümüzde çok daha katılar.

Bu durumda başta 11 Eylül saldırıları olmak üzere Germanwing kazasının da etkisi oldukça büyük. Yaşanan bu talihsiz olaylardan sonra hava yolları otoriteleri çok daha katı önlemlere geçti. Kokpit kapıları tüm uçaklarda kilitli ve kurşungeçirmez duruma getirildi.Sonuç olarak günümüzde havayolu firmasından firmasına bu durum değişiklik gösterebiliyor. Kaptan pilottan rica edip uçuş sırasında kokpitte bulunma şansınız var. Çoğu havayolu firması bunu kaptanın inisiyatifine bırakmıştır. Bazı havayolları ise böyle bir durumun tespitinde uçucu ekibin işine son verecek kadar katı ve nettir. Yine de uçuş sırasından ziyade uçuş öncesinde veya sonrasında böyle bir talepte bulunmanın tüm yolcuların güvenliği açısından faydası var.

 

 

 

Uçaklardaki Tuvalet Atıklarına Ne Olmakta?

Uçak tuvaletlerini genellikle dar ve havasız buluruz. Bu nedenle biran önce işimizi bitirip koltuklarımıza dönmek isteriz. Yine de yolcu uçaklarında özellikle de uzun uçuşlarda olmazsa olmazlardan. Uçaklarda kullanılan bu tuvaletler, sifona her bastığımızda bu sistemin nasıl çalıştığını ve atıkların nereye gittiğini düşündürüyor.

Bugüne Kadar Kullanılan Tuvalet Sistemleri Nedir?

Geçmişte savaş uçağı ve benzeri uçaklarda kova tipi kullanışsız tuvaletler kullanılırdı. Bu tuvaletlerin atıkları ise uçuş sırasında havada atılırdı. Geçmişten 80’li yıllara kadar uçak tuvaletlerinde içinde mavi anotec solüsyonlar bulunan, sızdırmazlığı düşük, bakımı bir hayli zor ve kullanışlı olmayan portatif hazneler kullanılıyordu. Elektrikli pompalar her sifona basıldığında taze sıvıyı sistemde dolaştırarak atıkların toplanmasını sağlıyordu. Bu sistem kova yönteminden daha kullanışlı olsa da dezavantajları vardı. Her uçuşta çok fazla anotec taşımak gerekiyordu ve buda yakıt kullanımını artırıp yolcu kapasitesini düşürüyordu. Bunlara ek olarak sıvı tankı tuvaletin hemen altında bulunduğundan ara ara kabine koku gelebiliyordu. Kullanılan solüsyonlar ise insan sağlığına zararı olan sıvılardı. Bu sıvının bir diğer dezavantajı drenaj sistemi ve borulardan sızmaya meyilli olmasıydı. Meydana gelebilecek bu sızıntılar seyir esnasında donup ve inişe geçildiği sırada ise kısmen çözülerek buz kütleleri seklinde yeryüzüne düşebiliyordu. Bu durum havayolu endüstrisini sıvı içermeyen bir sistem geliştirmeye itti.1975 yılında James KEMPER, teflon özellikli ve çok az miktarda dezenfekte edici sıvı kullanarak güçlü vakum özelliğine sahip modern uçak tuvaletini tasarladı. 1982’den bu yana bu sistemi kullanıyoruz. Günümüzde kullandığımız uçaklardaki bu sistemde sifona her bastığımızda neredeyse bir F1 arabasından daha hızlı emilerek borular yardımıyla uçağın en arkasında yolculardan uzakta, paslanmaz çelikten imal edilen kapalı tanklara gönderilir ve depolanır. Uçak iniş yaptığında ise atık kamyoneti vasıtasıyla vakumlanıp borular yardımıyla önce kamyonetin arkasında bulunan tanka daha sonra ise kamyonetten kanalizasyona gönderilir.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com