resmin alt tagı

Antrepo Nedir?

Gümrük gözetimi kapsamında bulunan eşyaların konulması için havalimanı içerisinde veya dışında bulunulan yerdir. Bu yerin kuruluşunda aranılacak koşullar ve nitelikler yönetmelikle belirlenir.

Antrepoya Kargo Kabulü Aşamaları Nelerdir?

Konteyner, palet veya dökme kargo olarak kargolar uçak tipine göre antrepoya getirilir. Kargo memuru, antrepo memuru gözetiminde kargoları AWB ve HAWB muhteviyatına göre istiflemesini gerçekleştirir.

Yerleştirme esnasında kargolar tek tek kontrol edilmektedir. Kargolarda çizik, patlak, yırtık, kırık vb. durumlar var ise Hasar Tespit Tutanağı hazırlanarak gümrük ambar memuru, antrepo memuru ve kargo memuru tarafından imzalanır.

Kargolar teslim alınırken kolilerin etrafı kontrol edilmelidir. Özel depolama gerektiren kargolar (tehlikeli maddeler, değerli maddeler vb.) ayrılarak farklı yerlerde depolanır. Euro paletlere indirilen ve yerleştirilen kargolar antrepo memuru gözetiminde raflanır.

Ambar listesine göre bütün kargolar raflara yerleştirildikten sonra 4 nüshası düzenlenmiş olan liste kargo memuru ve antrepo memuru tarafından imzalanır. Bu nüshalardan ilki antrepo memuru tarafından alınır ve dosyalanır. Diğer 3 nüsha kargo memuruna teslim edilir.

Antrepo Çeşitleri Nelerdir?

Genel antrepo ve özel antrepo olmak ikiye ayrılırlar. Genel antrepolar A, B ve F olarak; özel antrepolar ise C, D ve E olarak sınıflandırılır.

  • A Tipi Antrepo: İşleticinin stok kayıtlarının tutulduğu yerdir. Antrepoya yerleştirilen eşyalarda herhangi bir eksiklik olması durumunda gümrük vergilerinin ödenmesinin zorunlu olduğu genel antrepo tipidir.
  • B Tipi Antrepo: Antrepo beyannamesini kullanıcının teslim ettiği genel antrepo tipidir. Antrepoya yerleştirilen eşyalardan kullanıcı sorumludur. Antrepo işleticisi sadece antrepoyu kiraladığından dolayı sorumluluğu kısıtlıdır.
  • C Tipi Antrepo: İşletmecisi ve kullanıcısı aynı kişidir. Antrepoya yerleştirilen eşyadan kullanıcının sorumlu olduğu özel antrepo tipidir.
  • D Tipi Antrepo: İşletmecisi ve kullanıcısı aynı kişidir. Eşyanın antrepoya alındığı tarihte değer miktarı da dikkate alınarak hesaplanır ve bu sayede eşya serbest dolaşıma dahil olur.
  • E Tipi Antrepo: İşletmecisi ve kullanıcısı aynı kişidir. Hak sahibinin depolama yeri olarak antrepo kabul edildiği; depolama yeri olmaz ise eşyaya antrepo rejimi hükümlerinin uygulandığı özel antrepo tipidir.
  • F Tipi Antrepo: İşletme ve kontrol sorumluluğu gümrük idarelerine ait olan genel antrepo tipidir.

Scramjet Nedir?

Günümüzde kullanılan ticari jetlerin çalışma prensibi, havayı motor içine alarak kompresör ile sıkıştırıp sprey halindeki yakıtı sıkıştırılmış hava ile karıştırıp ateşleyerek itme gücünü elde etmeleriyle gerçekleşir.

Scramjet (Supersonic Combustion Ramjet), ramjet’in bir çeşidi olup diğer jetlerden farklı olarak süpersonik bir yanma odasına sahiptir. Scramjet motorlarına giren hava ramjet motorlarına kıyasla daha az hız kaybettiği için daha az ısınarak daha iyi yanma oluşmasını sağlamaktadır.

Kompresör yerine uçağın hızını kullanarak daha az hareketli parça ile çalışmaktadır. Scramjetler düşük yanma sorununu havanın motor boyunca subsonik tutulmasını sağlayarak çözmeye çalışmaktadır.

Scramjet Neden Diğer Jet Motorlarından Daha Hızlı Uçabilmektedir?

Scramjet atmosfer içerisinde hipersonik hızlarda uçmak için tasarlanmıştır. Bu jet motorunun çalışabilmesi için ilk hızının 5 mach civarında olması gerekmektedir.

Sıkıştırarak aldığı havayı yakıt ile karıştıran scramjet, yanma odası ve egzozun giriş hızından daha hızlı çıkış yaptığı kıvrımlı bir yapıya sahiptir.

Roketler yanlarında taşıdığı oksijeni kullanırken, scramjetler oksijeni direkt olarak havadan alırlar. Bu yüzden Scramjetler normal jet motorlarından daha hızlı uçabilmektedir.

Scramjet’in Avantajları Ve Dezavantajları Nelerdir?

  • Avantajları: Teoride mach 12-15 hızlarına kadar ulaşabilen scramjet motorlarında yanma süpersonik hızlarda gerçekleşir.
  • Dezavantajları: Mach 5 hızına kadar itki üretemeyen scramjet, ağırlık oranına göre düşük itkiye sahiptir.

Scramjet İlk Defa Ne Zaman Başarılı Olmuştur?

ABD tarafından gerçekleştirilen ilk scramjet motoruna sahip olan uçak için 2 milyon Dolar harcama yapılmıştır.

Harcanan miktarlar yüksek olduğundan dolayı scramjet incelemeleri ve çalışmaları 1980’li yıllarda sekteye uğramıştır. 1990’lı yıllarda scramjet ile ilgili yapılan tüm çalışmalar, teknik sorunların çözülememesi, maliyetlerin yüksek olması gibi nedenlerle başarısız olmuştur.

2004 yılında ise NASA tarafından manevra yüzeylerine sahip itme üreten X-43A scramjet ile yapılan test uçuşlarında, 9.4 mach hıza ulaşılmıştır. Bu sayede tarihte ilk kez bu motor tipiyle bu kadar hızlı ve başarılı bir uçuş gerçekleştirilmiştir.

Kanguru Hattı Nedir?

İnsanlar iş, ziyaret, tatil, gezi gibi amaçlarla yapmış oldukları yurtdışı seyahatlerinde, diğer ulaşım türlerine kıyasla havayolu ulaşımını en hızlı ve en konforlu ulaşım olduğu için daha çok tercih etmektedirler.

Havayolu taşımacılığı ne kadar kısa olsa da bazı yolculukların doğasında uzunluk vardır. Bunlardan biride Avustralya’ya uçmaktır. Kanguru denince akla ilk gelen ülke Avustralya’dır.

Bu sevimli hayvanın havacılık sektöründeki karşılığı kuruluşunun ilk dönemlerinden itibaren, kurumsal sembol olarak kanguru motifini tercih eden Qantas’tır. Qantas Havayolu ile ilgili her konuda kanguru motifine rastlamak mümkündür.

Kanguru Hattı Tabirinin Anlamı Nedir?

Kanguru Hattı 2 Nisan 1979’dan itibaren Qantas’ın resmi markalarından biri olarak tescillenmiştir. Bu hat Qantas Havayolları tarafından işletilen Avustralya ile İngiltere arasındaki uçuş hattıdır.

Sivil havacılığın ilk yıllarında İngiltere ile Avustralya uçuşları Qantas ve Imperial Airways ortaklığında yürütülmekteydi. Üç günden fazla süren bu seyahat, birçok ara noktada aktarma yapılarak gerçekleştirilmekteydi.

1 Aralık 1947 tarihinde bu iki ülke arasında hat tümüyle Qantas Havayolları tarafından gerçekleştirilmiştir. Qantas’ın gerçekleştirdiği bu uçuş 29 yolcu 11 mürettebat ile 55 saati uçuş olmak üzere 93 saatte tamamlanmıştır.

Kanguru Hattının Geçmişten Günümüze Uçuş Süresi Nasıl Değişmiştir?

Boeing 707 ve Boeing 747 uçaklarının Kanguru Hattı’nda kullanılması ile toplam seyahat süresi bir-bir buçuk güne düşmüştür. Bu uçaklar ile yapılan Kanguru Hattı seferleri Singapur ve Bahreyn üzerinden yapılmaya başlanmıştır.

1989 tarihinde ‘’City of Canberra’’ adlı Boeing 747-400 tip uçağı ile gerçekleştirilen Londra-Sydney uçuşu Avustralya-İngiltere arasındaki duraklama yapılmadan gerçekleşen ilk uçuş olarak tarihe geçmiştir. 18.000 Km’lik hat 20 saat 9 dakika ve beş saniyede tamamlanarak ayrı bir dünya rekoru kırılmıştır.

Qantas günümüzde Perth-Londra direkt sefer ve Sydney-Singapur-Londra aktarmalı sefer olmak üzere Kanguru Hattı uçuşlarını 2 alternatif ile gerçekleştirmektedir.  Aynı zamanda Qantas’ın 1989 tarihinde gerçekleştirdiği dünya rekoru uçuşundan beri Qantas’ın yıl dönümü kutlamalarında bu tarihi hattın önemine ve sürekliliğine vurgu yapılmaktadır.

Havalimanlarında Neden Vergisiz Mağazalar Bulunur?

İnsanlar yapmış oldukları alışverişlerden herhangi bir özel durum olmadığı sürece devlete vergi ödemektedirler. Aynı zamanda her ülkenin de farklı vergi yüzdeleri bulunmaktadır.

Havalimanlarının dış hatlar terminalinde dünyaca ünlü markaların satışa sunulduğu Duty Free yani vergiden muaf mağazalar yer almaktadır.

Bu mağazalar vergiye tabi tutulmadığı için terminal binasındaki yolcular bu mağazalardan özellikle lüks sınıfta yer alan birçok ürünü vergiden muaf şekilde piyasa fiyatından daha uygun fiyatlara alabilmektedir. Duty Free Alışveriş Nasıl Yapılır?

Duty Free mağazalarda kozmetik ürünler, ithal ürünler, çikolata, hediyelik eşya, tütün ve alkol gibi birçok ürün piyasa fiyatından alt rakamlar ile satışa sunulmaktadır.

Havalimanındaki yolcuların Duty Free mağazalara ulaşmak için tabelaları takip ederek dış hat terminalinin giriş ve çıkışlarındaki ilgili noktalara gitmeleri gerekmektedir.

Vergiden muaf olan bu mağazalardan yolcuların alışveriş yapabilmeleri için pasaportlarını veya yurtdışına çıkışlarını gösteren çıkış evraklarını mağazanın kasadaki personeline göstermeleri gerekir. Aksi taktirde bu mağazalardan alışveriş gerçekleştiremezler. Duty Free Mağazalarda Alışveriş Sınırı Var Mıdır?

Duty Free mağazalar, yurtdışı uçuşları gerçekleştiren yolcuların uygun fiyatlar üzerinden alışverişlerini yapmaktan keyif aldıkları noktalardır.

Her ülkenin havalimanında kendine özgü kısıtlamalar ve kurallar yer almaktadır. Duty Free mağazalardan yapabileceğiniz alışveriş miktarı yasalar kapsamında belirli limitlerle sınırlandırılmıştır. Bu mağazalardan alışveriş yaparken limitinizin aşılması halinde otomatik olarak sistem alışverişinizi durdurmaktadır.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise Duty Free mağazalarının her ülkede piyasa fiyatından daha uygun fiyatlara sahip olmamasıdır. Bu nedenle Duty Free mağazalardan alışveriş yapacak olan yolcuların alacağı ürünlerin piyasa fiyatlarını bilmeleri, karşılaştırma yapabilmeleri açısından faydalı olacaktır.

Havacılığın Saati Tüm Dünyada Aynı Mıdır?

Dünya üzerinde nereye uçarsanız uçun havacılıkta faaliyet gösteren tüm uçuş işlemleri ortak bir zaman dilimine göre yürütülmektedir.

İngilizce nasıl ki iletişimin anlaşılır ve etkin bir şekilde olmasını sağlamak, havacılık kazalarının önüne geçmek ve havacılık emniyetinin sağlanması için havacılıkta ortak bir dil olarak belirlenmişse, havacılık saati içinde ortak bir zaman dilimi belirlenmiştir.

Havacılık sektöründe kullanılan saat dünyanın her noktasında aynıdır. Saatlerin birleştirilme amacı, ülkeler arası saat dilimi farkından dolayı meydana gelebilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek ve ortak biz zaman planlamasının yapılmasıdır. Havacılıkta Hangi Zaman Dilimi Kullanılır?

Havacılık sektöründe zaman ayarı her noktada Greenwich meridyenine (Uluslararası Meridyen) göre ayarlanmış durumdadır.

Greenwich meridyenine göre ayarlanan, uluslararası birleştirilmiş zaman dilimine UTC (Universal Coordinated Time) denir. Meteorolojik raporlar, uçuş planları notam yayınları gibi birçok operasyonel dokümanlarda UTC zaman dilimi kullanılmaktadır.

UTC yaz saati ve kış saati uygulamalarına göre değişiklik göstermeyen sabit bir zaman dilimidir. Ülkemiz Doğu Avrupa Zaman Dilimi’nde yer almaktadır. Bu nedenle Türkiye saati UTC zaman diliminden 3 saat (UTC+3) ileridedir.  Havacılıkta ‘’Z’’ Zulu veya “Zet” Nedir?

Havacılıkta kullanılan UTC diliminde zaman ‘’Z’’ Zulu veya Zet olarak ifade edilmektedir.

İstanbul’dan Berlin’e seyahat eden bir uçak tüm zaman tahminlerini Zulu saatine göre planlamaktadır. Uçakta yer alan kokpit ekibi, Zulu saatini baz alarak operasyonel raporlarını uçağı takip eden radar kontrolörlerine iletmektedir.

Denilebilir ki havacılık sektöründe çalışan hemen hemen herkesin kol saatinde mahalli saatin yanı sıra Zulu saati de ayarlanmış durumdadır.

Bagaj Atlıkarınca Nedir?

Gelişimine hız kesmeden devam eden sivil havacılıkta her ayrıntı detaylı olarak düşünülmüştür. Geçmişten günümüze hava trafik hizmetlerinden uçak yazılımlarına kadar birçok sistemler havacılık emniyeti için geliştirilmiş olup,  yolcuların havalimanlarına giriş çıkışlarında yanlarında bulunan el bagajları ve kayıtlı bagajları da göz ardı edilmemiştir. Giden yolcuların terminal binalarındaki kontuarlarda uçak altına girmesi için teslim ettikleri kayıtlı bagajlar bulunmaktadır. Gelen yolcuların kayıtlı bagajlarına ulaşmalarını sağlayan, döner sistemlerden oluşan “Bagaj Atlıkarınca” (Carousel) havalimanı terminal binalarında gelen yolcu kısımlarında yer almaktadır.

Gelen Kayıtlı Bagajın Sahibine Ulaşma Aşamaları

Varış istasyonuna iniş gerçekleştiren uçağın, apronda motor söndürüp emniyet konilerinin yerleştirilmesiyle yer hizmet ekipleri gerekli işlemlerin yapılması için uçağa yanaşmaktadır. Bu sırada Lower Deck’te yer alan yolcuların kayıtlı bagajları, bagaj aracı ile Bagaj atlıkarınca döner sistemine getirilir. Bagaj atlıkarıncanın yolcular tarafından görünmeyen konveyör kısmına kayıtlı bagajlar yer hizmetleri personeli tarafından yüklenir. Bagajların konveyöre yüklenmesi ile sistem aktif edilerek kayıtlı bagajlar sahiplerine ulaştırılır.

Annex Nedir?

1944 yılında gerçekleşen Chicago Konferansı’nda uluslararası sivil havacılıkta güven, düzen, verim ve gelişim sağlanması için Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO)’nün kurulması kararlaştırılmıştır.

ICAO üye ülkeler ile iş birliği içerisinde çalışmaktadır. ICAO bu amaç üzerine hava taşımacılığının kurallarını oluşturan 19 adet dokümandan oluşan Annex’ler yayınlamıştır.

ICAO’ya üye olan ülkeler sivil havacılık yasalarını, yayınlanan Annex eklerine uyacak şekilde hazırlamak zorundadırlar. Aynı zamanda ülkeler kendi havacılık yasalarında Annex kuralları ile çelişen koşulları ICAO’ya bildirmek zorundadırlar. Chicago Konvansiyonu (Uluslararası Sivil Havacılık Konvansiyonu)

Uluslararası Sivil Havacılık Konvansiyonu 1944 yılında toplanan Chicago Konferansı’nın bir sonucudur.

Konferans sonunda hazırlan konvansiyonun imzalanmasında sürekli gecikmeler yaşanmasından dolayı geçici bir anlaşma imzalanmış ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (PICAO) kurulmuştur. PICAO 2 yıl geçerli kalmış ve Konvansiyonu geçerli kılan 26. İmzanın da atılması ile ICAO kurulmuştur.

Bu konferansın toplanma amacı;

  • Uluslararası sivil havacılığın emniyetli ve düzenli bir biçimde gelişmesini,
  • Sivil havacılık hizmetlerinin ekonomik bir biçimde işletilebilmesi için birtakım ortak düzenlemeler yapılmasını sağlamaktır.

ICAO (International Civil Aviation Organization)

Sivil havacılığın anayasası olan Şikago Sözleşmesi’nden sonra kurulan ICAO’nun üyeleri devletler ve hükümetlerden oluşmaktadır.

Merkezi Kanada’nın Montreal şehrinde olup, Birleşmiş Milletler ’in bir kuruluşudur. ICAO faaliyetleri havacılığın teknik yönlerinden oluşmaktadır.

ICAO’nun önermediği hiçbir havayolu şirketi IATA’ya üye olamamaktadır. ICAO’nun kabul ettiği üç fonksiyon: ticaret, işletme ve tekniktir.

Wingsuit Nedir ve Nasıl Kullanılır?

Wingsuit Nedir?

Wingsuit, havadan yere doğru düşme hızını azaltan özel olarak tasarlanmış bir kıyafetle yapılan, faaliyeti gerçekleştiren bireyin kuşlar gibi kanat çırpamadığı, sadece havadan yere doğru kanatlar ile süzülme hareketini gerçekleştirdiği uçuş faaliyetidir.

Gökyüzünde kuşlar gibi uçma hayalinizi gerçekleştirebileceğiniz Wingsuit uçuşu, kanatlanıp uçabileceğiniz tek spor dalıdır.

“Yarasa adam atlayışı veya kanatlı elbise uçuşu” olarak da tabir edilen Wingsuit uçuşu, paraşütle atlamanın verdiği haz ve adrenalinden daha yüksek bir haz ve adrenaline sahip olduğu kadarda tehlikeli ve ölümcül risklere de sahiptir. Wingsuit Nasıl Kullanılır?

Dünyanın en tehlikeli sporu olarak bilinen Wingsuit faaliyeti uçak, tepe, dağ gibi yerden belirli bir yükseklikten atlayışla gerçekleştirilir.

Bu atlayış sırasında kol ve bacak gibi uzuv kısımları havayla şişirilmiş aynı zamanda hava geçirmeyen, havadan yere doğru düşme hızını azaltan özel olarak tasarlanmış kıyafetler kullanılır.

Wingsuit sporunu gerçekleştiren sporcunun emniyetli bir iniş gerçekleştirmesi için sırtında paraşüt bulunmaktadır. Sporcu inişine yaklaştığı süreçte, paraşütünü aktif hale getirir ve havadaki hızını azaltarak emniyetli bir iniş gerçekleştirmeyi hedefler. Tehlikeleri Nelerdir?

Profesyonellerin sporu olarak da bilinen Wingsuit sporu yüksek oranda konsantrasyon gerektirmektedir. Çünkü süzülme sırasında yer çekiminden dolayı yüksek bir hız söz konusudur. Wingsuit uçuşu yapılırken süzülme esnasında konsantrasyonun dağılması denge dağılımına yol açar ve bu durumda ölüm gibi tehlikeli sonuçlar meydana gelir.

En önemli tehlike durumu ise inişe yaklaşma sırasında paraşütün açılmamasıdır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda sporcu bu dalda en profesyonel kişide olsa maalesef ki kurtuluşu söz konusu değildir.

Bir diğer tehlike durumu ise, inişe yaklaşma esnasında açılan paraşütün ipinin, sporcunun ayak veya el gibi uzuvlarına dolanması ve sporcunun paraşüt hakimiyetini kaybetmesidir.

Ticari Yolcu Uçakları Suya İnebilir Mi?

Uçakların yapmış olduğu acil inişler arasında denize acil iniş; hava aracında meydana gelen sorun nedeniyle, hava aracının su yüzeyine çarparak inişini gerçekleştirmesidir. Su yüzeyi ile temas eden uçak, suda yüzebilecek şekilde tasarlanmamış ise hava aracı batacaktır.

Havacılık Tarihinde Su Üzerine İniş Gerçekleştiren Uçaklar Var Mıdır?

Ticari yolcu uçaklarının su üzerine inişlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini havacılık tarihi üzerinden inceleyelim.

2009 yılında US Airways’e ait ticari yolcu uçağı kalkışından bir müddet sonra kaz sürüsü ile karşılaşmış ve kaz sürüsü ile çarpışan uçağın motorları önemli derecede hasar almıştır. Büyük bir tedirginliğin ve korkunun sardığı yolcular için en soğukkanlı davranan mürettebat ya uçağı ABD’nin en yoğun şehirlerinden birine çarparak indirecekti ya da Hudson nehri üzerine indirerek büyük bir facianın önüne geçecekti. US Airways’in 150 yolcusu bulunan A320 tip uçağını Hudson Nehri üzerine indirmeye karar veren deneyimli pilot Kaptan Sully, kuşların uçağa çarpmasından sonra sadece 6 dakika içerisinde ve acil durum ekiplerinin hızlı geri dönütleri ile uçağı emniyetli bir şekilde Hudson Nehri üzerine indirmiştir. Tarihte filmlere bile konu olan bu mucizevi inişte 150 yolcunun tamamı burunları bile kanamadan uçak içerisinden çıkarılmıştır.

Havacılık tarihinde su üzerine iniş gerçekleştiren bir diğer örnek ise, 2013 yılında Endonezya’nın Bali adasındaki pisti kaçıran Lion Air’e ait B737 tipi yolcu uçağının suya çarparak inişini gerçekleştirmesidir. Bu inişte 101 yolcusu olan uçakta, yolculardan hayatını kaybeden olmamıştır.

Ticari Yolcu Uçaklarının Su Üzerine İnişi Tehlikeli Midir?

Havacılık tarihinde ne kadar suya inişi başarılı bir şekilde gerçekleştiren pilotlar olsa da su üzerine çarparak iniş son derece tehlikelidir.

Havacılık tarihinde su üzerine inişler genellikle motor arızası veya yakıtı tükenmesinden kaynaklanmaktadır. Acil inişler arasında bulunan suya iniş durumları için pilotlara kapsamlı bir eğitim verilmemektedir.

Sadece bir kılavuz okutulup, bir sınıf tartışma yaptırılarak bu konu üzerinde eğitim sırasında pek durulmamaktadır. Ticari Yolcu Uçaklarının Suya İniş Prosedürleri Nelerdir?

Suya inişlerde pek çok ince prosedürler bulunmaktadır. Çünkü bu durum piste iniş gibi olmayıp pilotun kontrolü dışında gerçekleşen, dikkate alınması gereken değişkenler bulunmaktadır.

Bu değişkenlerden en belirgin olanı dalgalardır. Dalgalar ne kadar çok olursa iniş o kadar tehlikeli olur. Bu durumda pilotlar uçağı dalgalara karşı değil de uçağın ve yolcuların yaralanmaması için uçağı dalgalara paralel biçimde indirmeye çalışırlar. Aynı zamanda su üzerine inişlerde pilotlar kanatların sert darbe almaması için, kanatları düz tutmalı ve kabin ekibi gevşek olan her şeyi bağlamalıdır. Havanın elverişli, görüşün açık olduğu durumlarda pilotlar uçak üzerinde daha iyi bir kontrol sağlar. Denilebilir ki suya inişlerde meteorolojik şartlar önemli bir faktördür.

Kısacası pilotlar, suya iniş sırasında sert bir iniş yerine yumuşak bir dokunuş ile inişi gerçekleştirmelidir. Çarpmayla uçağın kırılıp sel gibi felaketlerin oluşmaması, uçağın parçalanmaması için pilotlar bahsetmiş olduğum tüm bu değişkenleri dengelemektedirler.

Otomatik Pilot Nedir?

Hava araçlarında bulunan otomatik pilot sistemi, hava aracını belirli şartlarda koordine eden yazılımdır. Uçuş planını takip etme özelliğine sahip olan bu sistem, hava aracının hızını, yüksekliğini ve uçağın burun kısmının baktığı yeri sabitleme özelliğine sahiptir. Günümüzde en çok yolcu uçaklarında kullanılan bu sistem, pilotların iniş ve kalkış gibi durumlar dışında kontrolleri dahiline sık kullanılan bir sistemdir. Otomatik Pilot Yazılımının İşlevleri Nelerdir?

Uçuş rotası, oluşturulduğu andan itibaren pilotlar tarafından kalkıştan önce otomatik pilot sistemine yüklenmektedir. Bu yüklemeden sonra pilotların sisteme verdiği talimat ile otomatik pilot sistemi hava aracını koordine etmektedir.

Günümüzde son teknolojilerle üretilen hava araçlarında üç eksenli otomatik pilot yazılımları yer almaktadır. Dönüşlerde ve yatışlarda kontrolü sağlayan üç eksenli otomatik pilot sisteminin bulunduğu hava araçlarında, uçuş manevralarının birçoğu sistem tarafından koordine edilmektedir.

Tırmanış ve alçalış uçuşlarında extrem bir durum gelişmediği sürece pilotlar otomatik pilot sistemine müdahale etmezler. Aynı zamanda bu sistemin bütün koordinesi pilotların talimatları ile gerçekleşir. Otomatik Pilot Yazılımı Hava Araçlarında Ne zaman Devreye Girer?

Kalkıştan sonra faaliyete giren otomatik pilot sistemi inişten önce kapatılmaktadır. Yani kalkış ve inişler pilotlar tarafından koordine edilmektedir.

Aynı zamanda otomatik pilot sistemi, görüş şartlarının azaldığı, havanın kapalı olduğu durumlarda veya uçak içerisinde bulunan sistemlerin ve yazılımların arızalandığı durumlarda pilot kontrolünde faal duruma getirilmektedir.

Otomatik Pilot Yazılımı Bir Hava Aracını İndirebilir mi?

Pilotlar tarafından inişin gerçekleştirilemediği; meteorolojik görüş şartlarının kısıtlı olduğu durumlarda, inişin pilotun gerekli talimatları doğrultusunda otomatik pilot sistemiyle gerçekleştirilmesine otomatik iniş sistemi denir.

Bu tip durumlarda ILS (Instrument Landing System) kullanılır. Bu sistem hava aracının güvenliğini sağlayacak çerçevede oto pilot sistemiyle ve uçağın diğer sistemleriyle koordinasyon içerisinde çalışır.

Otomatik iniş sistemi pilotların kontrolü dahilinde faal duruma getirilerek iniş gerçekleştirilir.

ILS (Instrument Landing System) Nedir?

Türkçemizde “Aletli İniş Sistemi” olarak adlandırılan ILS, hava araçlarının inişine yardımcı olan pist başında bulunan hassas yaklaşma sistemidir.

Uçağın pist başına kadar hassas bir yaklaşma gerçekleştirmesini sağlayan bu sistem, bir hava seyrüsefer yardımcısıdır. Bulut tabanın alçak olduğu ve meteorolojik görüş mesafesinin kısıtlı olduğu durumlarda hava aracının piste alçak bir şekilde yaklaşmasını ve piste elektronik sistemlerle emniyetli bir inişin gerçekleşmesini sağlar.

ILS sistemi Localizer ünitesi (yön bulucu), Glide-Path ünitesi (süzülüş hattı belirleyici), Middle and Outer Marker Beacons Üniteleri (Orta ve Dış Marker Üniteleri) olmak üzere 3 kısımdan oluşmaktadır.

Özellikle kış aylarında sisli ve karlı havaların görüldüğü, görüş mesafesinin kısıtlı olduğu durumlarda sık kullanılan bu sistem, kokpit ekibine istikamet ve süzülüş hattının bilgisini geçmektedir. Havalimanlarına ILS Sisteminin Kurulma Kriterleri Nelerdir?

Her havalimanına kurulmayan ILS sisteminin, bir havalimanına kurulması için havalimanın bulunduğu konumun çevresel arazi kodlarına uygun olması gerekmektedir.

ILS sisteminin kurulması için engebe kriterleri; kalkışta %2’lik eğim, inişte %2,5’lik eğimin altında olması gerekmektedir. Sistem kurulumunun havalimanı için gerekli olup olmadığı, havalimanının fiziki koşullarına göre belirlenir. Konumu düz yerde olan ve hava olaylarından sisin görülmediği, meteorolojik görüşün 800-1200 m olduğu havalimanlarında bu sistemin kurulumuna ihtiyaç duyulmamaktadır.

Aletli iniş sisteminin kokpit içerisinde göstermiş olduğu görüş mesafesi pist ışıklandırmasına bağlı olarak değişmektedir. Bu sistemin kullanılması tamamen pilotun inişte devre dışı kaldığı anlamına gelmemektedir. İnişte ILS kullanıldığında pilot sadece ILS sisteminin göstermiş olduğu bilgileri sürekli kontrol altında tutmaktadır. ILS İle Birlikte Kullanılan Sistemler Nelerdir?

  • VOR: Radar seyrüsefer istikamet cihazı olan bu sistem, uçağın yön bilgisini kokpit ekibine göstermektedir.
  • DME: Mesafe ölçen bu sistem, VOR sistemi ile birlikte kullanılır.
  • TACAN: Askeri havacılıkta kullanılan bu sistem VOR sistemi ile DME sistemi yerine kullanılan, hava aracına yön ve uzaklık bilgisi veren sistemdir.
  • ADF: Radyo sinyali yayınlayan bu sistem, istasyon istikameti hakkında bilgi vermektedir.

ILS Sistemi Nasıl Çalışır?

İki adet radyo vericisinden oluşan ILS sistemi birlikte yapmış oldukları açı ile kesişen yayın konisini oluştururlar.

Vericilerden biri pistin uzağında bulunup, yatay seviyeden yayın yapmaktadır. Diğer verici ise pistin yakınında bulunur. Pistin yakınında bulunan verici düşey seviyeden yayına geçip sistemi aktif hale getirmektedir. Radyo vericilerinin faal duruma geçmesi ile kokpit kısmında bulunan iniş sistemi radyo vericilerinin göndermiş olduğu sinyalleri algılayarak emniyetli bir inişin gerçekleşmesi sağlanır.

Aletli İniş Sisteminin havalimanının pistlerine yerleştirilmesi için, havalimanı çevresi radyo frekanslarını engellemeyecek seviyede olmalıdır.

En Hafif İHA

İnsansız Hava Aracı olarak adlandırılan İHA’lar kalkış ağırlıklarına göre 4 sınıfa ayrılmaktadır.

Bu sınıflar;

  • İHA0,
  • İHA1,
  • İHA2,
  • İHA3 olmak üzere 4 sınıftan oluşur.

En hafif Drone’lar Hangi Sınıfta Yer Alır?

En hafif İHA olan, İHA0 sınıfında yer alan insansız hava araçlarının ağırlığı 500gr(dahil)-4kg aralığındadır.

İHA0-İHA1 sınıfında yer alan Drone’lar, piyasada en çok satılan dronelardır. Denilebilir ki halk tarafından en çok tercih edilen Drone’lar İHA0-İHA1 sınıfında yer alan dronelardır. Ülkemizde Drone’ların ticari amaçla kullanımı için SHGM veya SHGM onaylı drone kurslarından İHA0/1 ehliyeti alınmalıdır.

İHA0/1 ehliyeti alan drone pilotları SHGM sayfasında üyelik hesapları oluşturmalı, bu hesaplar üzerinden sahip oldukları Drone’ları sisteme girmeli, aynı zamanda İHA0/1 ehliyetlerini sisteme kaydedip, sayfa üzerinden uçuş için izin talep etmeleri gerekmektedir. İHA0 İle Uçuş Yapıldığında Nelere Dikkat edilmelidir?

Üretimi ile tüm dünyaya yayılan, askeri, ticaret ve hobi gibi birçok amaçlar için kullanılan, sahibi tarafından bir kol ile kontrol edilmektedir.

İnsansız hava araçlarının ağırlık olarak en hafif olan sınıfı İHA0’ın kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken birkaç husus SHGM tarafından belirlenmiştir. Uçuş yapılacak bölge mülki idare tarafından yasaklanmış ise uçuş yapılmamalıdır. Gündüzleri 2km’den düşük görüş şartlarında ve geceleri uçuş yapılmamalıdır. İnsan ve yapılara 50m’den fazla yaklaşacak şekilde uçuş yapılmamalıdır.

Yükseklik ve uzaklık olarak SHGM tarafından belirlenen kurallar ise bu sınıfta yer alan İHA’lar 400 feet (120metre)’den yükseklikte uçurulmamalıdır. İHA0 sınıfında insansız hava araçlarına sahip olan bireyler yatay uzaklıkta 500m’yi geçmeyecek şekilde insansız hava araçlarını uçurmalıdır. İHA Uçuş İzni Talep Formu

İzne tabi bölgeler SHGM tarafından belirlenmiş olup, bu bölgeler İHA0 sınıfı için serbest(yeşil) bölge olarak adlandırılır. Bu bölgeler için uçuş izni, kayıt sistemi tarafından otomatik olarak verilmektedir.

Özel izne tabi(kırmızı) bölgeler içerisinde yapılacak uçuşlar ve 400 feet üzerinde yapılacak uçuşlar için, 10 iş günü öncesinden gerekçesi ile birlikte SHGM’nin resmi internet sitesinden İHA uçuş izni talep formu doldurulup başvuru yapılmalıdır.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com