resmin alt tagı

İlk Hava Korsanı Kimdir?

Hava korsanlığı, uçuş emniyeti ve havacılık güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak hava korsanlığı, modern havacılık tarihinde yeni bir olgu değildir. İlk hava korsanlık olayları, günümüzden yüzyıllar öncesine kadar uzanmaktadır.

Tarihteki İlk Hava Korsanlığı

Tarihteki ilk hava korsanlığı olayı, 1931 yılında Peru’da gerçekleşti. Bu olayda, bir Perulu pilot, iki yolcu ve bir yük treni mürettebatı, silahlı bir grup tarafından kaçırıldı. Kaçırılan uçak, iki gün sonra And Dağları’nın bir bölgesinde terk edildi. Bu olay, havacılık tarihindeki ilk hava korsanlık olayı olarak kaydedildi.

Olayın gerçekleştiği günlerde, Peru’nun kuzeyindeki bir şehir olan Trujillo’dan Lima’ya seyahat eden Perulu pilot Gerardo Rodríguez ve iki yolcusu, kaçırıldı. Ayrıca uçaktaki yük treni mürettebatı da kaçırıldı. Kaçıranlar, yük treni mürettebatını serbest bıraktıktan sonra uçağı And Dağları’nın bir bölgesine indirdiler ve uçağı terk ederek kayıplara karıştılar. Neyse ki, tüm yolcular ve mürettebat, kaçırma olayından sağ salim kurtuldu.

Bu olayın ardından, hava korsanlığı modern havacılık tarihindeki en büyük tehditlerden biri haline geldi. Günümüzde, hava korsanlığı, havacılık güvenliği ve uçuş emniyeti için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Havayolu şirketleri, havacılık güvenliği için birçok önlem almakta ve hava korsanlığına karşı sıkı tedbirler almaktadır. Ancak tarihteki ilk hava korsanlık olayı, havacılık güvenliği için bir uyarı niteliği taşımaktadır.

Hava Korsanlığı ile İlgili İlk Yasal Düzenlemeler

İlk hava korsanlığı olayları 1930’larda başladı ve o dönemde hava korsanlığına yönelik yasal düzenlemeler olmadığı için sorunlu hale geldi.

Ancak, 1960’larda ve 1970’lerde artan hava korsanlığı vakaları sonrasında, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar hava korsanlığına karşı mücadele etmek için çeşitli yasal düzenlemeler getirdiler. İşte hava korsanlığı ile ilgili ilk yasal düzenlemelerden bazıları:

  • Tokyo Sözleşmesi (1963): Bu sözleşme, hava araçlarının hukuki statüsüne ve hava korsanlığına ilişkin uluslararası hukuk ilkelerini belirler. Ayrıca, sözleşme, hava korsanlığına karşı iş birliği yapılmasını ve hava korsanlığı şüphelilerinin tutuklanması ve cezalandırılmasını öngörür.
  • Montreal Sözleşmesi (1971): Bu sözleşme, hava taşımacılığına ilişkin uluslararası hukuku güncellemek amacıyla hazırlandı. Sözleşme, hava korsanlığına karşı mücadele edilmesine yönelik önlemler içermekte ve hava korsanlığına karşı daha sert cezalar öngörmektedir.
  • ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) Güvenlik Yönetmeliği (1974): FAA, hava korsanlığına karşı sivil havacılık sektöründe güvenliği artırmak için bir dizi düzenleme getirdi. Bu yönetmelikler arasında, uçuşa geçmeden önce yolcuların aranması, bagajların kontrol edilmesi ve uçağa giriş-çıkışlarda kimlik kontrolü yapılması gibi uygulamalar bulunur.

Bu düzenlemelerin yanı sıra, hava korsanlığına karşı mücadele eden diğer önemli kuruluşlar arasında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) bulunmaktadır.

Uçak Kaçırılırsa Pilot ile Nasıl İletişim Kurulmalı?

Hava yolu ulaşımı; demir yolu, deniz yolu ve kara yolu ulaşımlarından çok daha güvenlidir ve bunun yanında çok daha hızlı olduğu için tercih edilmektedir. Ancak hava yolu korsanları bazen bu durumu suiistimal etmiş, çeşitli kazalara sebebiyet vermişlerdir. Dünyadaki sivil havacılık otoriteleri bu tarz olayları önlemek için önlemler almış olsa da bu tür hadiseler ne yazık ki günümüzde de yaşanabilmektedir.En Çok Bilinen Uçak Kaçırma Olayları

Bazı uçak kaçırma olayları çok kişinin canına mal olmakla birlikte havacılığın kurallarında da değişikliğe gidilmesini sağlamıştır. Bunlar;

9/11 Olayları: Terör örgütü mensupları tarafından kaçırılan 4 adet uçak, Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli yerlerine düşürülmüştür ve bunun sonucunda 2996 kişi hayatını kaybetmiştir. 21’inci yüzyılın en trafik olaylarından biri olarak kabul edilir.

TWA Flight 847: Altı terör örgütü mensubu tarafından kaçırılan bir uçak, iki hafta boyunca terör örgütü mensuplarının emrinde çalışıyordu. Bu süre boyunca uçaktaki yolcuların bazıları havalimanlarında, bazıları öldürülmüş ve bazıları da işkenceye uğramıştır.

En Genç Hava Korsanı: 10 Kasım 1969’da 14 yaşındaki David Booth, Cincinnati’den Chicago’ya giden bir Delta Havayolları uçağını kaçırdı. Olay barışçıl bir şekilde sona erdikten sonra, Booth, yaşından dolayı yargılanmadı.Hava Yolları Hava Korsanlarını Nasıl Önler?

Hava korsanları, faaliyetlerini silahlarla veya uçağın kontrolünü ele alarak sürdürmektedir. Bu hem yolcular için zaman kaybı hem de psikolojik açıdan zor bir durum olduğundan dolayı hava yolları, hava korsanları için birtakım önlemler almışlardır. Bu önlemler aşağıdaki gibidir;

  • Uydu telefonları ile hava trafik kontrolörlerine durumu bildirmek,
  • Hava mareşalleri ile korsanlara anında müdahale edilmesi,
  • Pilotların silah, balta ve bıçak gibi silahlarla donatılması,
  • Kokpit kısmının çok daha güçlü malzemelerden yapılması gibi önlemler alınmıştır.

Pilotlar ile İletişim Kurmak

Uçak kaçırma durumu olduğu zaman ilk olarak pilotlar, transponder’den 7700 ve 7500 kodlarını tuşlar. Burada 7700 acil durum olduğunu bildirmek, 7500 ise uçağın kaçırıldığını bildirmek için kullanılır. Ardından en yakın hava üssünden avcı uçakları, yolcu taşıyan uçakların tıpkı 9/11 olaylarındaki gibi bir silah gibi kullanılmasını önlemek için havalanır. Pilotlar bu sırada mutlaka iletişimde olmalıdır. Eğer telsizle iletişim kurulamıyorsa uydu telefonları kullanılır. Uydu telefonları, uydu sinyallerinden faydalanarak yer ile temas kurmayı sağlar.

Uçak Kaçırıldıktan Sonra Ne Gibi Prosedürler İzlenir?

Uçak kaçırma veya hava korsanlığı, bir hava taşıtının zor kullanarak ya da silahla hava teröristleri tarafından ele geçirilmesidir. Uçak kaçırma farklı amaçlara hizmet edebilir, uçak kaçıranlar geçmişte yolcuları rehin almış ya da öldürmüştür. Uçak kaçırma girişimi siyasi veya şahsi nedenlere dayanabilir. Peki, olası bir uçak kaçırılma olayından sonra ne gibi prosedürler izlenir?Uçak Kaçırma Olayında Neler Yapılır?

En önemli ve kesin kural, kokpitin güvenliğini sağlamaktır. Bunu için uçakta pilotlar, ilk yolcu uçağa alınmadan kokpite girer ve kapıyı kilitlerler. Bu kısımda sonra kokpite hiçbir kişi, pilotun izni olmadan giremez. Kabin ekibi bile önce kapıyı çalar, içerdeki pilotlar dışarıda bulunan kamera aracılığıyla pilot köşkü dışını kontrol eder ardından kapı ancak dışarda olağanüstü bir olay olmadığından emin olunduğunda açılabilir.

  • Bir kaçırma olayı yaşandığında da pilotların ilk yapması gereken; “asla korsanın kokpite girmesine izin verme” komutuna uymaktır.
  • Korsan kokpit dışında ateşli silah bile kullansa, kokpit kapısı asla açılmaz. Pilotlara ve kabin ekibine verilen talimat çok açık ve kesin; “asla müdahale etmeyin.”
  • Uçağın kaçırıldığını anladığında, uçak içi iletişim sisteminden kabin ekibi bunu kokpite bildirdiğinde transponder’a (bir sinyal alındığında, yanıt olarak farklı bir sinyal yayan bir cihazdır.) kaçırılma girişimi olduğunu hemen özel bir kod olarak girer. Bu özel kod, uçak havadayken menziline girdiği tüm ülkelerin radarlarında görülür. Böylece, uçağın kaçırıldığı bilgisi yetkililere verilmiş olur.

  • Kod girişi ardından kaçırılan uçak, ülkenin savaş uçakları ile takibe alınır.
  • Uçağın kaçırılması halinde, pilotların önceliği her zaman yolcuları ve uçağı en hasarsız şekilde yere indirmektir, bununla ilgili kural; “uçağı güvenli şekilde yere indir”. Nereye inileceği konusuna, kaçırılma sırasındaki şartlara göre karar verilir. Eğer uçakta yeterli yakıt varsa, korsanın istediği yere uçağın indirilmesi güvenlik için ilk seçenektir. Ancak yakıt yeterli değil ise, uçuşta iken ona göre bir yol belirlenip, uçak en uygun veya en yakın havalimanına güvenli bir şekilde indirilir.
  • Uçağın kaçırılıp, havaalanına inmesinin ardından, kaçırılma hala devam ediyorsa pilot yine hiçbir müdahalede bulunmaz. Müdahale yapılıp yapılmayacağına, ya da uçağa yakıt ikmali yapılıp, yeniden havalanacağına alandaki yetkililer, uçaktan pilot aracılığıyla aldıkları bilgiler çerçevesinde karar verirler.

D. B. Cooper’ın Gizemli Hikayesi

Boeing modelleri arasında ilk APU’ ya sahip olan, ilk ciddi yorulma testinden geçen Boeing-727 ayrıca havacılığın en sansasyonel olaylarından biri olan kaçırılma olayında yerini almıştır. Çünkü bu olay ticari havacılık tarihinde hiçbir çözüme ulaşamamış tek uçak kaçırma vakasıdır.

Kaçırma Olayı Nasıl Gerçekleşti?

24 Kasım 1971’de Portland – Seattle arası sefer yapacak olan Northwest Havayollarına ait Boeing 727-100 model uçağın yaklaşık 30 dakika sürecek uçuşu için kendini Dan Cooper olarak tanıtan olayın asıl kişisi nakit para ile tek yön bilet aldı. Siyah kravat, beyaz gömlek giyen ve elinde tuttuğu siyah çantası ile orta yaşlarda, sessiz gözüken Dan Cooper hiçbir şekilde dikkat çekmiyordu. Koltuğuna yerleştikten sonra uçak daha havalanmadan önce kendine içecek sipariş etti. Siparişi getiren kabin memuruna bir not kağıdı uzattı. Notun içinde üzerinde bomba taşıdığını, nakit 200.000 $ ve 4 paraşüt istediği yazıyordu. Talebi alan Pilot William Scott hemen yetkili kişilerle Hava Trafik Kontrolörleri vasıtasıyla iletişime geçti ve dönemin Northwest Orient başkanı Donald Nyrop fidyeyi ödemeyi kabul etti. Uçak Seattle’a iniş yaptı ve Dan Cooper’ın talepleri karşılandı. Bu sırada Dan Cooper, tüm yolcuların inmesine izin verdi ve sipariş ettiği içeceğin ücretini ödedi. Daha sonra uçak Meksika’ya gitmek için havalandı fakat durumdan şüphelenen Dan Cooper, Columbia Nehri üzerindeyken arka kapıyı açarak aşağıya atladı. Olaydan sonra FBI detaylı araştırma yapmasına rağmen sadece nehrin kenarında Dan Cooper’a verilen paranın bir kısmını buldu. Hala gizemini koruyan bu olay 2016 yılında tamamen sonlandırıldı. Olaydan Ne Ders Çıkarıldı?

Bu olayı duyan imalatçılar “Cooper Vanası” adlı bir vana ürettiler. Küçük bir mandal şeklinde ve yaylı bir sisteme sahip olan bu vana hava basıncı sayesinde uçak havalandığında kapının sıkışıp tamamen açılmasını engeller. Böylece buna benzer bir olayın olası tekrarının önüne geçilmiş olundu. İlerleyen zamanlarda Cooper Vanası FAA tarafından bu tip kapıya sahip olan uçaklar için zorunlu hale getirildi.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com