resmin alt tagı

Bir Pilot ATC Talimatını Reddedebilir Mi?

Havacılıkta iletişim uçuşların emniyetlerini sağlamak açısından önemli bir yere sahiptir. Kule kontrolörleri ile pilotlar arasında iletişim olduğu gibi yer hizmetleri çalışanları ile kule arasında da olabilir. Uçakların havada ve apronda güvenli hareket etmelerini düzenleyen ve koordine eden hava trafik kontrolörleri (Air Traffic Control-ATC) tarafından organize edilir.

Pilot ve ATC Arasında İletişim Nasıl Sağlanır?

Hava trafik kontrolörleri gerekli koordinatları ve yapılması gerekenleri pilotlara telsiz konuşmaları sayesinde iletirler. Pilotlar da aynı bu yöntemle yapacakları alçalma ve yükselme isteklerini, havada gördükleri ekstrem durumları, rota değişiklikleri gibi durumları telsizler sayesinde kulede çalışan kontrolörlere iletirler. Her kontrol kulesinin telsiz koordinatları farklı olduğundan pilotlar hava da bulundukları kule koordinatlarına uçağın telsiz sistemini bağlayarak güvenli ve anlaşılır konuşmaları sağlamış olurlar. Doğru telsiz kanalına bağlanmak ve iletişimin anlaşılır olması hem pilotlar hem de kule için oldukça önemlidir.

Pilotlar ATC Talimatlarını Reddedebilir Mi?

Kule tarafından verilen alçalma, daha yüksek bir feet yüksekliğe çıkmak, rota değişikliği yapmak, türbülanstan kaçınma gibi talimatlara pilotlar güvenli bir uçuş sağlamak için uymak zorundadır. Çünkü, pilotlar sadece etrafında olan durumları görebilmektedir, fakat kule kontrolörleri çalıştıkları sistemlerde bölgede radara giren tüm uçakların bilgilerini görebilmektedirler. Fakat bazı acil durumlarda pilotlar verilen talimatların doğru olmadığını veya tehlikeli durum oluşturabileceğini düşündükleri zaman kule talimatlarını gözden geçirilmesi için geri gönderip veya tamamen talimatlara uymama gibi bir hakka sahiptirler. Bu gibi acil durumlarda uyulmayan talimatlar hızlı bir şekilde gerekçesi ile birlikte hava trafik kontrolörlerine geri iletilir. Hava trafik kontrolörleri ile pilotların koordineli çalışması uçuş emniyeti için önem arz etmektedir. Çalışanlar zaman zaman birbirlerinin yanlışlarını düzeltme veya eksiklerini kapatma hakkında sahiptirler.

Radarlar Uçan Uçakları Nasıl Tespit Ederler?

Radar kelimesi Türkçedeki radyo ile arama ve mesafeleri tespit etme anlamına gelen ‘’Radio Detecting and Ranging’’ İngilizce kelimelerinin kısaltmasından gelmektedir. Bir cismin mesafesini, pozisyonunu, yönünü, hareketini, açısını ve hızını bulmak için spesifik olarak elektromanyetik dalgalardan oluşan radyo dalgaları kullanılır.

Radarlar Uçakları Nasıl Tespit Ederler?

Radarların kullanılması ile birlikte havacılık sektöründe daha güvenilir ve kontrollü uçuşlar gerçekleştirilmeye başlandı. Radarların çalışma prensipleri 2 olaya dayanmaktadır; yayma fazları ve dinleme fazları. Çalışma prensibine bakıldığında radarlar yaklaşık saniyenin milyonda biri gibi kısa bir süre aralığında etrafına dalga darbesi yayma işlemi gerçekleştirir. Yayma fazından sonra hemen dinleme fazına geçerek yayılan dalgaların geri dönüp dönmeyeceğini bekler. Bu yayma ve dinleme fazları sürekli olarak birbirini takip eder. Radardan yayılan dalgaların geri dönmesi dahilinde radarın işletim sistemi tarafından dalganın ne kadar sürede ve nasıl döndüğüne dair bilgiler hesaplanarak dalganın çarptığı cismin istenilen verileri elde edilir.

Radarlar Sayesinde Uçakların Hangi Bilgilerine Sahip Olunabilir?

Radarların gelişmişlik seviyeleri ve kullanım alanlarına göre hesaplayabildikleri veriler değişiklik göstermektedir. Çok gelişmiş ve sivil havacılıkta kullanılan birçok radar uçakların hızlarını, yönlerini, konumlarını, açılarını ve yerden yüksekliklerini hesaplayabilmektedirler. Radarın kullanılma alanlarına göre yalnızca istenilen bilgileri hesaplamaları, bu verileri kontrol eden çalışanlar için hem kafa karışıklığını önlemiş hem de kontrolörlere kolaylık sağlamış oluyor.

Uçaklar Radarlara Yakalanmadan Uçabilirler Mi?

Yolcu ve savaş uçakları havadayken gönderilen radyo dalgalarını sektirerek göndericisine ulaştırması ile radar alanına girmiş olur. Radar alanında olan tüm hava araçlarının tespit edilmesi zaman zaman askeri alanlarda sorunlar çıkartabilmektedir. Bu sorunların üstüne Amerikalı bilim insanları radyo dalgalarını hapseden ve geri gönderilmesini engelleyen yüzeylerle kaplı Hayalet Uçaklar geliştirdiler. Bu radyo dalgalarını hapsetme olayı, uçağın alt tarafında bulunan radyo dalgası emiciler ve dalga emici yüzeyler sayesinde gerçekleşmektedir. Zaman zaman bu emicilerin eksik kalmasıyla hayalet uçakların da yerleri tespit edilebilmektedir. Bu yüzden havada %100 oranında tespit edilemeyen bir hava aracı vardır demek yanlış olacaktır.

Bir Uçağın En Pahalı Parçası Nedir?

Uçakların kokpit göstergelerinden motorlarına, kabin içi aydınlatmalarından emniyet kemerlerine kadar her parçasının ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bu husustan yola çıkarak uçağın her parçası oldukça önemlidir demek mümkündür. Fakat maliyet gereği uçakların fiyatlarını büyük oranda arttıran belirli parçalar bulunmaktadır. Bu parçaları sıralamak gerekirse:

  • Uçak motorları
  • Kokpit içi göstergeleri
  • Uçak kanatları
  • Yakıt tankları, şeklinde örnek verilebilir.

Uçağın En Pahalı Parçası Nedir?

Uçaklarda bulunan motorlar uçağın en önemli parçalarından olmakla birlikte aynı zaman da uçağın en pahalı parçalarıdır. Bir uçağın havalanabilmesi ve hareket gücünü sağlaması için motorlar olmazsa olmazlar arasında gelir. Bundan dolayı bir uçağı motorsuz bir şekilde havada uçarken düşünmek imkansızdır. Uçak motorları uçakların satış maliyetlerinin yaklaşık %25-%30’unu oluştururlar. Yaklaşık olarak 30-45 milyon dolar skalasında olan uçak motorları, üretici firmaların en fazla maliyet ayırdıkları bölümleri oluşturur.

Uçaklar Hurdaya Çıktığında Ne Olur?

Uçaklar belirli bir uçuş yılını doldurduktan veya kırıma uğradıktan sonra hurdaya ayrılabilir. Uçakların hurdaya ayrılması durumda uçak çöplükleri denilen yerlere götürülürler. Havayolu şirketi uçakları bu alanlara götürmeden önce zaman zaman sağlam parçalarını söküp başka uçaklarda kullanma veya satışa çıkarma hakkına sahiptirler. Uçaklar hurda alanına geldiklerinde kalan parçaları sökülüp makul fiyatlarda satılabilmektedir. Örneğin, bir uçak motoru hurdaya çıktığında yaklaşık 3 milyon dolara alıcı bulabilmektedir. Bu sebepten dolayı uçak parçası hurdacılığı da havacılık sektöründe kazanç sağlayan alanlardan sayılmaktadır.

Yangın Söndürme Uçaklarından Atılan Kırmızı Sıvı Nedir?

Orman yangınları, kontrol altına alınamayan alevler ve yer ekiplerinin müdahale etmekte zorlandığı yangınlarda genel de yangın söndürme uçaklarına veya helikopterlerine ihtiyaç duyulur. Havadan yapılan müdahale ile alevler daha kolay kontrol altına alınıp daha kısa sürede yangın söndürülebilmektedir. Yangın uçakları ve helikopterleri yangının üzerine veya çevresine tek seferde binlerce hatta on binlerce litre su bırakabilmektedirler.

Söndürme İşleminde Kullanılan Su Neden Kırmızı Renklidir?

Yangın söndürme uçaklarında alevleri söndürmek için tamamen su kullanılmaz. Yangınların üzerine bırakılan karışımın yalnızca %70-%75’ini su oluşturur. Geriye kalan yüzdelik dilimin %10-%15’i gübre ve %5-%10’unu kimyasal maddeler oluşturur. Bu karışımın asıl rengi kırmızı değildir. Kırmızı renk pigmenti bırakılan karışımın hangi alanlara ulaştığı konusunda ekiplere yol gösterici olmasından dolayı sonradan karışıma eklenir.

Yangın Söndürme Uçakları Ne Kadar Etkili?

Yangın söndürme olaylarına bakıldığında, yangın söndürme uçakları aslında yangını söndürmez. Yangını söndüren kara ekipleridir. Yangın söndürme uçakları, yangının daha geniş alanlara yayılmaması ve alevlerin yavaşlaması için görev yaparlar. Yangın söndürme uçaklarının bıraktığı sıvı içerisinde bulunan gübre ve diğer kimyasal maddeler aslında bir tür yangın geciktiricidir. Karışımın içinde bulunan su da bu kimyasalların ve gübrelerin alana yayılmasına yardımcı olmaktadır.

Yangın Geciktiriciler Nasıl Çalışır?

Gemi limanı, orman ve buna benzer büyük yangınların en büyük sorunlardan biri de hızlı bir şekilde çevre alanlara yayılıp kontrol altına alınmayı zorlaştırmasıdır. Bu durumlarda kara ekipleri havadan destek talebinde bulunabilirler. Bu talebe istinaden havadan yangın alanı ve çevresine yangın uçakları ve helikopterleri sayesinde havadan yangın söndürücü/geciktirici sıvılar bırakılır. Yangın geciktirici sıvının içerisinde bulunan gübre ve kimyasal maddeler sayesinde alevlere karşı bir barikat oluşturulmuş olur.

Yangın geciktirici bölgesine ulaşan alevler sıvı ile karşılaştıklarında yayılmalarında yavaşlama zaman zaman da durma gözlemlenebilir. Yangın geciktiricilerin çalışma prensibi, içerisinde bulunan selüloz gibi maddelerin ısı ile erimeye başlayarak havaya su buharı yaymasıdır. Su buharının havaya verilmesi alevleri yavaşlatmakta ve zaman zaman durdurmaktadır.

Yangın Söndürme Uçakları Alevler Üzerinde Ne Kadar Etkili?

Yangın söndürme uçakları bırakmış oldukları geciktirici/söndürücü sıvı ile yangınlar üzerinde oldukça büyük bir etkiye sahiptir. Yapılan yangın söndürme araştırmalarına göre havadan bırakılan geciktirici sıvının, yangının kontrol altına alınmasındaki etkisi yalnız su ile söndürme işlemine göre 2 kat daha fazla avantaj ve ekstra zaman sağlamaktadır. Bu avantajlardan dolayı kara ekipleri havadan gelecek yardım talebini gerekli durumlarda istemektedirler.

“Uçakta Doğan Bebek Dünya Vatandaşı Olur” Efsanesi Gerçek Midir?

Uçuş sırasında doğum ihtimali çok düşük olsa da havayolu şirketlerinin izlemiş oldukları prosedürleri geçip uçağa alınan hamile kadınların zaman zaman uçakta doğum yaptığı haberleri kayıtlara geçmiştir. Örneğin bayrak taşıyıcı havayolu olan Türk Hava Yolları’nda hamile kadınlar için uygulanan prosedürde, 28. Hafta ile 35. Hafta arasında olan bebekler için doktordan ‘uçabilir’ raporu alınmış hamile kadınlar uçağa kabul edilebilmektedir. 36. Haftasını tamamlamış hamile kadınlar ise uçağa kabul edilmemektedir.

Uçakta Doğan Bebek Dünya Vatandaşı Mı Olur?

Kulaktan kulağa gelen bir bilgi de uçakta doğan bebeğin dünya vatandaşı olacağı ve tüm ülkelere vizesiz seyahat edebileceği yönündedir. Fakat bu bilgi maalesef ki doğru değildir. Uçakta doğan bebek dünya vatandaşı olmaz. Uluslararası kurallara göre ‘dünya vatandaşı’ diye bir kavram yoktur. Bu sebepten ötürü uçakta doğan bebeklerin tüm ülkelere vizesiz seyahat hakkı da bulunmamaktadır.  Eğer yurt dışı uçuşlarda bir bebek doğduysa, doğduğu hava sahasında bulunan prosedürler çerçevesinde vatandaşlığı verilecektir. Bu durumda uçakta doğan bebek, doğduğu hava sahasında bulunan ülkenin vatandaşlığını alabileceği gibi bazı ülkelerde bulunan kurallar gereği kalkış havalimanının bulunduğu ülkenin vatandaşlığı veya varış havalimanının bulunduğu ülkenin vatandaşlığını da alabilmektedir.

Uçakta Doğan Bebeklere Avantajlar Sağlanıyor Mu?

Uçakta doğan bebeklere havayolundan havayoluna değişiklik gösterebilmek üzere hayatı boyunca bedava seyahat hakkı gibi avantajlar sağlanabilmektedir. Ayrıca uçakta doğan bebeklerin gelecek hayatlarına katkı sağlamak amacıyla eğitim masrafları da seyahat edilen havayolu tarafından karşılanabilmektedir.

Uzay Turizmi Nedir? Örnekleri Nelerdir?

İnsanlığın doğuşundan bu yana gökyüzü ve uzay, canlılar tarafından merak edilmiş ve keşfedilmeye çalışılmıştır. Birçok insanın gökyüzüne çıkma hayalleri hatta gökyüzünü aşıp uzayın derinliklerinde olanları keşfetme istekleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri çalışmalar havacılık ve uzay sektörüne yadsınamayacak katkılar sağlamışlardır. Günümüzde gittikçe popülerleşen uzay turizmi bu çalışmaların sonucu niteliğinde değerlendirilebilir.

Uzay Turizmi Nedir?

Uzay turizmi; eğlence, iş, keşif ve buna benzer amaçlar doğrultusunda atmosferin dışına yapılabilecek seyahatleri tanımlamaktadır. Uzay turizmi ile atmosferin dışına çıkan ve geri dünyaya dönen insanların düşüncelerini, gözlemlerini ve bakış açılarını diğer insanlarla dijital ortam üzerinden paylaşması, evrenin keşfedile bilirliği ve farklı gezegenlerde olan olayları daha kolay anlamak için de katkı sağlamış oluyor. Uzay turizmi kendi içerisinde eğlence ve gözlem olarak ikiye ayrılıyor. Gözlem yapılacak uzay turizmi aynı zamanda astro turizm olarak da isimlendirilebiliyor. Astro turizm; atmosfere güneş tutulması, ay tutulması, roket fırlatışlarını izlemek için gerçekleştirilen turizm seçeneği olarak biliniyor.

Uzay Turizmi Yolcuları

Bulunduğumuz tarihe kadar birçok kişi uzay turizmi düzenleyen ve gerçekleştiren şirketler ile birlikte uzaya çıkmıştır. Yapılan yolculuklar çok uzun sürmese de yolcuların yorumları diğer insanların uzaya karşı olan meraklarını fazlasıyla arttırmıştır. Uzay turizminine katılan yolculardan bazıları:

  • Dennis Tito (28 Nisan- 6 Mayıs 2001)
  • Mark Shuttleworth (25 Nisan-5 Mayıs 2002)
  • Gregory Olsen (1 Ekim-11 Ekim 2005)
  • Anuşe Ansari (18 Eylül- 29 Eylül 2006)
  • Charles Simonyi ( 7 Nisan- 21 Nisan 2007)

Herkes Uzay Turizmi Yapabilir Mi?

Uzaya çıkma fikri herkes tarafından kulağa çok ilginç gelmesiyle birlikte uzay turizmine olan talebi de arttırıyor. Akıllara gelen ilk sorulardan birkaç tanesi de ‘’Herkes uzaya çıkabilir mi?’’ , ‘’Uzaya çıkmanın maliyeti ne kadar?’’ şeklinde oluyor. Uzaya çıkmadan önce yapılacak fiziki testleri geçmek uzaya çıkmak için yeterli oluyor. Farklı herhangi bir ön koşul aranmıyor. Uzay turizmi sırasında yaşanabilecek herhangi bir probleme karşı yolcu veya yolcuların yanında uçuş mürettebatı da bulunuyor. Fakat tahmin edilebileceği gibi uzaya çıkmanın maliyeti epeyce fazla bir miktar gerektiriyor. Uzay turizmi gerçekleştirmek isteyen kişilerden şirketler 200.000 dolarlık bir ön ödeme miktarı talep ediyorlar. Geçilecek testlerin ardından talep edilen ücret milyonları bulabiliyor.

Tarihin En Gizemli Hava Korsanı D. B. Cooper Kimdir?

Ticari havacılık sektöründe çözülememiş tek hava korsanlığı olayı olarak bilinen D. B. Cooper, 24 Kasım 1971 tarihinde Dan Cooper takma adıyla bilet alıp Boeing 727 uçağına binen kimliği belirsiz bir adamın uçağı kaçırması ve ardından uçaktan paraşütle atlayıp kayıplara karışması ile kayıtlara geçmiştir. 24 Kasım tarihinde öğleden sonra havalanan Boeing 727 tipli yolcu uçağı Amerika Birleşik Devletleri, Portland ve Seattle arasındaki hava sahasında bulunan alanda kimliği belirsiz bir şahıs tarafından kaçırılmıştır. Kimliği belirsiz bu şahıs uçaktan fidye olarak 20.000 $ alarak paraşütle uçaktan atlamış ve kayıplara karışmıştır. Bu yaşanan hava korsanlığı olayından sonra FBI uzun süren çalışmalar yapsa da kimliği belirsiz kişiye ulaşamamıştır.

Yapılan çalışmalar sırasında birçok FBI ajanına göre kimliği belirsiz kişi tehlikeli irtifa seviyesinde uçaktan atladığı için hayatını kaybettiğini düşünmüştür. Fakat bu senaryo kimliği belirsiz kişiden herhangi bir iz veya kalıntı bulunamadığı için tam anlamıyla geçerli sayılmamıştır. FBI çalışmalarını tam 49 yıl boyunca devam ettirmiş, bu davaya ilişkin toplam 60 cilt dava dosyası oluşturulmuştur. Tüm çalışmalar sonucunda takma adı Dan Cooper olan şahıssa dair herhangi bir bilgi bulunamamıştır.

Uçağın Kaçırılma Anı

Takma adı Dan Cooper olan kimliği belirsiz kişi, 24 Kasım 1971 tarihi Şükran günü arifesinde Portland şehrinden Seattle şehrine yaklaşık 30 dakika sürecek yolculuk için Portland Uluslararası Havalimanında bulunan Northwest Airlines’a ait bilet satış noktasından nakit para ile tek yön bir bilet aldı. Orta yaşlı olarak nitelendirilebilecek bu kişinin yanında siyah bir ataşe çanta bulunuyordu. Siyah kravatlı beyaz gömlekli bu kişi uçağa bindikten sonra koltuk numarası olan 18C’ye yerleşti. Uçak kalktıktan sonra Cooper küçük bir kâğıda yazmış olduğu notu ona en yakın olan kabin görevlisine uzattı. Kabin görevlisi kendisine numarasını verdiğini düşündüğü için notu okumadan çantasının içine koymuştu. Fakat Cooper kabin görevlisinin yanına giderek kulağına ‘’Notu okusanız iyi olur hanımefendi. Yanımda bir bomba taşıyorum.’’ Cümlelerini söyledi. Cooper ardından kabin görevlisinin yanında oturmasını isteyerek kadına çantasında taşıdığı bombayı gösterdi.

Bu yaşanan durumun ardından kabin görevlisine dönerek ‘’Devredilebilen 20.000 Amerikan dövizi, 4 adet paraşüt ve varış havalimanında yakıt ikmali yapabilmek için bekleyen bir yakıt kamyonu’’ istediğini dile getirdi. Bu istekleri duyan kabin memuru durumu kokpite giderek pilotlara iletti. Durumu öğrenen pilotlar hemen hava trafik kontrolörleri ile iletişime geçerek durumu en ince ayrıntısına kadar onlara ilettiler. Havayolu şirketinin başkanı durumu öğrenip isteklerin kabul edildiğini ve uçuş personellerinin Cooper’ın dediklerine uymaları gerektiği konusunda talimatı pilotlara iletti. Fidyecinin istedikleri hazırlanana kadar uçak varış havalimanı çevresinde 20 dakika daireler çizerek tur attı.

Fidyecinin isteklerinin tamamlanması ardından uçak Seattle kentindeki havalimanına indi. Uçak, yolcuların boşaltılmasının ardından Cooper’ın isteği üzerine tekrardan Mexico City’e doğru havalanmak üzere pist başına geldi. Havalanan uçaktan paraşütle atlayıp kayıplara karışan Dan Cooper’dan sadece uçakta bırakmış olduğu kravatı kaldı.

Fidyecinin istediği paralar önceden San Francisco Federal Bankası tarafından hazırlandığı için Cooper’a verilen 10.000 adet 20 dolarlık kâğıt paraların seri numaraları sisteme kaydedilmişti. Yaşanan bu korsanlık olayından sonra banka fidye olarak verilen paralarının seri numaralarını şirketler ve kamuoyu ile paylaştı.

Yaşanan bu korsanlık olayından sonra bir daha Dan Cooper’ı gören olmadı.

Full Elektrikli Uçak Var Mıdır?

Elektrik ile çalışan model uçaklar üretilmiş ve 1970’ten bu yana gökyüzü semalarında uçmaktadırlar. İlk insanlı elektrikli uçak ile uçuş deneyimi 1973 yılında gerçekleşmiştir. Günümüz havacılığında bulunan elektrikle çalışan insanlı uçaklar geliştirilme aşamasındaki prototiplerden oluşmaktadır. Ayrıca batarya gücüyle çalışan birçok insansız hava aracı ve drone havacılık sektöründe hızla gelişim göstermektedir.

Elektrikli Uçaklar Hızlı Mıdır?

İngiliz uçak motoru üreticisi Rolls-Royce, test uçuşlarını tamamladığı elektrikli uçağı ile havacılık tarihinde yeniliklere imza attı. Ayrıca test uçuşlarında 3 farklı dünya rekorunu kırarak Rekorlar Kitabı’na da girmeye hak kazandılar. İngiliz şirket, tasarlamış oldukları %100 oranında elektrikle çalışan uçak motoru ile en hızlı sürate çıkmayı ve en iyi tırmanışı yapmayı başardılar. Şirketin tasarlamış olduğu bu elektrikli uçak ‘En Hızlı Elektrikli Araç’ olarakta kayıtlara geçti.

Elektrikli Uçakların Havacılığa Faydası Neler Olacak?

Günümüzde yolcu uçaklarında tamamen elektrikle çalışma prensibine rastlanmasa da yakın gelecekte hava araçlarının %100 elektrik verimi ile çalışması planlanmaktadır. Elektrikli uçakların havacılık sektörüne girmesiyle, günümüz uçaklarından atmosfere salınan karbon oranında büyük bir düşüş yaşanacaktır. Planlanan çalışmalar sonucunda sera gazı emisyonlarının %40’ın altına düşmesi beklenmektedir. Elektrikli uçak üzerinde çalışmalar yapan şirketlerin açıklamış olduğu rakamlar çerçevesinde 2050 yılında tüm emisyonlarda %80’lik bir düşüş yaşanacağı planlanmaktadır.

En Çok Yolcu Kapasitesi Bulunan Elektrikli Yolcu Uçağı

21 Mayıs 2020 tarihinde ABD’nin Washington eyaletinde gerçekleşen en geniş kapsamlı elektrikli yolcu uçağı, ilk kez gökyüzü ile buluşmuştur. Cessna karavan tipli uçak ilk üretildiğinde elektrikli bir motor ile çalışmıyordu. Uçak üzerinde yapılan çalışmalar ardından uçağa elektrikle çalışan motorun monte edilmesinden sonra uçak yoğun bir test sürecinden geçti. Uçağın yolcu kapasitesi toplam 9 kişiydi, fakat test uçuşları yalnız pilot tarafından gerçekleştirildi. Yapılan test uçuşu toplam 30 dakika sürdü ve %100 elektrikle çalışan uçak maksimum 183 kilometrelik sürate ulaştı.

 

 

 

Yer Hızı ve Hava Hızı Arasındaki Farklar Nedir?

Yer hızı (Ground Speed) uçağın yere göre hızını belirtirken, Hava hızı (Air Speed) uçağın havaya göre olan hızını ifade etmektedir. Yani yer hızını daha basit biçimde ifade etmek gerekirse:

  • Uçağın hızı + Hava akımlarının hızı = Yer Hızı şeklinde ifade edilebilir.

Bu formülden yola çıkarak, uçağın rüzgârın tersi yönde uçması durumunda yer hızında düşüş, uçağın rüzgâr yönünde uçması durumunda yer hızında artış görüleceği kolaylıkla anlaşılabilir.

Dünyanın kendi etrafında dönüş hareketi dolayısıyla hava akımları genel de batıdan doğuya doğru hareket eder. Bundan dolayı İstanbul’dan Tokyo’ya giden bir uçak yaklaşık 10 saat uçuş gerçekleştirirken, Tokyo’dan İstanbul’a dönen bir uçak 13 saatlik bir uçuş gerçekleştirmektedir. Dünya üzerinde en güçlü ve sert esen hava akımlarına İran ile Hindistan arasında kalan bölgede rastlanmaktadır. Uçaklar zaman zaman jet stream’e maruz kalabilirler.

Hava hızı ise, uçağın seyrüsefer sırasında burun ve kuyrukta oluşan hızlarının toplanması ile bulunur. Yüksek feetlere çıkıldıkça hava hızının ölçülmesinde hata yapılabileceğinden hava hızını mach birimi ile ifade etmek ve ölçmek pilotlar için daha sağlıklı olmaktadır.

Jet Stream Nedir?

Jet stream, rüzgâr hızı 60 knots’tan fazla olan ve genel olarak 1500 nm. uzunluğunda 12000 ft yükseklikte oluşan sert hava akımlarıdır. Atmosferde troposfer katmanında görülürler. 100 knots ’ta görülme olasılıkları çok fazladır. 200 knots üstüne çıktıkları çok nadirde olsa kayda geçmiştir. Geçmişte Asya ve Japonya bölgelerinde 300 knots’lık jet streamler bildirilmiştir. Ayrıca jet streamler, yatay düzlemde yüksek sıcaklık ve ısı değişimlerine sebep olurlar. Bu açıdan pilotlar için tehlikeli olaylar arasında yer alırlar.

Uçakta Basınç Travması Nedir?

Basınç travması, dış ortamda basınç değişimleri farkından dolayı oluşan basıncın orta kulak ve sinüsler tarafından dengelenememesi durumunda ortaya çıkar. Yolcular, uçak seyahatlerinde, özellikle de iniş ve kalkış sırasında basınç travması yaşayabilirler. Orta kulakta oluşan basınç değişimi zaman zaman kulak zarının yırtılmasına sebep olabilir.

Basınç Travması Neden Olur?

Uçağın inişi sırasında kulakta bulunan kulak zarı içeriye doğru esner. Kulak zarının kulak içine doğru esnemesi durumunda kulak içinde basınç farkı oluşur. Bu basınç farkından dolayı kulak içinden başlayarak kafatasına yayılan bir ağrı gerçekleşir. Uçaklarda inişte gerçekleşen basınç değişiminin aksine kalkışlarda kulak içindeki hava, dışarı verilip basınç değişimine adapte daha kolay sağlanmaktadır. Uçakta yaşanan basınç travması daha çok yolculuğa; nezle, grip, sinüzit ve boğaz ağrısı gibi şikayetlerle gelmiş kişilerde görülmektedir. Bu gibi sağlık durumlarında insan vücudu basınç değişimine uyum sağlamakta zorlanabilmektedir.

Uçakta Bebekler ve Çocuklar Neden Çok Ağlarlar?

Bu durum zaman zaman uçağa ilk defa binme, uçaktan korkma, kabin içinde sıkılma gibi durumlar yüzünden oluşsa da büyük bir oranda basınç travmasına bağlı durumlarda yaşanmaktadır. Uçakla seyahat edecek çocuklar veya bebekler basınç değişimlerine, normal bir insan vücuduna göre daha uzun sürede uyum sağlayabilmektedirler. Bebekler ve çocuklar, bu durumdan dolayı basınç değişimiyle ortaya çıkan basınç travmasının yapmış olduğu ağrı ve acıya karşılık bu durum geçene kadar ağlayabilmektedirler. 3 yaş altı çocukların kulak enfeksiyonu gibi hastalıkları olması durumunda seyahat etmeleri önerilmez.

Basınç Travmasından Nasıl Korunabiliriz?

Uçakta oluşacak basınç travmasına karşı alınabilecek önlemler arasında en popüler olanları; sakız çiğnemek ve su içmektir. Bunun sebebi, sakız çiğnerken ve su içerken çene kaslarının çalışıp östaki borusunu açarak kulak içerisindeki basıncı dengelemesinden kaynaklıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonu ile seyahat edecek yolcuların, yolculuk öncesinde üst solunum yollarını rahatlamak amacıyla deniz suyu veya burun içi spreyler kullanabilirler.

Valsalva Manevrası Nedir?

Uçakta basınç travması yaşadığını fark eden yolcular Valsalva manevrasını uygulayabilirler. Valsalva manevrası, burun deliklerinin kapatılarak derin derin nefes alınması ile kulaklara hava gönderilmesi olayıdır. Fakat bu manevra bilinçsizce ve her basınç hissedildiğinde değil sadece iniş sırasında yapılması gereken bir harekettir. Bilinçsizce ve sıklıkla yapılan manevralar sonrası kulağa çok fazla hava gönderip kulak zarı delinebilir.

 

Uçaklarda Cenazeler Nasıl Taşınır?

İnsanlar ve havacılık sektöründe çalışanlar için büyük bir hasiyetle yapılan uçakta cenaze taşıma işleminin önceden belirlenmiş kuralları bulunmaktadır. Cenazelerin kısa sürede, bulunduğu konumlardan istenilen konuma götürülmesi için havayolu taşımacılığı sıklıkla tercih edilmektedir.

Yurt İçi Uçuşlarda Cenaze Taşınması

Yurt içi uçuşlarda yapılacak cenaze taşınmasına yönelik oluşturulmuş belirli kurallar mevcuttur. Havayolu taşımacılığını sağlayacak şirket tarafından cenaze hakkında detaylı bilgiler istenmektedir. Örneğin; kişinin nerede ve nasıl öldüğü, herhangi bulaşıcı bir hastalık barındırıp barındırmadığı gibi hususlar şirket tarafından kayıt altına alınmaktadır. Yurt içi uçuşlarda gerçekleşecek cenaze taşımacılığında, tabutun herhangi bir sızdırma yapmayacak şekilde olmasına, kapağının açılmayacak derecede sabitlenmiş olmasına ve tabutun kırılmayacak, çatlamayacak malzemelerden yapılmış olmasına özellikle dikkat edilmektedir. Cenazenin tabut içerisinde içeriye veya tabut dışına herhangi bir koku veya sızıntı yapmayacak şekilde sarılması gerekmektedir.

Yurt Dışı Uçuşlarda Cenaze Taşınması

Yurt dışı uçuşlarda cenaze taşınması yurt içi uçuşlara nazaran daha sıkı ve daha çok kural barındırmaktadır. Öncelikle belirlenmiş kurallar arasında, cenazenin çinko, metal ya da kurşun bir tabut içerisinde taşınması gerekmektedir. Bu kural sağlanamadığı takdirde sağlam bir ahşap tabut içerisinde sızdırma yapmayacak şekilde sarılmış cenazeler de yurt dışı uçuşlarına kabul edilebilmektedir.

Havalimanında Cenaze Görmek Mümkün Müdür?

Cenazelerin havalimanının belirli yerlerinden kabulünden sonra uçağa taşınana kadar havalimanı içerisindeki insanlar tarafından görülememesi en dikkat edilen unsurlardan biridir. Cenazenin havalimanına kabulünden sonra uçağa taşınması sırasında cenaze nakil aracı, ambulans, üstü kapalı bagaj taşıma aracı ve traktörler kullanılabilmektedir. Yolcular uçağa alınmadan ve bagajlar uçağa yüklenmeden önce cenazeler uçağa yüklenmektedir. Ayrıca belirlenen kurallar çerçevesinde, cenazelerin üstüne herhangi bir şey koymak veya tabutları üst üste koymak yasaktır. Yolcular bu önemlerden dolayı havalimanı içerisinde veya apronda tabut veya cenaze göremezler.

Virga Nedir, Nasıl Olur?

Virga Nedir, Nasıl Olur?

Virga, Latinceden dilimize gelen ‘Ağaç dalı’ anlamına gelen bir kelimedir. Virga kısaca yağmur bulutlarından düşen su taneciklerinin yeryüzüne düşmeden önce buharlaşması olayıdır. Virga yere ulaşmadan buharlaştığı için tam olarak bir yağmur olayı olarak tanımlanamaz. Fakat pilotlar havada yaşanacak herhangi olumsuz bir durumun önüne geçmek amacıyla uçuş planlamalarını bu bulutlardan etkilenmeyecek şekilde yaparlar. Bu sebepten dolayı havacılıkta bu olay yağış olarak değerlendirilmektedir.

Virga Nasıl Oluşur?

Virga, bulutlardan yeryüzüne düşen yağmur damlalarının yere ulaşmadan önce daha aşağıda bir seviyede bulunan daha sıcak ve kuru hava kütlesi ile karşılaşması sonucu buharlaşarak gaz haline geçmesi olayıdır. Bu doğa olayının gerçekleşmesi için yeryüzünde ve gökyüzünde belli bir nem seviyesinin olması gerekmektedir. Yeryüzünden veya havada uzaktan bakıldığında bulutların altında ağaç dallarına benzeyen bir görüntü oluşturduğu için Latince ağaç dalı anlamına gelen Virga ismiyle tanımlanmıştır.

Virga Nerelerde Görülür?

Virga, çöllerde ve ılıman iklim bölgelerinde sık görülen bir doğa olayı olarak tanımlanabilir. Bu doğa olayı daha çok cirrocumulus, altocumulus, altostratus, nimbostratus, stratocumulus, cumulus ve cumulonimbus olarak isimlendirilen yağmur bulutlarında görülür. Yaz aylarında görülme olasılığı diğer mevsimlere göre daha yüksektir. Dünyada görüldüğü gibi dünya dışı gezegenlerde de virga oluşumu gözlenmiştir. Venüs gezegeninin atmosferinde bulunan sülfürik asit yağmuru, yüzeyde bulunan yüksek ısı nedeniyle yeryüzüne ulaşmadan buharlaşır. Bu olayın sonucunda dünyada gerçekleşen virga olayına benzer bir doğa olayı yaşanmaktadır. Ayrıca NASA tarafından gözlemlenen, Mars gezeninde oluşan bir kar vigrası da kayıtlara geçmiştir.

Virga Uçuşları Etkiler Mi?

Virga tehlikeli olmayan doğa olayları arasında değerlendirilir. Fakat pilotlar virga olayından kaçınmak için rotalarında değişiklik yaparlar. Bu kaçınmanın sebebi virga bulutlarında oluşacak türbülans değil, gerçekleşebilecek farklı herhangi bir acil durum olayının yaşanmamasından kaynaklıdır. Zaman zaman virga bulutlarının oluşturduğu hava şartları doğru tahmin edilemeyebilir. Havacılığın herhangi bir alanında güvenliği tehlikeye atmak kesinlikle kabul edilemez olduğundan her koşul detaylı bir şekilde düşünülmektedir.

 

 

 

 

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com