resmin alt tagı

Quadcopter Nedir?

Quadcopter, döner kanat kategorisine giren bir insansız hava aracı çeşididir. Bu insansız hava aracı çeşidinin dört adet kolu ve pervanesi bulunmaktadır. İçermiş olduğu pervanelerin iki tanesi saat yönünde dönerken diğer iki tanesi saat yönünün tersine dönmektedirler. Bu ters yöne dönme çaprazlama olarak karşısındaki pervane ile gerçekleşir.

Normal dikey kalkış veya iniş esnasında pervaneler eşit hızlarda dönerken, quadcopterin herhangi bir yöne doğru sapması isteniyorsa o yöndeki pervanelere daha fazla tork verilerek hareket sağlanmış olunur.

Quadcopter ’de Neden Dört Adet Pervane Bulunur?

Quadcopterleri uçurmak için temelde pervane ve motor olmak üzere iki adet komponente ihtiyaç vardır. Motorun pervaneyi döndürmesiyle birlikte birbirine ters yönde bir tork kuvveti oluşur. Bu tork kuvveti sebebiyle quadcopter kendi ekseni etrafında dönmeye başlar. Bunun önüne geçmek için hava aracına minimum iki adet motor yerleştirilmektedir. Yerleştirilen bu motorlar birbirinin tersine dönmesiyle beraber denge sağlanır ve hava aracı sabit bir şekilde konumunu korur.

Quadcopter ’in Kullanım Alanları Nelerdir?

Quadcopter, kendi içerisinde zirai ilaçlama, fotoğrafçılık, sağlık, haritalama ve sportif amaç gibi birçok alanda kullanımı bulunmaktadır.

Uçak Kanadı Ne Kadar Esneyebilir?

Kanat, uçağı havada tutan ve kaldırma kuvveti sağlayan en önemli yapıdır. Kanat kendi içerisinde rib, spar ve stringer gibi çeşitli yapısal elemanlardan oluşmaktadır. Kanata aerodinamik şeklini veren yapı ribtir. Sparlar ise gövdenin altında bulunan “merkez kanat kutusu” noktasında birleşerek uçak gövdesine sabitlenmektedir. Sparlar esnemeye dayanıklılığı artması için “flanş” olarak adlandırılan destek elemanları kullanılır.

Günümüz uçaklarında kanatlar kompozit yapıdan imal edilmektedir. Üretimi zor olmasına rağmen metal yapıya göre sağlamış olduğu hafiflik ve esneklik gibi özelliklerden dolayı daha çok tercih edilmektedir. Normal koşullarda metal yapıdan oluşmuş olan bir kanat yapısı yukarı doğru 5 metre ve aşağı doğru ortalama 1,5 metre esnerken, kompozitten imal edilmiş bir kanat yapısı 8 metreye kadar yukarı esneme sağlamaktadır.

Kompozit Yapı Nedir?

Kompozit, fiziksel ve kimyasal olarak birbirinden farklı, en az iki ya da daha fazla maddeden oluşmuş ve bir araya geldiklerinde oluşmuş oldukları maddelerden farklı özelliklere sahip yapılardır. Temel olarak iki tip madde içermektedir. Bunlar matris ve takviye malzemesidir.

Kompozit malzemelerde takviye elemanlarını bir arada tutan malzemeye matris malzeme denmektedir. Kompozit malzemeler sayesinde tek başına elde edilemeyen esneklik, güç ve dayanım gibi özellikler sağlanmış olunur.

Uçak Yolculukları Sırasında Ne Kadar Yükseklikte Uçulur?

Uçakların uçmuş olduğu irtifa uçak tipine ve yolculuğa göre değişiklik göstermektedir. Uçakların kabini basınçlandırılan ve basınçlandırılmayan olarak ikiye ayrılmaktadır. Kabini basınçlandırılan bir yolcu uçağı için konuşacak olursak uçuş irtifası 30.000 ila 40.000 feet arasında değişiklik göstermektedir. Uçak kabinin basınçlandırılmasının en temel sebeplerinden birisi yüksek irtifadaki atmosfer koşullarından etkilenmemek içindir.

Uçak Kabini Neden Basınçlandırılır?

Uçak yerden yükseldikçe atmosferde birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişikliklere örnek olarak basıncın ve sıcaklığın düşmesiyle beraber oksijenin de azalmasını gösterebiliriz. İnsan vücudu yüksek irtifa ve düşük sıcaklıklarda vücut fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremez. Bu sebeple uçak kabini basınçlandırılır.  Kabin basınçlandırmanın Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından koyulmuş bir sınırı bulunmaktadır. Koyulan bu üst sınır 8.000 feet yani 2.400 metredir. Uçağın her ne kadar irtifası artarsa artsın yani dış basınç ne kadar azalırsa azalsın, kabin içi basıncı 2.400 metre irtifada nasılsa o şekilde kalacaktır.

Uçak Neden Yüksek İrtifalarda Uçar?

Uçuş irtifasının arttırılmasındaki en temel nedenlerden birisi, çıkılan her feette havanın yoğunluğu yani birim kütledeki hava miktarının azalmasıdır. Bunun nedeni uçağın düşük hava yoğunluğuna maruz kalıp sürükleme kuvvetini en aza indirgeyerek daha az yakıt yakıp tasarruf sağlamaktır. Yüksek irtifalarda uçmanın bir diğer nedeni de dünyadaki herhangi bir hava olayından etkilenmemek içindir. Yağmur ve fırtınalı havalardan kaçınılmasıyla beraber türbülanssız ve güvenli bir uçuş sağlanmış olunur.

Yolcu Uçakları En Fazla Ne Kadar Yükseğe Çıkabilir?

Ticari yolcu uçakları ortalama olarak yer yüzünden 8.000 ila 10.000 metre yüksekte uçarlar. Ancak en büyük ticari yolcu uçağının uçabileceği maksimum yükseklik 12.000 metre civarlarındadır. Bunun sebebi kabin içi basıncın belli bir sınırı olmasından dolayıdır. Basıncın düşmesinden ve atmosferde azalan oksijen miktarından dolayı yolculara yeteri miktarda oksijen verilemez. Aşılmamasındaki bir diğer neden ise motorların yakıtı yakabilmesi için ihtiyacı olan oksijeni yani havayı yemin edememesidir. Artan irtifa ile oksijen seviyesi azalacağı için motorlar itki kuvveti üretemez. Bu sebeplerden dolayı irtifa sınırları aşılmaz.

Jet Motorları Uçakları Nasıl Güçlendiriyor?

Jet motor, atmosferden almış olduğu havayı kompresör kademelerinde sıkıştırıp jet yakıtıyla yakmasından meydana gelen ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren yapıdır. Bu motorlar Newton’un hareket yasalarına dayanmaktadır. Bu yasa etki-tepki yasasıdır. Her etkiye karşın eşit büyüklükte bir ters etki oluşur.  Jet motorlar kabaca beş bölümden oluşmaktadır. Bunlar:

  1. Hava girişi: Uçak motorunun belli bir güç üretmesi için ihtiyacı olan hava, hava girişi sayesinde motora giriş sağlar.
  2. Kompresör: Motora giren havanın kinetik enerjisinin arttırılması ve sıkıştırılması işlemi kompresör kademesinde gerçekleşir.
  3. Yanma odası: Sıkıştırılan hava yanma odasına gelir ve üstüne yakıt püskürtülerek yanma işlemi gerçekleşir.
  4. Türbin: Yanma odasından gelen havanın hızı burada azaltılıp basıncı yükseltilerek yüksek itiş gücü sağlar.
  5. Egzoz: Motordan çıkan havanın düzenlenmesini ve itiş gücünün yönlendirilmesini sağlayan elemandır.

Jet Motorların Avantajları Nelerdir?

Jet motorların en büyük avantajlarından birisi çok yüksek devirde uzun süre çalışabilmesidir. Aynı zamanda güç/ağırlık oranları da yüksektir. Diğer motor türlerine göre de daha yüksek güç üretimi yapmalarıyla birlikte kararlı ve sabit bir güç üretimi de yapmaktadırlar.

Kaç çeşit Jet Motor Bulunmaktadır?

Temelde dört adet jet motor çeşidi bulunmaktadır. Bunlar:

  1. Turbojet Motor: Bu motor tipi genel olarak askeri havacılıkta kullanılmaktadır. Kompresör, yanma odası, türbin ve egzozdan meydana gelmektedir. Yüksek yakıt tüketimi ve düşük hızlarda düşük performans gibi dezavantajları da bulunmaktadır.
  2. Turboprop Motorlar: Turboprop motorlarda diğer motorlardan farklı olarak dişli sistemi sayesinde döndürme şaftına bir pervane bağlıdır. Oluşmuş olduğu kısımlar diğer motorlarla aynıdır. Bu motor tipi yakıt açısından verimlidir fakat yüksek hızlarda performansı pek iyi değildir.

  1. Turbofan Motorlar: Günümüz havacılığında en çok kullanılan motor tipidir. Turbojet ve turboprop motorların özelliklerinin birleştirilmesiyle birlikte önüne bir fan takılmıştır. Bu fan motorun soğuması hızlandırmış ve gürültünün de azalmasına olanak sağlamıştır. Fanlardan gelen hava ikiye ayrılır. Bir kısmı motorun etrafına giderken diğer bir kısım motor çekirdeğinden geçer. Diğer motorlara göre yakıt verimliliği konusunda daha iyidir.
  2. Turboşaft Motorlar: Çoğunlukla turbojet motor gibi çalışmaktadır. Bu motor tipi genellikle helikopterlerde kullanılmaktadır. Pistonlu motorlara kıyasla daha yüksek ağırlık ve güç oranına sahiptirler.

Nuri Demirağ Kimdir?

Nuri Demirağ 1886 yılında Sivas’ta dünyaya geldi. Orta öğretimini burada tamamladıktan sonra derslerdeki başarısından dolayı okul bitiminde bir süre daha kendi okulunda görev yaptı.  17 Yaşında Ziraat Bankasının açmış olduğu memurluk sınavını kazanmasının ardından memur olarak işe başladı.

1910 yılında Maliye Bakanlığı’nın açmış olduğu sınavı kazandı ve maliye memuru oldu. Sonrasında İstanbul’a atandı. Maliyenin her kademesinde çalışan Nuri Demirağ bir yandan da maliye Mekteb-i Alisi’nde akşam derslerine katılarak yüksek öğrenimini tamamladı. 1918 yılında maliye müfettişi oldu ve I. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış bir memur olarak uğramış olduğu hakaretlere dayanamayıp istifa etti.

Maliye müfettişliğinden istifa etmesinden sonra ticarete atılmak isteyen Nuri Demirağ, 1918 yılında sigara kâğıdı işine girdi. Eminönü’nde bir dükkânda ilk Türk sigara kâğıdı üretimini başlattı ve adını “Türk Zaferi” koydu.

Kurtuluş Savaşı’ndan hür bir şekilde ayrılan Türkiye Cumhuriyeti, ulaşım konusunda ilk olarak demiryolu ile atılım yaptı. 1926 yılında Sivas-Samsun demiryolu yapımını üstlenen Fransız şirket işi bırakmasıyla beraber ilk 7 kilometrelik mesafe için ihaleye giren Nuri Demirağ çok cüzi bir miktar ile ihaleyi kazandı. Tapu dairesinde mühendis olarak çalışan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i istifa ettirerek projeye ortak etti. Nuri Demirağ böylelikle Türkiye’nin ilk demiryolu müteahhidi oldu. Kardeşi ile Samsun-Erzurum, Erzurum-Sivas ve Afyon-Dinar hattı gibi tam 1012 kilometrelik demiryolunu 1 yıl gibi kısa bir sürede tamamdı. Başarılarından dolayı Atatürk, kardeşine ve kendisine 1934 yılında Demirağ soyadını verdi.

Devrin en zengin iş adamı olan Nuri Demirağ, 1936 yılında uçak fabrikası kurma girişiminde bulundu ve İstanbul/Beşiktaş’ta Uçak Atölyesi’nin temellerini attı. İstanbul’daki fabrikada İlk Türk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan’ın tasarlamış olduğu ND-36 isimli tek motorlu uçağın üretimini gerçekleştirdi. Uçağın çok beğenilmesi üzerine Türk Hava Kurumu 65 adet sipariş verdi. Yıl 1938 olduğunda hedefini büyüten Demirağ Nu. D-38 isimli çift motorlu 6 kişi kapasiteli yolcu uçağını üretti.

Türk Hava Kurumu’nun vermiş olduğu siparişler için İstanbul-Eskişehir arası uçarken iniş sırasında pilot hatasından kaynaklı olarak kaza yaşandı. Kaza sonrasında uçakta herhangi bir teknik sorun olmadığına dair rapor hazırlansa da THK tarafından tüm siparişler iptal edildi. Demirağ ve THK arasında bir mahkeme süreci başladı ve mahkeme THK tarafına sonuçlandı. Demirağ’a yurt dışı satış yasağı gibi engellerinde gelmesiyle beraber hiç uçak satışı yapamayan Demirağ fabrikayı kapatmak zorunda kaldı.

Milli Kalkınma Partisini kurup siyasete atılan, ilk boğaz köprüsü ve Keban Barajı projesini tasarlayan, ilk paraşüt fabrikasını kuran ve ilk sivil havacılık okulunu kuran Nuri Demirağ 13 Kasım 1957 yılında hayata gözlerini yumdu.

Uçakların Tescil Kodları Neye Göre Belirlenir?

Arabalarda bulunan plakaların anlamı ve önemi nasılsa uçaklar için de tescil kodu aynı anlama gelmektedir. Her uçağın tescil kodu kendine özeldir ve benzersiz sayı-harf kombinasyonlarından oluşmaktadır. Araba plakalarında il kodu olduğu gibi uçaklarda ise ülkelere özel kodlar bulunmaktır. Örnek olarak Türkiye için bu kod TC, Hollanda için PH’dir.

Uçak tescil kodları 5 hanelidir. Türkiye için bu kod, TC-AAA ile TC-ZZZ arasındadır. Bu aralık içerisinde belirli aralıklarda farklı hava araçlarının tescili bulunmaktadır. Bunlar:

  • Hava balonları: TC-BAA ile TC-BZZ arası,
  • Helikopterler: TC-HAA ile TC-HZZ arası,
  • Planörler: TC-PAA ile TC-PZZ arası,
  • Ultralight havacılık: TC-UAA ile TC-UZZ arası,
  • Zirai amaçlı uçaklar: TC-ZAA ile TC-ZZZ arasındadır.

Uçakların Tescil Kodu Nerede Bulunur?

Uçakların tescil kodu veya diğer bir adıyla kuyruk numarası rastgele bir şekilde uçak üzerinde bir yere yerleştirilmez. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü mevzuatı gereği, Sivil Hava Vasıtaları Tescil Yönetmeliği (SHD-T.34) Madde-6’ya göre, Ulaştırma Bakanlığınca T.C. ile başlamak üzere beş harfli bir tescil işareti verilir. Milletlerarası Sivil Havacılık Sözleşmesi Ek-7 de belirtildiği şekilde uçağın gövde ve kanatlarına koyulur.

Uçaklara Tescil Kodlarıyla Mı Çağırılır?

Uçaklar kule ile haberleşirken kendilerini tanımlamak için belirli telsiz çağrı kodları kullanırlar. Bunun sebebi o sırada iletişim halinde olunan hava trafik kontrolörünün birden fazla uçakla konuşmasıdır. Bu çağrı kodlarına “Aircraft Call Sign” yani Türkçe anlamıyla Uçak Çağrı Kodu denmektedir. Call Sign’ın üç farklı standardı bulunmaktadır. Bu standartlar:

  1. Type – A: A tip çağrı kodu, uçak markası veya uçak modeliyle beraber tecil numarasının söylenmesiyle oluşur. Örnek olarak “Airbus TC-AAA”
  2. Type – B: B tip çağrı kodu, uçağın ait olduğu şirketin uluslararası havacılık otoritelerince kabul görmüş çağrı isimleri kullanılmaktadır. Örnek olarak Türk Hava Yolları için bu kod “TURKISH”, Pegasus için “SUNTURK” şeklindedir.
  3. Type – C: C tip çağrı kodu, tip B’de bahsedilen çağrı şekliyle beraber havayolunun yapmış olduğu seferin uçuş numarasının söylenmesi şeklindedir. Örnek olarak “SUNTURK 1256”

Türkiye’de Uçak Üretiminin Tarihi Nedir?

Türkiye’nin ilk uçak fabrikası olan TOMTAŞ, 6 Ekim 1926 yılında Alman uçak üreticisi Junkers ortaklı olarak Kayseri’de açıldı. Fabrikada ilk etapta 50 Türk 120 Alman işçi çalışmaktaydı. Fabrikada çalışan Türkler daha öncesinde Almanya’ya gönderilip birtakım eğitimler aldırılmıştı.

Fabrikada ilk kısımda üretilmesi planlanan uçaklar Junkers A-20 ve Junkers F-13 uçaklarıydı. İlk olarak 1926 yılında A-20’lerin montajı gerçekleşti. 1927 yılına kadar da 30 adet A-20 ve 3 adet F-13 üretimi gerçekleşti. Fabrikada toplam 200 civarında uçak üretildi.

TOMTAŞ üretime devam ederken Alman ortak Junkers’ın yaşamış olduğu ekonomik sorunlardan dolayı birtakım problemler ve anlaşmazlıklar çıkmaya başladı. Bu ekonomik sorunlar 28 Haziran 1928 yılında ortaklığın son bulmasına sebep oldu. Önce Junkers 3 Mayıs 1928 yılında tüm hisselerini Türk ortaklığına devretti ve 27 Ekim 1928’de resmi olarak TOMTAŞ iflasını ilan etti. Türk Tayyare Cemiyeti hisselerini 1930 yılında Millî Savunma Bakanlığına devretti.

Bakım ve onarım faaliyetlerine devam eden fabrika 1932 yılında “Kayseri Uçak Farikası” adını aldı. 1940 yılına kadar üretimini devam ettiren fabrikaya Marshall Yardımı ile Türkiye’ye motor ve uçak yardımı yapıldı ve bu nedenle fabrika uçak üretimini durdurdu. 1950 yılından itibaren de “Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi” adını alarak hizmet vermeye başladı.

1936 yılında devrin en zengin iş insanı Nuri Demirağ uçak fabrikası kurma girişiminde bulundu. İlk etapta İstanbul/Beşiktaş’ta bir atölye kurudu ve deneme uçuşlarının yapılabilmesi için Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliğini satın aldı. Pist, hangar ve atölye gibi yapılar inşa etti. Bu alan günümüzde Uluslararası Atatürk Havalimanı olarak kullanılmaktadır. Uçakları kullanacak pilotları yetiştirmek için satın aldığı araziye Gök Okulu’nu kurdu. Okul, 1943 yılına kadar 290 adet pilot yetiştirdi. Beşiktaş’ta kurmuş olduğu atölyede üretilmesi planlanan uçakların çizimlerini Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin R. Alan Çizdi. 1936 yılına gelindiğinde ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu. D-36 adı verildi. 1938’de ise Nu. D-38 isimli ilk çift motorlu yolcu uçağı üretildi.

Türk Hava Kurumu’nun vermiş olduğu siparişler için uçaklar İstanbul’dan Eskişehir’e uçarken Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması THK tarafından istendi. Selahattin R. Alan, 1938 yılında Nu. D-36 uçağında iniş esnasında çevredeki hayvanların uçuş sahasına girmesini engellemek için açılmış hendekleri görmemesiyle beraber buraya düşüşü gerçekleşti. Bu kazada Selahattin Alan hayatını kaybetti ve sonrasında Türk Hava Kurumu tüm uçak siparişlerini iptal etti. Nuri Demirağ ve THK arasında bir takım mahkeme süreçleri başladı ve mahkeme THK lehine sonuçlandı. Daha sonra fabrikanın yurt dışına satış yapma yasağı gelmesiyle birlikte fabrika sipariş alamadığı için 1950 yılında kapandı.

Türkiye’de uçak üretim planı 1970’li yıllarla beraber tekrardan hız kazanmaya başladı. İlk adım olarak 28 Haziran 1973’te Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı (TUSAŞ) kuruldu. 1973’ten şimdiye kadar önemli birçok adım atıldı ve birtakım projelerle atılmaya da devam etmekte.

Uçakta Otomatik Yangın Söndürme Sistemleri Var Mıdır?

Yangın, hava araçlarında teknik sorunlardan veya insan hatasından dolayı meydana gelmektedir. Uçakta yangın ihtimalinin yüksek olduğu üç önemli nokta vardır. Bunlar; motorlar, yakıt tanklarının bulunduğu kanatlar ve kargo bölümüdür.

Uçak seyrüsefer esnasında yangınla karşılaşması durumunda uçuş ekibinin müdahale edemediği kısımlar bulunmaktadır. Bu yerler motorlar, APU ve C sınıfı kargo kompartımanıdır. Uçuş ekibinin müdahale edemediği durumlarda devreye otomatik yangın söndürme sistemleri girmektedir. Uçaklarda yangın sistemi iki kısımdan oluşmaktadır. Bunlar:

  1. Yangın Algılama Sistemi: Algılama sistemi, uçakta yüksek derecede sıcaklık veya yangın meydana gelmesi durumunda kokpit ekibini sesli ve ışıklı ikazlarla uyarmaktadır.
  2. Yangın Söndürme Sistemi: Söndürme sistemi, oluşan yangının algılanmasından sonra “Halon 1301” adı verilen gaz sayesinde söndürme işlemini gerçekleştirir. Uçaklarda halon gazı B ve C tipi yangınlarda kullanılır.

Yangın söndürme sisteminde bulunan halon tüpleri uçak tipine ve konumuna göre adet sayısı farklılık göstermektedir. Uçakta oluşabilecek dört çeşit yangın türü vardır. Bunlar:

  • A Sınıfı: Organik yapılı madde yangını (Kâğıt, kömür, kumaş, vb.)
  • B Sınıfı: Sıvı madde yangınları (Benzin, yağ, vb.)
  • C Sınıfı: Gaz yangınları
  • D Sınıfı: Metal yangınları (Alüminyum, magnezyum, vb.)

Otomatik Yangın Söndürme Sisteminin Elemanları Nelerdir?

  • Halon gazının depolandığı yangın küresi
  • Yangını ve sıcaklığı ölçen kontrol ünitesi
  • Gazı dışarıya püskürtmek için nozzle
  • Elektrik devresi

Boom Overture Uçağı Özellikleri Nelerdir?

Üretici firması Boom tarafında geliştirilen Overture, ses hızını 1,7 kat aşarak süpersonik bir yolculuk yapmamızı ve saatte yaklaşık olarak 2 bin kilometre mesafeyi geride bırakmamızı sağlamakta. Uçağın kanat açıklığı 18 metre olmasıyla beraber 60.000 ft yüksekliğe kadar da çıkabilmekte. Overture, 2024 yılında üretime geçmesinin planlanmasıyla beraber uçuş testlerine 2026’da tahmini olarak 2029 yılında da ticari şekilde yolcu taşımaya başlaması hedeflenmekte.

Overture’un Yolcu Taşıma Kapasitesi

Overture’un yolcu taşıma kapasitesi 65 ila 88 yolcu arasında üretilmesi mümkün olacak. Tabi bu sayı havayolu firmasının isteği üzerine değişiklik gösterebilir.

Aerodinamik Yapısı

Overture ‘un yeni tasarımıyla birlikte, minimum sürükleme kuvveti elde etmeyi, maksimum performans ve yakıt verimliliğini sağlamak için uçağın gövdesinde önden arkaya doğru incelen bir yapı ve delta kanat geometrisi söz konusu.

Overture’da Kullanılan Motor

ABD’li üretici Boom Technology, Overture ‘da kullanılmak üzere tasarlanan “Boom Symphony” adı verilen orta baypaslı bir turbofan motoru kullanılacak. Uçak kanatlarında toplamda 4 adet motora yer verilecek. Motor kalkış esnasında 160 kN itme gücü üretmekte. Süpersonik bir uçuş yapan uçağın motorunun normal bir uçağa göre daha fazla yakıt yakacağını düşünürsek Boom Symphony’nin en önemli özelliklerinden birisinin de sürdürebilir havacılık yakıtı yakacak şekilde tasarlanmış olmasıdır.

Süpersonik Uçuş Nedir?

Süpersonik uçuş, ses hızının yani 1 mach’ın üstünde olan uçuştur. Deniz seviyesindeki havanın hızı yaklaşık 340 m/s olarak kabul edilmektedir. Günümüzde süpersonik uçuş yapan uçakların çoğunluğu savaş uçakları olsa da yolcu uçakları da ses hızını aşabilmektedir. Süpersonik yolcu uçağı olarak geçmiş zamanlarda Concorde yer almış olsa da 2026 yılında test uçuşu yapılacak olan Overture büyük heyecanla beklenmekte.

Havalimanlarındaki Pist Farklılıkları Uçağın İnişini Etkiler Mi?

Havalimanındaki pistlerin yerleşim yerleri, uzunlukları ve genişlikleri gibi birtakım özellikler değişiklik göstermekte. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü sadece ilgili havalimanına operasyon yapılması istenen uçakların inebilmesi için pistin gerekli uzunlukta yapılmasını şart koşuyor. Her uçağın iniş-kalkış mesafeleri ve genişlikleri de aynı olmadığı gibi, inebilecekleri pistlerde farklılık göstermekte. İniş yapması planlanan uçak her ne kadar büyükse pistin uzunluğu ve genişliği de orantılı olarak artmaktadır.

Pistler İnşa Edildiği Malzeme Türüne Göre Kaç Çeşittir?

Pistler inşa edildiği malzeme türüne göre değişiklik göstermekle beraber temelde iki adet pist çeşidi bulunmaktadır. Bunlar yumuşak ve kaplama pist olarak adlandırılmaktadır.

  1. Yumuşak Pist: Yüzeyin, sertleştirilmiş hiçbir malzeme ile sabitlenmediği zemin çeşidine yumuşak pist denir. Pist inşasının zor olduğu yerlerde kullanılır ve genellikle iniş için özel eğitimli kişiler seçiliyor.
  2. Kaplama Pist: Bu pist türü genellikle büyük yolcu ve kargo uçaklarına uygun şekilde inşa edilmiştir. Zemini sert, emniyetli ve bir o kadar da uzun ömürlüdür. Günümüz havalimanlarında genel olarak bu pist türü kullanılmakta.

Pistlerin Üstündeki Numaralar Ne Anlama Gelmektedir?

Pistler üstünde birtakım numaralar bulunmaktadır. Bu numaralar pistlerin adı olarak kabul edilmektedir ve pusuladaki radyale en yakın değere göre belirlenmektedir. Pusulanın;

  • Kuzeyi 360,
  • Güneyi 180,
  • Batısı 270,
  • Doğusu 90’ı göstermektedir.

Pusulada gösterilen üç haneli derece, iki haneli rakama yuvarlanarak pist isimlendirilmesi gerçekleştirilir. Örnek olarak pusula 178’i gösteriyorsa, 18’e yuvarlanarak pistin ismi belirlenir. Pistte iki adet baş kısmı bulunduğu için isimleri değişiklik göstermektedir.

Wind Shear Nedir?

Wind shear, Türkçe anlamıyla “Rüzgâr Kesilmesi” anlamına gelmektedir. Bu durum rüzgârın, yönünde ve hızında meydana gelen ani değişimlerdir. Wind shear, atmosferin herhangi bir tabakasındaki rüzgârın sürekliliğini ani bir şekilde kaybetmesi ve başka bir rüzgâr alanına geçmesi demektir. Bu hava olayı özellikle alçak seviyelerde, gece veya sabah erken saatlerde meydana gelmektedir.

Wind Shear Çeşitleri Nelerdir?

Wind shear, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütüne (ICAO) göre iki şekilde gerçekleşebilir. Bunlar:

  • Dikey Wind Shear: Dikey wind shear, farklı yükseltilerde ve dikey olarak hareketini gerçekleştirir. Dikey şekilde wind shear oluşmasının başlıca sebebi fırtınalardır.
  • Yatay Wind Shear: Yatay wind shear, yatay şekilde gerçekleşir ve uçağın yönünü ciddi oranda etkiler. Uçağın dağlık bölgeler etrafında uçması durumunda yatay yönlü bir wind shear almasının ihtimali oldukça yüksektir.

Dikey şekilde gerçekleşen wind shear, uçaklar için yatay wind sheara göre daha önemli bir tehlike kaynağıdır. Özellikle iniş esnasında, uçak piste yaklaşırken üstten gelebilecek yüksek etkili bir wind shear uçağın sert iniş yapmasına, pistten çıkmasına veya bir kaza-kırıma neden olabilir.

Wind Shear Tespiti ve Uyarısı Ne Şekilde Gerçekleşir?

Wind shear, EGPWS (Enhanced Ground Proximity Warning System) yani Türkçe anlamıyla da “Yer Yaklaşım İkaz Sistemi” sayesinde bir süre önceden hesaplanıp gerekli tedbirlerin alınmasını sağlar. Sesli uyarı ve kırmızı renkli ikaz yazıları ile uçuş ekibini uyarır. Günümüz havalimanları gelişen teknolojiyle beraber, bu olayı önceden öngörebilen sistemlerle donatılmıştır. Bu sistemler vasıtasıyla, hava trafik kontrolörleri tarafından öngörülmüş tehlikeli durumlarda uçaklara iniş yaptırılmaz.

Biyo-Yakıt Kullanan Uçaklar Var Mıdır?

Biyoyakıt, organik malzemelerden üretilen bir yakıt çeşididir. Biyoyakıtın kullanılmasındaki ilk amaç dünyaya salmış olduğumuz karbon ayak izini azaltmaktır. Her ne kadar biyoyakıtın kullanımında karbon salınımı gerçekleşse de teori olarak salınan karbon havada emilen karbondur ve bu durumdan dolayı biyoyakıtlar tarafından salınan net karbon sıfıra inmektedir.

Günümüzde uçaklarda biyoyakıt kullanılmakta. Her ne kadar tamamen biyoyakıt kullanılarak uçuşlar gerçekleştirilebilse de maliyetlerden dolayı kısa vadede 100% bir şekilde kullanımı pek mümkün değil. Genel olarak biyoyakıtlar, fosil yatıların tükenebilmesi ve çevreye verilen zararlardan dolayı alternatif bir yakıt kaynağıdır.

Biyoyakıt Nasıl Elde Edilir?

Biyoyakıtlar, yakın zamanda yaşamış olan organizmalar veya onların metabolik atıklarından elde edilmekte. Biyoyakıt üretiminde başlıca pamuk, fındık, patates, ayçiçeği, tütün gibi bitkiler kullanılmakta. Aynı zamanda biyoyakıt hayvansal yağlardan, atık kızartma yağlarından ve alglerden de üretimi yapılmakta. Bu yakıt türü biyoetanol, biyodizel, biyometanol, biyogaz, vb. biçimlerde elde edilmektedir.

Biyoyakıtın Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?

  1. Avantajları:
    1. Yenilenebilir enerji kaynağıdır.
    2. Biyokütle kalıntılarını ve atıklarını azaltır.
    3. Tarıma elverişsiz olan toprakların kullanımı.
    4. Tehlikeli toksik emisyonları azaltır.
    5. Yakıt çeşitliliğinin artması
  2. Dezavantajları:
    1. Hammaddelerin güvensizliği.
    2. Yenilenebilir enerji kaynağı eksikliği
    3. Doğal ekosistemin zarar görmesi.
    4. Bölgesel ve mevsimsel olarak kullanılabilirlik.
    5. Üretimin zorluğu
    6. Biyoyakıtlar hakkındaki bilgi yetersizliği

Biyoyakıt Kullanım Alanları Nelerdir?

Yenilenebilir enerji kaynağı olan ve biyoyakıtın üretilmesinde hammadde olarak kullanılan biyokütle; evsel ihtiyaçlarda, elektrik üretiminde, iklimlendirme uygulamalarında, yakıt olarak ve endüstriyel çalışmalarda kullanılabilir. Ülkemizde biyokütle kaynağından elde edilip kullanımı en fazla olan biyoyakıt çeşidi elektrik üretimi için kullanılan “Biyogazdır”.

resmin alt tagı

Herkes İçin Havacılık Derneği, 2015 yılında öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bir dernek olarak İLK ve TEK olma özelliğiyle havacılık tarihine imzasını bırakmıştır.

Bugün itibariyle ise 3150+ üyesi ve 7 temsilciliği ile Havacılığın En Büyük Sivil Toplum Kuruluşu haline gelmiştir.

Mail Formu

     

    İletişim

    Yenişehir Mahallesi Osmanlı Bulvarı No:2 Ayport Sitesi A Blok Ofis No:2
    Pendik/ İstanbul

    info@herkesicinhavacilik.com